Türk edebiyatında manzum Hz. Ali cenk-nâmeleri ve Ayân-Zâde İbrahim Şükrî'nin Kıssa-i Kan Kalesi ile Hikâye-i Hâver-zemîn adlı mesneviler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk edebiyatında, Hz. Ali'nin hayatı ve İslam uğruna yaptığı savaşlar etrafında teşekkül etmiş, çeşitli yönlerden dikkat çekici edebî tür, cenk-nâme yahut gazavat-nâmelerdir. Sayısı yüzleri bulan manzum ve mensur Hz. Ali cenk-nâmeleri, özellikle meddahlık geleneği içerisinde kendisine ayrı bir yer edinmiş ve bu türde ilk örneğine ulaşabildiğimiz 13. asırdan 20. asra kadar ekseriyeti anonim olan pek çok metin ortaya konulmuştur. Manzum Hz. Ali cenklerinden çok azının müellifi yahut musannifi belli olup Şeyyad İsa, Tursun Fakih, Yusuf-ı Meddâh, Nakîboğlu Taceddin, Beypazarılı Ma'âzoğlu Hasan gibi Eski Anadolu Türkçesi devri şairleri bu konuda eser veren belli-başlı şairlerdir. Bu tezimizin asıl konusunu, daha evvel edebî literatüre girmemiş bir şairin iki manzum Hz. Ali cenk-nâmesi teşkil etmektedir. Söz konusu şair, 19. asırda Diyarbakır'a bağlı Ergani'de yaşamış Ayân-zâde Molla İbrahim Şükrî'dir. Şairin, 330 sayfadan meydana gelen, silik bir rika hattıyla istinsah edilmiş 1603 beyitlik Kan Kal'ası ve 4511 beyitlik Hâver-zemîn mesnevilerinin tek yazma nüshası, Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe Yazmaları Y. 790'da bulunmaktadır. Giriş ve dört bölümden müteşekkil tezimizin birinci bölümünde, manzum Hz. Ali cenk-nâmeleri hakkında genel bir değerlendirmenin ardından kütüphanelerde kayıtlı, ulaşabildiğimiz bütün manzum cenk-nâmelerin nüshaları tanıtılarak ilk defa toplu bir kataloğu hazırlanmıştır. Manzum cenklerin özetleri ve bu sahadaki çalışmalar hakkında da bilgi verilmiştir. İkinci bölümde; Ayân-zâde İbrahim Şükrî'nin hayatı, edebî şahsiyeti ve eserleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde şairin Kıssa-i Kan Kal'ası ve Hikâye-i Hâver-zemîn adlı mesnevilerinin şekil yönünden tahlili ve Thompson'ın Motif Index esaslı muhteva tahliliyle birlikte metinlerin günümüz Türkçesine çevrimine de yer verilmiştir. Dördüncü bölümde Kan Kalesi ve Hâver-zemîn mesnevilerinin transkripsiyon usulüyle Arap harflerinden Latin harflerine aktarımı yapılmıştır. Bu çalışmayla bilinmeyen bir şair ve onun konuya ait yayınlarda üzerinde durulmayan eserleri gün yüzüne çıkmıştır. In Turkish literature, the most remarkable literary genre, formed around Hz. Ali's life and his wars for the sake of Islam, is cenk-nama or gazavat-nama. The number of verse and prose Hz. Ali cenk-namas, especially in the tradition of meddah, have a special place for themselves and many anonymous texts have been revealed from the 13th century to the 20th century, the first example of which we can find in this genre. The poets or narrators of very few of the Ali wars in verse are known, and poets of the Old Anatolian Turkish era such as Şeyyad İsa, Tursun Fakih, Yusuf-ı Meddâh, Nakîboğlu Taceddin, Beypazarılı Ma'âzoğlu Hasan are the main poets who wrote works on this subject. The main subject of this thesis is of a poet who has not entered literary literature before written in verse two composes the Hz. Ali cenk-nama. The poet in question is Ayân-zâde Molla İbrahim Şükrî, who lived in Ergani, Diyarbakir in the 19th century. The only manuscript copy of the poet's 1603 couplets Kan Kal'ası and 4511 couplets Hâver-zemîn mahtnawis, which consists of 330 pages and is written in a faint rica font, is registered with the Topkapı Palace Museum Turkish Manuscripts with the place number Y. 790.Our thesis, which consists of an introduction and four chapters in the first part, after a general evaluation about the poetic Hz. Ali cenk-namas, the copies of all the poetic cenk-namas registered in the libraries were introduced and a collective catalog was prepared for the first time. Summaries of verse wars and information about the work in this field is also given. In the second part; The life, literary personality and works of Ayan-zâde İbrahim Şükri are discussed. In the third chapter, the poet's `Kıssa-i Kan Kal'ası` and `Hikâye-i Hâver-zemîn`, the analysis of the masnavis in terms of form and the translation of the texts into today's Turkish are also included, together with Thompson's Motif Index based content analysis. In the fourth chapter, Kan Kalesi, and Hâver-zemîn mahtnawis were transferred from Arabic letters to Latin letters by transcription method. With this study, an unknown poet and his works that were not mentioned in the publications on the subject came to light.
Collections