Misyon ve arzu, Türk sanatında öznellik arayışları, 1850-1950
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı Türk modernleşmesi Lale Devri'nden itibaren Batı ile ilişkilerin tarihi olarak düşünülmüş olduğundan Batılılaşma ile modernleşme çoğunlukla eş anlamlı kullanılagelmiştir. Bu durum da modernleşmenin ölçütünün Batıyla benzerlik ile sınırlı kalmasına neden olmuştur. Fakat bu benzeme çabası kaba bir öykünmenin sonucu değildir. Osmanlı gibi bütün modernleşme toplumlarının yüzleşmek zorunda kaldıkları; rasyonalite, akılcılık, gerçekçilik vb. gibi anlayışları, ithal bir kavrayış kipiyle kendi süreçlerine eklemlemeye çalışmalarıdır. Bu, söz konusu kavramların Batı dışı toplumlarda mevcut olmadığı anlamına gelmez. Krizin nedeni bir kavramın ya da anlama eşiğinin oluşması için geçirilen tarihsel, sosyal, düşünsel ve psişik süreçlerin ayrılığından dolayı oluşan anlam örüntülerinin denk olmamasıdır. Bir başka deyişle modernleşme toplumlarının krizi temelde bir tercüme problemidir. Batı'nın birikimi ve düşünsel yoğuşmasının ürünü olan kavram seti, entelektüel sermaye olarakdünyaya yayıldığında, hegemonik bir bilme biçimini de oluşturmuştur. Bu biçim kendisi dışındaki bütün bilgileri ikincilleştirerek sınırları belirli bir epistemolojik şemsiye altında bilgi nesnesi haline getirmiştir. Osmanlı Türk modernleşmesi de bu bağlamda diğer modernleşme toplumlarına benzer biçimde iki temel tartışma hattında ilerler. Birincisi kendisi gibi olma ve buna bağlı gelişen bir öznellik ya da kişilik tahayyülü. İkincisi ise modernliğin genelgeçer kurallarını benimseyen evrensel bir kimliğin oluşturulma çabasının yarattığı nesnellik. Diyalektik bir açmaz olarak kendini gösteren bu yarılma, toplumsal ve kültürel yeniden üretimin hemen her safhasında takip edilebilir izler bırakmıştır. Bu çalışma, modernleşme misyonu ile kendi gibi olma ya da kalma arzusu arasındaki bu yarılmayı trajik bir varoluş kipi bağlamında incelemekte ve bu trajik kipin yaşamda, düşüncede ve psişede bıraktığı izleri bulmayı amaçlamaktadır. Since Ottoman Turkish modernization has been considered as the history of relations with the West since the Tulip Era, which started with the Treaty of Pasarofca, Westernization and modernization have been widely used synonymously. In this sense, modernization has been measured by the standarts of the West. But this attempt to emulate is not the result of vulgar imitation. All societies undergoing the process of modernization like the Ottomans had to face rationality and realism, etc. they try to articulate such notionsto their own processes with an imported mode of understanding. This does not mean that these concepts do not exist in non-Western societies. The reason for the crisis is the incompatibility of the layers of meaning formed due to the separation of historical, social, intellectual and psychic processes for the formation of a concept or threshold of understanding. In other words, the crisis of modernizing societies is basically a translation problem. When the set of concepts, which is the product of the accumulation and intellectual condensation of the West, spread to the world as intellectual capital, it also formed a hegemonic way of knowing. This form has made it an object of knowledge under a certain epistemological umbrella by subordinating all knowledge other than itself. In this context, Ottoman Turkish modernization proceeds on two main lines of discussion, similar to other modernizingsocieties. The first is the imagination of being like oneself and a subjectivity or personality that develops; accordingly, the second is the objectivity created by the effort to create a universal identity that adopts the general rules of modernity. This split, which manifests itself as a dialectical impasse, has left traces that can be traced in almost every stage of social and cultural reproduction. This study examines this split between the mission of modernization and the desire to be or remain oneself in the context of a tragic mode of existence and aims to find the traces of this tragic mode in life, thought and psyche.
Collections