Yaşa bağlı makula dejenerasyonunda fundus otoflöresans görüntülemenin takipteki önemi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmada YBMD'li gözlerde FOF bulguları değerlendirilerek bu bulguların takipler sırasındaki değişimi, progresyon için riskli FOF bulguların tespiti, buna bağlı takip protokollerinin düzenlenmesi ve FOF bulguları ile görsel prognoz ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlandı.Bu amaçla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Retina Servisi'nde Ocak 2005- Mart 2013 tarihleri arasında takipli olup, 6 ay ara ile çekilmiş en az 2 SW-AF görüntüsü olan herhangi bir evrede YBMD'li 185 hastanın 353 gözü retrospektif olarak incelendi. Erken evre YBMD'li gözler grup 1, yaş tip YBMD'ler grup 2, geografik atrofili gözler ise grup 3 olarak kabul edildi. Her grup kendi içinde FOF bulgularındaki değişiklikler açısından değerlendirildi. Başlangıç muayenesinde gözlerin 150'sinde (% 42.5) erken evre YBMD (grup 1), 153'ünde (% 43.3) yaş tip YBMD (grup 2) ve 50'sinde (% 14.2) ise geografik atrofi (grup 3) bulunmaktaydı. Erken evre YBMD'li gözlerde en sık izlenen paternler retiküler (%18), fokal artış (%14.7) ve yama (%11.3) paterndi. Başka bir paternle birlikte en sık izlenen patern (%85.7) ve patern değişiminde en sık izlenen patern (% 50) retiküler patern idi. Atrofi gelişen gözlerde fokal artış (%45) ve retiküler patern (%30) sıklıkla izlendi. Yaş tip YBMD'ye geçiş riski ise lineer patern (%50), yama patern (%47) ve retiküler paternde (%37) en yüksek bulundu.Grup 2'de (yaş tip YBMD) baskın klasik KNVM'lerin % 91.9'unda lezyon hipootoflöresan olarak izlenirken, lezyonu çevreleyen hiperotoflöresan halka mevcuttu, % 35.1'inde ise lezyon komşuluğunda hiperotoflöresan alan izlendi. Minimal klasik ve gizli KNVM'lerin %50'sinde lezyon düzensiz hipo-hiperotoflöresan bulgu verirken, seröz ve vaskülarize PED'lerde PED bölgesi değişken otoflöresan, vaskülarize PED'de vaskülarize kısım hipootoflöresan izlendi. RAP ve PKV'de lezyon bölgesinde hipootoflöresans, RPE yırtığında yırtık bölgesinde hipootoflöresans, yırtığın katlandığı bölümde ise düzensiz hiperotoflöresans mevcuttu. Diskiform skarda lezyon bölgesinde hipootoflöresans ve bunu çevreleyen hiperotoflöresan halka vardı. Anti-VEGF tedavi uygulanan gözlerde tedavi sonrası FOF bulguları değişken olup, gözlerin % 9.7'sinde ekstrafoveal atrofi gelişti. Grup 3'te (geografik atrofi) gözlerin %28'ine retiküler patern eşlik ediyordu. Atrofi progresyon hızı bant paternde en yüksek olup (1.475 mm2/yıl), retiküler patern varlığı ve diğer gözün durumu ile ilişkili değildi. Başlangıç atrofi alanı büyük olan gözlerde atrofi progresyon hızı daha yüksekti. Foveal korunmuşluk olan gözlerde ve başlangıç atrofi alanı daha küçük olan gözlerde görme keskinliği daha iyiydi.Sonuç olarak FOF görüntüleme YBMD hastalarında kullanılan noninvaziv bir görüntüleme yöntemi olup; erken evre YBMD'de riskli gözlerin belirlenmesi ve takip protokollerinin düzenlenmesinde, yaş tip YBMD'de anti-VEGF kullanımına bağlı atrofi gelişiminin takibinde ve geografik atrofili gözlerde progresyon yönünden riskli gözlerin belirlenmesinde ve progresyonun takibinde önem taşımaktadır. In this sudy our aim was to evaluate fundus autofluorescence (FAF) findings of eyes with age related macular degeneration (AMD), alterations of these findings during the follow-up period, detection of risky patterns for progression, organize follow-up protocols according to the risky patterns and evaluate the correlation between FAF findings and visual prognosis.For this purpose the records of 185 patients (353 eyes) with any stages of AMD who were diagnosed and followed at Ankara University Faculty of Medicine, Department of Ophthalmology, between January 2005-March 2013 were evaluated retrospectively. Patients with early AMD was accepted as group 1, wet AMD as group 2 and geographic atrophy as group 3. FAF findings were evaluated for each groups. 150 (42.5%) eyes had early AMD (group 1), 153 (43.3%) wet AMD (group 2) and 50 (14.2%) geographic atrophy (group 3) at baseline. At initial examination, in the early AMD group, the most frequent pattern was reticular pattern in 18.0% eyes followed by focal increased pattern in 14.7% eyes and patchy pattern in 11.3% eyes. The most frequent pattern accompanying to another pattern was reticular pattern with the rate of 85.7%. Also transformation to another pattern or addition to the initial pattern was reticular pattern in 50% eyes. Focal atrophy development was higher in eyes with focal increased (45%) and reticular patterns (30%) at baseline. The most risky patterns for wet AMD development were linear (50%), patchy (47%) and reticular (%37) patterns.In wet AMD group, 91.9% of the predominantly classic choroidal neovascular membranes (CNVM) showed hypoautofluorescence with hyperautofluorescent ring. 35.1% of the eyes had hyperautofluorescent area in the neighborhood of the membrane. 50% of minimally classic and occult CNVMs had irregular hypo-hyperautofluorescence. In eyes with serous and vascularized pigment epithelial detachment (PED), the area of PED showed variable autofluorescent signals. In eyes with vascularized PED, vascularized area showed hypoautofluorescence. There was hypoautofluorescent signal at the location of retinal angiomatous proliferation and polypoidal choroidal vasculopathy. In retinal pigment epithelial tear, the area of tear was hypoautofluorescent and the fold of RPE was hyperautofluorescent. In eyes with disciform scar the lesion was hypoautofluorescent and there was hyperautofluorescent ring surrounding the lesion. Eyes treated with anti-vascular endothelial growth factor (anti-VEGF) had variable fundus autofluorescence findings. Focal atrophy development was seen in 9.7% of these eyes. In geographic atrophy group, reticular pattern was accompanying to the 28% of the eyes. Atrophy progression rate was highest in the banded pattern (1.475 mm2/ year). Atrophy progression rate was not correlated with the presence of reticular pattern and status of fellow eye. Eyes with larger atrophic areas at initial exam had higher atrophy progression rate. Visual acuity was better in eyes who had foveal sparing and smaller atrophic areas at initial exam.In conclusion, fundus autofluorescence imaging is a noninvasive method that can be used for evaluating AMD patients. The risky eyes in early AMD can be detected and follow up protocols can be defined by this method. In wet AMD, atrophy occurrence due to anti-VEGF treatment and in geographic atrophy risky patterns for atrophy progression and progression rate can be determined.
Collections