Çocuk işçiliği ile mücadele politikaları üzerine bir inceleme
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tarihsel süreçte sınıflı toplumların oluşumundan beri işçi sınıfına mensup çocuklar gücü elinde bulunduran sınıfların lehine emek sürecinin birer parçası olmuşlardır. Çocukların kitlesel olarak sömürülmeye başladığı dönem ise Batı'da sanayi kapitalizminin yükselişe geçtiği dönemdir. Çocukların fabrikalarda uzun saatler ve oldukça kötü koşullarda çalıştırılmaları İngiltere'de çocuk işçilere yönelik ilk düzenlemeleri beraberinde getirmiştir. Batılı ülkelerin ulusal ölçekli düzenlemelerine rağmen, çocuk emeği sömürüsü, rotasını sanayi kapitalizmine yöneltmiş ülkelerin tamamında görülmeye başlamıştır. 20. yy.'ın ilk çeyreğinde çocukların çalıştırılmasına dair ilk uluslararası girişimler başlamış ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)'un öncülüğünde 1970'li yıllara kadar periyodik olarak uluslararası asgari yaş sözleşmeleri kabul edilmiştir. Ancak bu sözleşmelerin genel karakteristik özelliği, dönemin egemen üretim biçimi olan sanayi kapitalizminin lehine, esnek, pragmatik ve sözleşmelere taraf ülkelerin ticari faaliyetlerine zarar vermeyecek şekilde düzenlenmiş oluşudur. Uluslararası alanda çocuk işçiliğine yönelik mücadele gündeminin oluşumu ise 1970'li yılların sonlarından itibaren başlamış ve 1980'li ve 90'lı yıllarda bu gündem giderek yoğunlaşmıştır. 1979 yılı Uluslararası Çocuk Yılı ilan edilmiş ve bu tarihten on yıl sonra Birleşmiş Miller Çocuk Haklarına Dair Sözleşme kabul edilmiştir. 1991'de ILO Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC)'nı başlatmış ve 1999'da 182 No'lu En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına Acil Eylem Sözleşmesi kabul edilmiştir. Günümüzde, 1980'li ve 90'lı yıllarda oluşan çocuk işçiliğiyle mücadele gündemi doğrultusunda uluslararası alanda çeşitli faaliyetler yürütülmektedir. Bu yıllara kadar çocuk işçiliğine karşı eylem plan ve programları olmayan Türkiye'nin mücadele gündemi de uluslararası kuruluşların mücadele politikalarına eklemlenmiştir.Araştırmanın ulaştığı nihai sonuç, yürütülen mücadele politikalarının, çocuk işçiliğinin temel nedeni olan kapitalizmin dinamiklerini göz ardı ettiği ve bu yönüyle çocuk işçilere ekonomik ve sosyal açıdan koruma sağlamaktan uzak olduğudur. Since the formation of class societies, children from the working class families have been a part of the labour process in favour of the ruling classes. The period when children began to be exploited massively was the period when industrial capitalism was on the rise in the West. The fact that children work in very bad work environment during long hours in factories led to the first regulations regarding child labour in England. Despite the regulations came into force at national level in Western countries, child labour exploitation has begun to be a fact in all countries that have turned their way towards industrial capitalism. The first international initiatives on the employment of children has started in the first quarter of the 20th century, and at international level minimum age conventions were accepted periodically until the 1970s under the leadership of the International Labour Organization (ILO). However, the general characteristic of these conventions is that they were flexible and pragmatic and were arranged in favour of industrial capitalism, which was the dominant mode of production, in a way that would not harm the commercial activities of the member countries. The formation of the agenda for the fight against child labour at international level began in the late 1970s, and this agenda gradually intensified in the 1980s and the 1990s. 1979 was proclaimed as the International Year of the Child and ten years later the United Nations Convention on the Rights of the Child was adopted. In 1991 the ILO initiated the International Program on the Elimination of Child Labour, and in 1999 Convention No. 182 on the Prohibition and Elimination of the Worst Forms of Child Labour was adopted. Today, various activities are carried out at international level in line with the agenda of combating child labour, which emerged in the 1980s and the 1990s. Not having any action plan and program against child labour until these years, Turkey has also been integrated into the policies launched by international organizations.As a conclusion this dissertation argues that the policies launched to combat child labour ignore the dynamics of capitalism, which is the main cause of child labour, and that these are far from providing economic and social protection for child workers.
Collections