Kamu diplomasisi: Türkiye ve Almanya örnekleri üzerine bir karşılaştırma
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Dünyanın varoluşundan beri insanoğlu arasında rekabet bulunmaktadır. Devletler başka toplumlar üzerinde hakimiyet kurmak isterler. Bu yüzden pek çok kez sert güç diplomasisi olarak adlandırılan askeri yöntemlere başvurulmuştur. Askeri yöntemler kısa vadeli çözümler getirmiş olsa da uzun vadede derin kayıplara neden olmuştur. Sert güç diplomasisi gerek uygulanan ülke vatandaşları gerekse başka toplumların vicdanlarında yaralar açmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönem, ülkelerin başka devletler üzerindeki çıkarlarına ulaşabilmek için farklı metotlar geliştirmeleri gerekliliğini ortaya koymuştur. Askeri metotların pahalı ve zor kullanıma dayalı olması rızaya dayalı güç kavramının oluşmasına neden olmuştur. Bu noktadan hareket ile yumuşak güç kavramı doğmuştur. Yumuşak güç kavramı toplumların farklı metotlar kullanılarak ikna edilmesini amaçlamaktadır. Uzun vadeli çalışma olduğu için oldukça karmaşık ve zor bir süreçtir. Ülkeler etkilemek istedikleri ülkelere kimi zaman etnik, dini yapılarını, kimi zaman uluslararası camiada kendini kanıtlamış olan markaları, kimi zaman ise gerçekleştirmiş oldukları doğrudan yardımlarla ulaşmaya çalışmaktadırlar. 1950 yıllarla birlikte yumuşak güç diplomasisinin farkına varan ülkeler dünyanın birçok bölgesinde kendi kültürel ögelerini göstermeyi amaçlayan Enstitüler kurmuşlardır. Almanya bu açıdan kültürel diplomasisi faaliyetlerine ilk başlayan ülke konumundadır. Türkiye açısından kamu diplomasisi faaliyetleri oldukça yenidir. Türkiye 1990'lı yıllarda başladığı kültürel diplomasi faaliyetlerine Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Türki Cumhuriyetler için uygulamıştır. Daha sonraki süreçte ise Osmanlı bakiyesi olan Balkanlara ağırlık verilmeye başlanmıştır. Almanların Balkanlara olan ilgisi Otto dönemine kadar dayanmaktadır. Balkanlar Adriyatik ve doğuya açılan kapıdır bu yüzden Almanlar için oldukça önemlidir. Türkiye açısından ise tam tersi Avrupa kapısının anahtarı Balkanlar olarak görülmektedir. Günümüzde Almanya GIZ ve GOETHE gibi kuruluşlarla Balkan coğrafyası üzerinde sonuç almaya çalışmaktadır. Türkiye ise başta TİKA ve Yunus Emre Enstitüsünü aktif biçimde kullanmaktadır.Anahtar Kelimeler: Yumuşak Güç, Kültürel Diplomasi, Balkanlar, Yunus Emre Enstitüsü, GOETHE Enstitüsü There has been compitition among mankind since the existence of the world. States want to dominate other societies. For this reason, military methods-called hard power diplomacy- have been used many times. Although military methods brought short-term solutions, they caused deep losses in the long run. Hard power diplomacy has wounded the conscience of both the citizens of the country and other communities. The Post-Cold War period revealed the need for countries to develop different methods in order to reach their interests over other states. The fact that military methods are expensive and difficult to use, it has led to the creation of the concept of consensual power. From this viewpoint, the concept of soft power was born. The concept of soft power aims to convince societies using different methods. It is a very complex and difficult process as it is a long-term study. Countries try to reach the countries they want to influence, sometimes with their ethnic and religious structures, sometimes with brands that have proven themselves in the international community, and sometimes with direct assistance that they have realized. The countries that realized the soft power diplomacy with the 1950s have established Institutes in many parts of the world aiming to show their cultural elements. In this respect, Germany is the first country to begin its cultural diplomacy activities. public diplomacy activities in terms of Turkey is relatively new. Turkey applied its cultural diplomacy activities in the 1990s to the Turkic Republics, which gained independence after the dissolution of the Soviet Union. In the next period, the Balkans, which is the Ottoman balance, started to be emphasized. The German interest in the Balkans dates back to the Otto era. The Balkans are the gateway to the Adriatic and the east, so they are very important to the Germans. In terms of Turkey, the Balkans are seen as the key to the European door. Today, Germany is trying to get results on Balkan geography with organizations such as GIZ and GOETHE. Turkey is actively using TIKA and Yunus Emre Institute.Keywords: Soft power, Cultural Diplomacy, Balkans, Yunus Emre Institute, GOETHE Institute
Collections