A wake-up call: A comparative and contrastive study of gender construction in major utopian and dystopian works by Burdekin, Atwood, Gilman, and Hossain
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Feminist ütopik ve distopik eserler benzer konuları farklı yaklaşımlarla ortaya koymaktadır. Feminist ütopyalarda, mevcut ataerkil sistemler ile kurgusal toplumlar arasında keskin bir fark vardır. Zevcelik, annelik gibi geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri feminist ütopik romanlarda genellikle kullanılmaz. En önemlisi, erkekler ve buna bağlı olarak kadınlar üzerindeki erkek egemenliği ya hiç yoktur ya da yıkılmıştır. Bu şekilde, çoğu yazar cinsiyetin biyolojik bir varlık olduğu, toplumsal cinsiyetin ise toplumsal normların bir inşası olduğu fikrini vurgular. Feminist distopyalarda ise aynı toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlığın özellikle totaliter rejimler tarafından bir aşağılama biçimi olarak tasvir edilmesi ya da kadınların toplumsal cinsiyet kategorileri nedeniyle nesneleştirilerek cezalandırılması gibi aşırı sınırlara taşınır. Kadınların yaşamları, içinde yer aldıkları toplumların ve devletlerin bazı aygıtları tarafından kontrol edilmekte ve düzenlenmektedir. Ütopik ve distopik edebiyatın paralel amaçlarını göz önünde bulunduran bu tez, Charlotte Perkins Gilman'ın Herland adlı ütopik romanı ve Begum Rokeya Sakhawat Hossain'in Sultana's Dream adlı ütopik öyküsü ile birlikte Katharine Burdekin'in Swastika Night ve Margaret Atwood'un The Handmaid's Tale adlı iki distopik romanını karşılaştırmayı amaçlamıştır. Böylece, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine boyun eğmenin kadınların parçalanmasına yol açtığı ve böylece egemen itaatkarlığın sürdürülebilirliğini sağladığı, oysa bu rollerin yıkılması ve normatif referanslara karşı direnişin yeni perspektifler açarak kadın kimliğini güçlendirdiği ve böylece kadınların özgürleşmesini sağladığı fikrini ortaya koymuştur. Feminist utopian and dystopian works manifest similar issues with different approaches. In feminist utopias, there is a stark difference between the present patriarchal systems and fictional societies. Traditional gender roles such as wifehood and motherhood among many others are generally not employed within feminist utopian novels. Most importantly, males, correspondingly male dominance over females, are totally non-existent or subverted. In this way, most writers emphasize the notion that sex is a biological entity whereas gender is a construction of societal norms. In feminist dystopias, moreover, the same gender roles are taken to excessive limits in such ways that femininity is depicted as a way of insult, especially by totalitarian regimes, or females are objectified and punished due to their gender category. Women's lives are controlled and regulated by certain devices of the societies and states they partake in. Considering the parallel intentions of utopian and dystopian literature, this dissertation aimed to compare and contrast a utopian novel and a utopian short story, Herland by Charlotte Perkins Gilman and Sultana's Dream by Begum Rokeya Sakhawat Hossain respectively, as well as two dystopian novels, Swastika Night by Katharine Burdekin and The Handmaid's Tale by Margaret Atwood, so as to put forth the notion that submission to the traditional gender roles brings about the disintegration of women, thereby providing the sustainability of the prevalent subordination, whereas subversion of these roles and resistance against normative references strengthen the female identity by opening up new perspectives, thereby bringing forth women's liberation.
Collections