Bolşevikleşme Sürecinde Ermeni-Gürcü İlişkileri ve Türkiye (1917-1921)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tarihsel rekabete rağmen birlikte yaşama kültürüne sahip olan Ermeni ve Gürcüler arasında 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında Transkafkasya'da önce fiili sonra resmi bağımsızlık sürecinde ciddi görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Osmanlı Devleti ile yapılan konferansların bir sonucu niteliğindeki bağımsızlık sonrasında toprak ihtilafları, Ermeni azınlık ve göçmen meselesi gibi farklı sorunların gölgesinde ilerleyen Ermeni-Gürcü ilişkileri 1918 sonunda yaşanan savaşla kriz aşamasına varmıştır. Savaşın sonundan Transkafkasya'nın nihai olarak Sovyetleştiği 1921 başlarına kadar iki ülke arasında muhtelif konferanslar ve ikili görüşmeler yoluyla sorunların giderilmesi ve işbirliği arayışları devam ederken Gürcü Menşevikleri ve Ermeni Taşnakları arasında karşılıklı suçlamalar eksik olmamıştır. Gürcüler, Taşnakları yalancılıkla ve bölgede nefret tohumları ekmekle suçlamıştır. Gürcüler, Taşnakları Ermenilerin Osmanlı Devleti'nde son dönemde yaşadığı sorunların sebebi olmakla da itham etmiştir. Bu dönemin ana temaları ise ihtilaflı Lori bölgesinde oluşturulan Tarafsız Bölge'nin durumu, Ahılkelek ve Batum başta olmak üzere toprak ihtilafları, Ermenistan'a yönelik transit geçişte yaşanan sorunlar, Rus Gönüllü Ordusu, Bolşevikler ve Türkiye'ye dönük farklı yaklaşımlardan hareketle ortak dış politika anlayışı geliştirilememesi ve Bolşevizm gibi konular ekseninde şekillenmiştir. Ermenistan'ın, kuzeyden gelecek Rus tehlikesine karşı Azerbaycan-Gürcistan ittifakına katılmaması Transkafkasya'nın ortak dış politika ve askeri strateji geliştirmesine engel olmuştur. Türkiye-Ermenistan savaşı sırasında Ermenistan-Gürcistan ittifakı kurulamamış ancak Tarafsız Bölge'ye yönelik geçici antlaşma imzalanmıştır. Türkiye bu dönemde Ermeni-Gürcü ilişkilerinde genelde etken veya edilgen rol oynamıştır. Batum ve Ahılkelek'in yanı sıra Kars, Ardahan, Ahıska ve kısmen Lazistan Sancağı gibi bölgeler 1921'e kadar Türk, Ermeni ve Gürcü ilişkilerinin tartışmalı veya aktüel konuları arasında yer almıştır. Bu dönemde Ermeni ve Gürcülerin Türk Milli Mücadelesine yönelik yaklaşım ve söylemleri de farklılık taşımıştır. Armenians and Georgians, who had a culture of coexistence, experienced serious disagreements despite the historical rivalry in the process of first de facto, then official independence after the Bolshevik Revolution in Transcaucasia. Armenian-Georgian relations which proceed in the shadow of different problems such as land disputes, Armenian minority and immigrant issues were aggravated with the war in late 1918 after the independence which was a result of conferences with the Ottoman State. From the end of war to the beginnig of 1921 when Transcaucasia finally turned into Soviet rejime, mutual accusations were never ceased to exist between the Georgian Mensheviks and the Armenian Dashnaks, while their search for cooperation between the two countries continued. The Georgians accused the Dashnaks of lying and sowing seeds of hatred in the region. Georgians also blamed the Dashnaks of being the cause of the problems the Armenians had recently experienced in the Ottoman State. The main themes of this era had been shaped by issues like the situation of Neutral Zone which was formed in disputed Lori, land disputes where Alkalkalak and Batum had leading position, problems of transit passage to Armenia, lack of formation of joint foreign policy understanding in terms of approaches towards the Russian Voluntary Army, the Bolsheviks and Turkey and Bolshevizm. Armenia's refusal to join the Azerbaijan-Georgia alliance against the Russian threat from the North prevented Transcaucasia from developing a common foreign policy and military strategy. During the Turkish-Armenian war, alliance of Armenia-Georgia could not be formed but an interim aggrement on Neutral Zone was signed. Turkey had played mostly active or passive role in Armenian-Georgian relations during this period. Beside Batum and Akhalkalak, regions such as Kars, Ardahan, Ahıska and partially the Sandjak of Lazistan were among the controversial or current issues of Turkish, Arnenian and Georgian relations until 1921. Approaches and discourses of Armenians and Georgians towards the Turkish National Struggle also differed in this period.
Collections