Türkiye'de süreli mimarlık yayınlarının sansür kavramı merceğinden incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sansür kavramı tezin başlangıcından bu yana konunun merkezine yerleşmiş, çalışma mimarlık pratiklerinde ve söylemlerinde sansür mekanizmalarının işleyip işlemediği sorusuyla başlamıştır. Mimarlığın fiziksel olduğu kadar toplumsal bir inşa pratiği olduğu kabulü ile bu alanın ne türden sansürleme biçimleri ürettiği tartışmaya açılmaya çalışılmıştır. Mimari üretimin artık inşaat alanlarından mimarlıkla ilgili yayınların ve sergilerin gayrı-maddi sahasına doğru kaydığını esas kabul eden bu çalışma mimarlık dergilerini, mimarlık olarak kabul edileni tanımlayan ve kaydeden etkin mecra olarak değerlendirmektedir. Dergiler aracılığıyla dolaşıma giren ve hakim mimarlık düşüncesini şekillendiren söylemler çalışmanın odağına yerleştirilmiştir. Konu Arkitekt, Mimarlık, Yapı ve XXI dergilerinin yayına başladıkları günden 2010 yılına kadar yayımladıkları sayılarda mimarlarca kaleme alınmış makaleler üzerinden incelenmiştir.Sansür kavramı, Aydınlanma-sonrası ifade özgürlüğü alanına sıkışan anlamının ötesinde; gündelik karar alma süreçlerine sızan, toplumsal boyutlara sahip mekanizmalar etrafında yeniden tanımlanmıştır.Kimin nerede, ne şekilde yaşayacağına yönelik kararların verilmesi; istenmeyen veya hoş karşılanmayan yerlerin düzenlenmesi ve kamusal mekanın baskı altına alınması gibi bağlamlarda mimarlık söylemininin üstlendiği roller, mimarlık ile sansür pratikleri arasındaki benzerliğin varsayılandan çok daha derin temellere dayandığını göstermektedir. Çalışmanın nihai amacı, mekan üretimini sansür kuramından ödünç alınan bir kavram seti aracılığıyla tartışmaya açmak; bir yandan da Türkiye'de mimari üretimin eleştiriye nasıl açılabileceğine dair yeni bakış açıları sunmaktır. This study began with the question that if censorship mechanism work in architectural practice and discourse or not. With the assumption that architecture is a social construction as much as it is physical, forms of censorship in this field has debated. Based on the idea that the architectural production is shifting from construction sites to the non-material world of publications, periodicals are considered as active mediums in defining what is accepted as architecture. Discourse, circulating through the magazines and shaping the architectural thinking, is the focal point. Articles written by architects in Arkitekt, Mimarlık, Yapı and XXI have examined from their first publication to 2010.The concept of censorship extended beyond its limits of Age of Enlightenment and has been redefined around the social mechanisms that diffuse to everyday decision-making processes. Deciding about who will live where and how, regulating undesirable or unwelcome places and putting public space under pressure; it is proven that practices of architecture and censorship have deeper similarities than would have been assumed. The main goal of the work is to open a discussion through a set of terms borrowed from censorship theory; and to provide new perspectives on how to criticize architectural production in Turkey.
Collections