dc.description.abstract | 1 Eylül 1876 tarihinde Girit-Resmo'da kiliseden çevrilmiş bir tekkede doğan Ahmet Cevat Emre, üç buçuk yaşında yetim kalarak çocukluk yıllarını annesi ve anneannesi ile geçirdi. Ahmet Cevat Bey'in farklı şehirlerde geçen eğitim hayatı İstanbul Harbiye Mektebi'nde okuduğu yıllarda II. Abdülhamit dönemi baskı ve sansürüyle sekteye uğradı. II. Abdülhamit ile İttihat ve Terakki Cemiyeti arasında yaşanan gerginlikler sırasında beklemediği bir anda cemiyet üyesi olarak tutuklandı, daha sonra idamdan müebbet kalebentliğe çevrilen cezasını çekmek üzere İttihat ve Terakki üyesi olan yetmiş yedi aydın ile birlikte Trablusgarp'da sekiz sene kadar sürgün hayatı yaşadı. Böylece, yüzbaşı olma hayalini de yitirdi. Padişahın ikinci aff-ı şahanesinden sonra daha serbest bir yaşam süren Ahmet Cevat Bey'in sorumlulukları, Trablusgarp Valisi Recep Paşa'nın hamisi olduğu günlerde annesi ve nişanlısının ailesinin Fizan'a gelmesiyle arttı. Burada çeşitli işlerde çalışırken çocukluktan beri öğrendiği Arapça, Rumca, Fransızca, İtalyanca ve Rusça dilleri ona yeni iş kapıları açtı. Recep Paşa ile yaşadığı bir anlaşmazlık sonrasında ani bir kararla Girit'e gitti.Girit'te kaldığı üç buçuk senede tercümanlık yaparak geçimini sağladı. İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile, on bir sene sonra İstanbul'a ayak bastı. Gazetelerde yazdığı yazılar ve düşünce hayatı ile Osmanlı Devleti'nin kurtuluş çarelerini ararken dönemin eğitimcisi Mustafa Satı Bey'in dikkatini çekti ve Dârulmuallimin'de öğretmenliğe başladı. Bu sıralarda ilk çeviri kitabını yayımlayan matbaacı İbrahim Hilmi Bey (Çığıraçan) ile tanıştı. İbrahim Hilmi Bey, ömrünün sonuna kadar hem editörü hem dostu olarak bütün eserlerini yayımladı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda Hüseyin Cahit Bey'in Türkçe kitabında gördüğü eksikler onun gramer kitabı yazmasına vesile oldu ve daha sonra da Latin Alfabesi Komisyonuna seçilerek Türkçe gramerin oluşumuna katkı sağladı.Ahmet Cevat Bey, Balkan Savaşlarına tepkisiz kalan Avrupa Devletlerinin Osmanlı Devleti'ne yardım etmesi için Berlin, Londra ve Paris'e giderek birebir temaslarda bulundu, Türklere yapılan zulümleri anlatmak isterken hayal kırıklığına uğradı ve emperyalizme savaş açtı. Böylece Avrupa ülkelerinden etkilendiği kooperatifçilik düşüncesi ile bu yıllarda, kooperatist olarak her zaman hayalini kurduğu `Kendi malımızı kendimiz üretelim.` düşüncesini gerçekleştirmek için çabaladı. Darulfünun'da Alman Türkolog Prof. Dr. Friedrick Giesse'nin asistanlığını yaptı ve doçentlik seviyesinde -muallim- bir unvanını aldı. I. Dünya Savaşı'nın son günlerinde yazdığı okul kitaplarını Kafkasya'ya götürdüğü sırada Bakü'deki dil çalışmalarına katıldı. 1918 yılında Akşam gazetesinde İttihat ve Terakki yönetimi ve Enver Paşa hakkındaki olumsuz yazıları onu Dârulmuallimin'den tanıdığı Mustafa Suphi ile birlikte komünist teşkilatında çalışmaya sevk etti. Ancak, komünizmin propagandasını yapmakla birlikte Mustafa Kemal Paşa'dan da hiçbir zaman ayrılmadı. İstanbul'a geldikten sonra Muhit dergisinde yazdığı yazılar ile Mustafa Kemal Paşa'nın Latin alfabesini kabul etmesi için kendisine destek verdi. Yeni alfabenin kabul edilmesinde Mustafa Kemal Paşa tarafından oluşturulan dokuz kişilik komisyonda yer alarak yeni harflerin gramer raporunu hazırladı. 1930 yılında Muhit dergisinde ilk kez `Kemalizm` kelimesini kullanarak Türk devriminin ideolojisinin oluşturulmasına katkı sundu. Muhit'te demokrasi, tek dereceli seçim, kadınların seçme hakkını kullanabilmesi ve laiklik kavramlarının temellerinin atılması konularında makaleleri ile dikkat çekti. Fikir ve düşünceleri ile devrim ideolojisinin temellerinin atılmasında Kadro, Fikir Hareketleri, Yeni Adam ve Ülkü dergilerine öncülük etti. 1933-1951 yıllarında -Türk Dili Tetkik Cemiyeti Kurucu Üyesi- Türk Dil Kurumu Gramer Kolubaşkanı olarak çalıştı. 1935-1939 (5.Dönem) yılları arasında Çanakkale milletvekilliği görevini yaptı. Atatürk'ün vasiyeti olarak tanımladığı `Tarih Öncesi Tezi`ni ispat etmek için çalıştı. Atatürk ölmeden yetmiş gün önce kendisine `Eski Türk Yazısının Menşei` adlı çalışmasını sundu ve eski Türk yazısının Sümerlere ait olduğunu, Sümerlerin de Türk olduğunu iddia etti.Ahmet Cevat Emre'nin Atatürk'ün ölümünden sonra da devam eden dil çalışmaları yabancı dilbilim uzmanlan tarafından takdir topladı. Dil alanındaki çalışmalan 10 Aralık 1961 tarihinde vefat edene dek sürdü.Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yazdığı eserler ve Türk halkına sunduğu katkılar ile kendisini `Kelime İşçisi` olarak tanıtan büyük dil bilgini Ahmet Cevat Emre'nin birçok yerli ve yabancı dil bilimi uzmanına ışık tutan dil çalışmalan üniversitelerde okutulmaya devam etmektedir. Günlük konuşma dilimizde, farkında olmadan kurduğumuz cümlelerde yaşattığımız `Gramerci Cevaf'ı saygı ve şükranla anıyoruz.Anahtar Kelimeler: Ahmet Cevat Emre'nin Hayatı, Ahmet Cevat Emre'nin Eserleri, Cumhuriyet Dönemi, Türk Dili Çalışmaları, Muhit Dergisi. | |
dc.description.abstract | Bom on September 1, 1876 in a lodge converted from a church in Crete-Rethymno, Ahmet Cevat Emre became an orphan at the age of three and a half and spent his childhood years with his mother and grandmother. Ahmet Cevat Bey's education life, which was spent in different cities, during the years he studied at the İstanbul Military Academy, II. Abdülhamit Era was interrupted by pressure and censorship.II.During the tension between Abdülhamit and the Committee of Union and Progress, he was arrested as a member of the society at an unexpected moment, and he lived in exile in Tripoli-Fezzan for about eight years with 77 intellectuals who were members of the Committee of Union and Progress in order to serve his sentence, which was converted from execution to chieftain. So he lost his dream of becoming a captain. While the Sultan lived a freer life after his second pardon, his responsibilities increased with the arrival of his mother and his fıance's family to Fezzan during the days when Tripoli Governor Recep Pasha became his guardian. The languages Arabic, Greek, French, Italian and Russian, which he learned since childhood while working in various jobs, opened new business doors to him. After the disagreement he had with Recep Pasha, he went to Crete with a sudden decision.During the three and a half years he stayed in Crete, he made a living by working as a translator. With the proclamation of the Second Constitutional Monarchy, he set foot eleven years later. While he was looking for the salvation Solutions of the Ottoman Empire with his articles in İstanbul newspapers and his life of thought, he attracted the attention of the educator of the period, Mustafa Satı Bey, during the Constitutional Monarchy, and thus he started teaching at Darulmuallimin. Meanwhile, he met the printer İbrahim Hilmi Bey (Çığıraçan), who published his fırst translation book, and İbrahim Hilmi Bey published ali his works as both editör and friend until the end of his life. During his teaching years, Hüseyin Cahit Bey's defıciencies in his Turkish book caused him to write a grammar book and later he was elected to the Latin Alphabet Commission and contributed to the formation of Turkish Grammar.Ahmet Cevat Bey went to Berlin, London and Paris in order to help the Ottoman Empire by the European States that were unresponsive to the Balkan Wars. Thus, with the idea of cooperatives influenced by European countries, he tried to realize the idea of producing our own goods, which he always dreamed of as a cooperatist in these years. German Turcologist Prof. Dr. He assisted Friedrick Giesse and received a title of associate professor - teacher. He participated in language studies in Baku when he took the school books he wrote in the last days of World War I to the Caucasus. In 1918, his negative articles about the Committee of Union and Progress and Enver Pasha in the newspaper Akşam led him to work in the communist organization together with Mustafa Suphi, whom he knew from Darulmuallimin. However, while making the propaganda of communism, he never separated from Mustafa Kemal Pasha. After he came to İstanbul, he supported Mustafa Kemal Pasha to accept the Latin alphabet with the articles he wrote in Muhit magazine. He took part in the nine-person commission formed by Mustafa Kemal Pasha for the adoption of the new alphabet and prepared the grammatical report of the new letters. He contributed to the creation of the ideology of the Turkish revolution by using the word `Kemalisin` for the fırst time in Muhit magazine in 1930. She drew attention with her articles on democracy in Muhit, single-stage elections, women's ability to exercise their right to vote, and laying the foundations of secularism. He pioneered Kadro, Fikir Movements, Yeni Adam and Ülkü magazines in laying the foundations of the revolutionary ideology with his ideas and thoughts. He worked as the Head of the Grammar Branch of the Turkish Language Association -Founding Member of the Turkish Language Investigation Society- between 1933-1951. He served as a Çanakkale Deputy between 1935-1939 (5th Term). He worked to prove the `Prehistory Thesis`, which he defıned as Ataturk's dream and testament. Seventy days before Atatürk died, he presented him with his work `The Origin of Old Turkish Script` and claimed that the old Turkish script belonged to the Sumerians and that the Sumerians were Turks.The language studies of Ahmet Cevat Emre, which continued after Atatürk's death, were appreciated by foreign linguistics experts. His studies in the fıeld of language continued until his death on 10 December 1961.The language studies of the great linguist Ahmet Cevat Emre, who introduced himself as a `Word Worker` with the works he wrote in the Ottoman and Republican periods and the contributions he made to the Turkish people, continue to be taught in universities, which sheds light on many local and foreign linguistics experts. We commemorate `Grammar Cevat` with respect and gratitude, which we keep alive in our daily language, in the sentences we unconsciously form.Keywords: Life of Ahmet Cevat Emre, Works of Ahmet Cevat Emre, Republic of Turkey, Turkish Language Studies, Muhit Magazine. | en_US |