1999-2005 arasında Türkiye-Almanya ilişkilerinde Avrupa Birliği söyleminin Almanya'da yaşayan Türkler üzerine etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez çalışmasında 30 Ekim 1961 tarihli Türkiye-Almanya İşgücü Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesiyle beraber, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca görülmüş en kalabalık dışarıya göç verme sürecinin, 1999-2005 yılları arasındaki yansımaları İnşacı bir bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Osmanlı Devleti'nin son dönemleri de dahil olmak üzere yüzünü `Batı` dünyasına dönen Türkiye Cumhuriyeti, 31 Temmuz 1959 tarihinde o dönem ki ismiyle Avrupa Ekonomik Topluluğu'na ortaklık başvurusunda bulunarak Avrupa Birliği yolculuğunun ilk önemli adımını atmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ve Kayzerlik dönemlerine kadar dayanan Türkiye-Almanya ilişkileri Avrupa Birliği konusunda tekdüze olmayan, çıkarlara ve uluslararası konjonktüre dayalı inişli çıkışlı bir süreci takip etmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından bütünleşmiş bir Avrupa'nın otoriter ve askeri güce dayalı anlayışların sonunu getirebileceği inancıyla, çarenin ekonomik anlamda bir birliğe gidilmesinde bulunabileceği fikri üzerinde mutabık kalınmıştır. İzleyen dönemlerde ekonomik bütünleşmenin sosyal, kültürel ve siyasi anlamda da bütünleşmeye kapı açmasının akabinde Avrupa Birliği uluslararası örgüt anlamından, ulus devlet egemenlik kabiliyetlerinin devredildiği bir başka mekanizmaya evirilmiştir. Bu kapsamda tez çalışmasında Türkiye'nin üyeliği söz konusu olmadan evvel Almanya içerisinde fiili olarak Avrupa Birliği üyesi olan yaklaşık üç milyon Türkiye kökenli göçmenin Türkiye'nin üyelik süreçlerinden ne şekilde etkilendiklerini veya bu süreçleri ne şekilde etkiledikleri hususunda incelemeler yapılmıştır. Özellikle 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki Zirvesi'nin ardından Türkiye'nin diğer aday ülkelerle eşit statüde değerlendirileceği açıklamasının ardından Türkiye-Avrupa Birliği ve Türkiye-Almanya ilişkilerinde hareketlenmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda konu literatür çalışmaları, basın araştırmaları ve mülakatlar yoluyla incelenmiş elde edilen veriler MAXQDA – 2020 programı ile temalandırılarak analiz edilmiştir. In this thesis, with the entry into force of the Turkey-Germany Labor Contract dated October 30 1961, the reflections of the most crowded out-migration process seen throughout the history of the Republic of Turkey, between 1999-2005, are evaluated with a constructivist perspective. The Republic of Turkey, which turned its face to the `Western` world, including the last periods of the Ottoman Empire, took the first important step of its journey to the European Union by applying for partnership with the European Economic Community under the name of that period on July 31, 1959. The relations between Turkey and Germany, which date back to the Ottoman Empire and the Kaiser's period, have followed a fluctuating process based on interests and international conjuncture, which is not uniform regarding the European Union. With the belief that an integrated Europe could bring the end of authoritarian and military-based understandings after the Second World War, it was agreed that the solution could be an economic union. In the following periods, after economic integration opened the door to social, cultural and political integration, the European Union evolved from the meaning of international organization to another mechanism in which nation-state sovereignty capabilities were transferred. In this context, in the thesis study, it has been examined how nearly three million immigrants of Turkish origin, who were de facto members of the European Union in Germany, were affected by Turkey's membership processes or how they affected these processes before Turkey's membership was in question. Especially after the Helsinki Summit on 10-11 December 1999, after the announcement that Turkey would be evaluated in equal status with the other candidate countries, there were movements in the relations between Turkey-European Union and Turkey-Germany. In this context, the subject was examined through literature studies, press research and interviews, and the data obtained were analyzed by theming with the MAXQDA- 2020 program.
Collections