John Rawls'un adalet teorisi ve ekonomik özgürlükler: Türkiye örneği
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
John Rawls, 1971 yılında yayımlanan `Bir Adalet Teorisi` isimli eseriyle adalet tartışmalarının ahlak ve siyaset felsefesinin merkezine yerleşmesini sağlamıştır. Ekonomik özgürlük kavramı ise özellikle 1980 sonrası küreselleşme ve serbestleşme hareketleriyle hem ekonomi politikaları hem de birey-toplum açısından önem kazanmıştır. Bu çalışma, Rawls'un adalet anlayışı çerçevesinde ekonomik özgürlüklere normatif bir yorum getirmeyi amaçlar.Adalet ile özgürlük arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Aristo'dan Rawls'a kadar birçok düşünürün görüşlerinde bu bağ görülebilir. Rawls, adaleti belli bir iyi anlayışına dayandırmayarak Aristo'dan ayrılırken, ihtiyaç temelli bir yaklaşımla Aristo'ye benzer şekilde pozitif özgürlüklere vurgu yapar. Bireyin özgürlüğü için Thomas Hobbes ve John Locke'un aksine negatif özgürlükleri yeterli bulmamıştır. J. J. Rousseau'nun adalet duygusu kavramını dikkate alan Rawls, Immanuel Kant'ın izinden giderek adalete dair kesin buyruklara erişmiştir. Rawls, adalet teorisinde temel özgürlükleri kendisinden asla feragat edilemeyecek bir değer olarak kabul eder. Adaleti sağlama noktasında en büyük problem eşit temel özgürlükleri muhafaza etmektir. Bu yüzden adaletin birinci ilkesi herkesin temel özgürlüklerden eşit bir şekilde faydalanmasını içerirken, ikinci ilkesi de temel özgürlükleri korumayı amaçlar. Bu minvalde adaletin ikinci ilkesiyle ekonomik özgürlükler sınırlanır. Bu sınırlama hem eşit temel özgürlükleri koruyacak hem de toplumun en az avantajlı üyelerini gözeterek adaleti tesis edecektir. Yani ekonomik özgürlüklerin kısıtlanması adalete zarar vermez aksine adaletin bir gereğidir.Çalışmanın ulaştığı sonuç, hakkaniyet olarak adalet ile sınırlandırılmış ekonomik özgürlüklerin, en az avantajlıların durumunu iyileştireceği ve daha adil bir toplumsal düzeni mümkün kılacağıdır. Böylece Türkiye'de asgari ücretliler veya en yoksul yüzdelik dilimlerin temel özgürlüklerinin zarar görmeyeceği ve refah düzeyinin artacağı söylenebilir. John Rawls, with his work titled `A Theory of Justice` published in 1971, made the debates on justice to be at the center of moral and political philosophy. The concept of economic freedom, on other hand, gained importance in terms of both economic policies and individual-society, especially with the globalization and liberalization movements after 1980. This study aims to bring a normative interpretation to economic freedom within the framework of Rawls' conception of justice.There is an inseparable relationship between justice and freedom. This connection can be seen in the views of many thinkers from Aristotle to Rawls. Rawls, while departing from Aristotle by not basing justice on a certain conception of the good, emphasizes positive freedom, similar to Aristotle, with a need-based approach. Unlike Thomas Hobbes and John Locke, he did not find negative freedom sufficient for the freedom of the individual. Considering J. J. Rousseau's concept of sense of justice, Rawls reached unconditional principles of justice by following in the footsteps of Immanuel Kant. Rawls, in his theory of justice, accepts basic liberties as a value that can never be waived. The biggest problem in ensuring justice is to preserve equal basic liberties. Therefore, while the first principle of justice includes everyone's equal enjoyment of basic liberties, the second principle aims to protect basic liberties. In this way, economic freedom are limited by the second principle of justice. This limitation will both protect equal basic liberties and establish justice in society by considering the least advantaged members of society. In other words, the restriction of economic freedom does not damage justice, on the contrary, it is a requirement of justice.The conclusion of the study is that economic freedom limited by justice as fairness will improve the situation of the least advantaged and make a more fair social order possible. Thus, it can be said that the basic liberties of the minimum wage earners or the poorest percentiles will not be harmed and the level of welfare will increase in Turkey.
Collections