Aydın yöresi halk kültürünün incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Aydın, Türkiye'nin güneybatısında, Ege bölgesindedir. İl sınırlan içinde güneyinde, Çine, Bozdoğan ve Söke'ye kadar uzanan dağlık bölgeler vardır. Büyük Menderes Vadisi'nde Aydın, Yenipazar, Koçarit, Söke ve Balat ovalan vardır. En önemli çayı Çine çayıdır. 11 ilçesi varıdır. Bunlar; Çine, Nazilli, Kuşadası, Germencik, Bozdoğan, Koçarlı, Kuyucak, Söke, Sultanhisar, Yenihisar, incirliova'dır. Kurak iklim özelliği taşır. Nem oranı oldukça düşüktür. Hemen hemen hiç kar yağışı görülmez. Kar yağışı dağlara ve yaylalara olur. Maki türü olarak kocayemiş ve zakkum çeşitleri yaygındır. Aydın, Türkiye'nin turizm, tarım ve sanayii merkezidir. Sanayii bitkilerinden ilk sırada pamuk, ikinci sırada da tütün yetiştirilir. Ayrıca, ayçiçeği, susam, patates, yerfıstığı da yetişir, incir ve üzüm halka önemli bir geçim kaynağı sağlar. İle ait ilk tarihi bilgiler Hititler'den kalmadır. Hititlere göre, Apaşa ve 1 Millivanda'nın bugünkü Efes ve Milet olduğu görülür. I.Ö, VII, yy.'da buraya Frigler yerleşti, f.ö. V. yy. 'dan itibaren de Lidyalılar şehre egemen oldular. Büyük Menderes Irmağı uzun süre Lidya ile Karya'nın sının oldu. Daha sonra İyonlar bölgeye yerleşti, iyonlar şehircilikte, günümüzde uygulanan çağdaş prensiplerle ilerleme kaydettiler. Şehir, Makedonya Kralı Büyük İskender'in ölümüne kadar Pers egemenliğinde kaldı. Daha sonra da Bergama Krallığı ve Roma'nın egemenliğine girdi. Böylece Hellenistik Çağ kapandı, Anadolu'da Roma Çağı başladı. Romalılar, Aydın yöresini, yeni kurdukları Asya eyaletine bağladı. Anadolu'ya Türkler hakim olduktan sonra Aydınoğulları Beyliği ilde hüküm sürdü. Ancak, Aydınoğulları Beyliği'nin tarihteki sınırları bugünkü Aydın il sınırlarıyla tam çakışmadığı görülür. Aydınoğullan, Ege'de denizci yetiştirmiş VIve bir donanmaya sahip olmuş ilk Türk devletidir. Aydın, Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına dahil oldu. Osmanlı imparatorluğunun son zamanlarında Aydın - İzmir demiryolunun yapılması bölgedeki tarım ve ticareti geliştirdi. I. Dünya Savaşı'nda Aydın'a İtalyanlar ve Yunanlar sahip olmak istedi. Yunan işgalinde halkın çoğu Çine'ye kaçtı. Kuvayi Milliye birlikleri, Yörük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe'nin yardımlarıyla 7 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtuldu. Cumhuriyetin ilanından bu yana bugünkü sınırları korunmaktadır. Aydın'da birçok eski uygarlık yaşadı. Antik yerleşim merkezlerinin olduğu dönemlerde değişik mimari örneklere sahip oldu. Millet Afrodisyas, Didim gibi antik kentlerde bulunan tapınaklar, stadyumlar, tiyatrolar Roma mimarisinden kalma yapı gereçleri ve işçiliklere sahiptir. Türkler zamanında da Türk - İslam zevkini yansıtan hanlar, hamamlar, kervansaraylar yapıldı. Tarihi eserlerinden bazıları; Eski çağ kenti Tralles kalıntıları, Selçuklulardan kalma İlyas Bey Cami, Osmanlılardan kalma Hasan Çelebi Cami, Ramazan Paşa Cami, Gümrükönü Hamamı veya Çifte Hamam, Süleymanbey Cami, Nasuhpaşa Cami ve Külliyesi, Cemalbey Hamamı, Bey Hamamı, Akbaldırhamamı'dır. 11 Gelenek ve görenekleri çok katı değildir. Evlenmeler genellikle görücü usulü ile yapılır. Askerliğini yapmamış olan erkelere kız verilmez. Kız istemeye ve söz kesmeye gidilirken erkek tarafı (lokum gibi) bir şekerleme götürür. Kız istemeye giden erkek ailesine `dünürcü` veya `kayalıkçı` denir. Sözde ve nişanda kıza hediyeler alınır, takılır. Kızın nişan yüzüğünün üzerinde küçük tura altın bulunur. Düğün töreni beş gün sürer. Bayrak dikme, kına, gelin hamamı bu beş gün içersinde yapılır. Pazartesi başlayan düğün törenlerine `ön düğün` Cuma günü başlayanlarına ise `ters düğün` denir. Damat, gelini evinden atla alıp getirir. Gelin, üstü sarı veya beyaz simden işli kırmızı bindallı giyer. Başına altın liralarla sıralı penezli fes, üstüne de kırmızı, üzeri pul işli krep takar. Damat, siyah potur, beyaz gömlek, cepken giyer, beline VIIde kuşak bağlar. Eski Söke, Yörük ve köy düğünleri de bazı farklılıklarla yapılır. Aydın'da doğumla ilgili törenler yapılır. Doğumdan sonra loğusa ziyaretleri olur. Bu ziyaretlerde şerbet dağıtılır. Bu şerbete `kaynar` denir. Bebeğe isim koymak amacıyla da, dualar okunarak` ad koyma töreni` yapılır. Doğumun üstünden kırk gün geçmeden anne ve bebek dışarı çıkarılmaz. Bunun için `kırklama töreni` yapılır. Bebek birkaç aylık olduğunda, ilk dişini çıkarttığında da `diş buğdayı` yapılır. Kaynatılan buğday eve gelen misafirlere ikram edilir. Aydın'da eğlenti olarak hıdırellez ve gencer kutlamaları yapılır. Hıdırellez her yıl Mayıs ayının 6' sında, gencer ise dini bayramların ikinci günü kutlanır. Ramazan'da aileler birbirleriyle kenetlenirler, iftar ve sahur yemekleri bir arada yenir. Bayramlarda büyükler ziyaret edilir. Kurban bayramında kesilen kurbanın eti, maddi durumu kötü olan ailelerden yedi ayrı eve dağıtılır. Büyük Menderes Irmağı ilin can damarıdır, ilin hemen hemen her yöresinde tarım, bahçecilik, ormancılık yapılır. Yaşam sadedir. İlde yerli halkın yanısıra Mora, Bulgaristan, Girit göçmenleri, Yörük ve Türkmenler de yaşar. Efe, Batı Anadolu'da yaşamış, yiğitlik gösterenlerin en yetkilisidir. Zeybek ve kızanların başıdır. Sözlük anlamıyla efe; ağabey anlamındadır. Efenin zeybeklerden yaştı olması gerekmez. Efelerin Kurtuluş Savaşı'nda katkısı oldukça fazladır. En çok adı geçen efeler; Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Çakırcalı Efe, Çakıcı Mehmet Efe, Gökçen Efe'dir. Zeybek, Efenin vekili ve kızanların başıdır. Türkçe sözlükte zeybek kelimesi, Arapça civa anlamında `Zibak` kelimesinden gelir. En çok adı geçen zeybekler; Sarı Zeybek, Pepe Zeybek ve Kamalı Zeybek'tir. VIIIKızan, zeybek ve efe olabilmek için yiğitlik gösteren kişilerdir. Sözlük anlamıyla kızan; erkek çocuk, delikanlı, silahlı köy delikanlısı anlamındadır. Bir kızanın zeybek olabilmesi için, yiğitlik gösterdikten sonra tören yapılır. Kızan yapacağı her iş için efeden izin alır. Efe, zeybek ve kızanlar, giyiniş tarzlarıyla birbirinden ayırt edilir. Kızanların giysileri, efe ve zeybeklerinkinden daha sade ve süssüzdür. Aydın'da deve güreşleri kış turizminin can damarıdır. Pehlivan develerin üzerindeki giysi ve takılar halkın yaptığı el emeği işlerdir. En iyi güreşen develer tülülerdir. Pehlivan develer isimleri güreş alanlarında yaptıklarına göre alırlar. Bazıları da, sahiplerinin veya eskiden yaşamış Ege efelerinin isimlerini alır. Güreşler yapılmadan önce, deveye `havut vurma töreni` yapılır, tertip heyeti kurulur. Pehlivan develer güreşlerde; çatal, makas, kol atma, çengel gibi çeşitli oyunlar yaparlar. Develerin birbirlerini ayak ayağa kıstırması olan çengel oyununu yapan develerin ayakları hasar gördüğü için hem güreş ömürleri hem de yaşamları kısa olur. Gelenek ve görenekleri üzerinde gösteren deve güreşleri, güreşçi develerin soyunun azalması nedeniyle bitme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Aydın'ın yemekleri ilde her türlü bitkinin yetişmesinden dolayı çok çeşitlidir.. Tulum peyniri, pestili, kar helvası, kalbura basması, karpuzlu peyniri, börülce salatası, kenkeri çok ünlüdür. Yemeklere katılan baharatlar, muhacirlerin şehre göç etmesiyle artmıştır. Aydın'da el sanatları, sanayi halkın ihtiyaçlarını karşıladığı için fazla ön planda değildir. Kadınlar, mekik oyası, tığ oyası veya iğne oyası yapar, gergef işler dantel örerler. Mevlid örtüsü işlemeleri ünlüdür. Erkekler testi işlemeciliği, ağaç işçiliği yaparlar. Yörükler ve Türkmenler daha çok el dokuması kumaşlar yaparlar. Başörtüleri, bürümcük gömlekleri, üç etekleri, şalvarları, cepkenleri el dokumasıdır. Yörük ve Türkmen kadınları IXyazmalarının etrafına `yedidağ çiçeği* oyası işler. Kilim, halı ve çuvalların üzeri de Türkmen ve Yörükler tarafından işlenir. Efeler ve zeybeklerin giysileri eski Ege'li gemici leventlerin giysilerine çok benzer. Efelerin başlarına `kozonlu başlık` denilen fes giyerler. Efe ve zeybekler içlerine bürümcük kumaştan içlik, üstüne beyaz gömlek ve kollu veya kolsuz camadan giyerler. Bele `yorgan kuşak` sarılır, dize tozluk takılır. Efelerin aksesuarı diğerlerinden fazladır. Kadınlar, başlarına kahverengi, beyaz kareli `üstlük ` denilen örtü takarlar, içlerine içlik, bacaklarına basmadan yapılmış şalvar, beli büzgülü siyah etek giyerler. Cepkenler, kadife ve sarı veya beyaz sim işlemelidir. Cepkenin içine bürümcük gömlek, bacaklarına `marul şalvar` giyer bellerine de ` trablus kuşağı` sararlar. Yörük kadın giyiminde süs ön plandadır. Yörük gelinleri başlarına `yedidağ çiçeği` motifli yazma takarlar. Baş örtüsünün tepesi beş renkli` kabak çiçeği` motifiyîe süslenir. Aydın yöresi halk oyunlarına `zeybek` denir. Ağır zeybekler 9/2 ve 9/4'lük ritmlerle davul, zurna eşliğinde oynanır. Figürler, kişiye has özellikler taşır. Bireysel oyunlardır. Erkek zeybek oyunlarından en çok bilineni Harmandairdır. Efenin oynadığı oyun ağır, zeybek ve kızanlannki ise daha kıvraktır, (ki parmak zeybeği, Harmandalı zeybeği, Kocaarap zeybeği, Aydın zeybeği erkek oyunlarındandır. Kadın oyunları kırık zeybeklerdir. Ezgilerde ritmik yapı çoğunlukta 9/8'liktir. Kadın oyunlarında def, dümbelek, cura, divan sazı ve bağlama kullanılır. Güdüşlünün çeşmesi, Söke Oyun Havası, Harmandalı kadın oyunlarındandır. Erkek oyunlarındaki kartal görünümündeki figürlerin Türkmen ve Yörüklerdeki kartal motifi ile bağlantısı kurulabilir. Aydın ilinin tarihinde Aydınoğulları'nın merkezi olması, Selçuklu ve Osmanlı kültürü ile iç içe olması halk edebiyatını oldukça etkilediği görülür. Aydın'da yetişen şairler Osmanlı zamanında İstanbul'la ilişkileri kesilmediği için., halk Xşiirlerinde divan edebiyatının etkilerine de rastlanır. Antik çağ söylenceleri yönünden oldukça zengindir. En ünlü söylencesi `Meander Efsanesi` 'dir. Maniler lirik özellik taşır, ana temaları sevda ve ayrılıktır. Maniler zaman zaman türkülerde deyiş, halk oyunlarında söz olarak görülür. Tekerlemelerde inceden inceye bir alay vardır. Halk müziği, melodik yapılan itibarıyla ağır ve kıvrak zeybekler olarak iki kısımdır. Ağır zeybekler 9/2, 9/4, 7/4'lük, kıvrak zeybekler ise 9/8'lik ritmik yapıya sahiptir. Kırık havalarında, yahyalı kerem, düz kerem, bozlak, garip, muhalif ayaklarının dizilerine rastlanır. Kırık havalarından bazıları; Abalımın cepkeni, Hergün serhoş, Çaktım çaktım yanmadı, Şu dalmadan geçtin mi, Kamalı efe, Eklemedir koca konak ekleme'dir. Kırık havalarındaki sözler, kavuştaklı ve kavuştaksız mani dörtlüklerinden oluşur. Yörede kutlanılan ağız değişiklikleri, ezgilerin sözlerinde de görülür. Yörede kullanılan deyimler ve kelimeler, bazı harflerin kelime sonlarında veya içinde kullanılmadan söylenmesi şeklindedir. Genelde, `r,e,y,f harfleri konuşurken söylenmez, `a` sesli harfi de çoğu zaman `e` olarak söylenir, örnek olarak; Geti ge (getiriver), Deze (teyze), Dallerinde (dallarında), Bene - Beni (Bana), Ööşmeli (döşemeli), Gelik geli (geliyor)... Seher ve Orhan Oflas'la istanbul Mart 1997`de yapılan görüşmeler, yapılan incelemeyle aynı doğrultudadır. Aydın is situated in the South West, Aegean region of Turkey. The province borders lie a long the mountains surrounding Çine, Bozdoğan and Söke. The lowlands of Aydın, Yeni Pazar, Koçarlı, Söke and Balat are in the Vailey of Büyük Menderes. The most significant creek is the Çine Creek. The province has 12 districts, these include, Çine, Nazilli, Kuşadası, Germencik. The speciality of the dimate is that it is dry. The moisture levels are very low. Snow is rarely seen, apart from in the mountains and the mountain pastures. The strawberry tree and oleander are the widespread lemur. Aydın is the centre of Turkey's tourism, agriculture and industry. Cotton is first in üne of the industrial vegetation, foilowed by tobacco. Sunflowers, sesame, potatoes, groundnuts are also grown. Figs and grapes from an important source of income for the local population. The first recorded history of the Province is that of the Hittites. AccorcKng to the Hittite, Apse and Millivanda were located vvhere Efes and Mitet are now situated. The Frigs settted here 700 B. C. From 500 B. C. the Lidyans gained sovereignty in the City. For a great period the Büyük Menderes River was the border between the Lidyans and the Keryas. The lonians settled in the area later on. The lonians also brought with them contemporary principles, as applied in modem times, in the development of urbanisation. Until the death of Alexander the Great, the King of Macedonia, the City was under Pers Sovereignty, which was followed by Bergama Kingship and Roman Sovereignty. Therefore the Hellenistic period came to end and the Roman period began in Anatolia. The Romans aligned the Province of Aydın to their newly developed Asian Province. After the Turks came to power in Anatolia, the province came under the jurisdiction of the Gentlemen of the Aydınoğulları, but the provincial borders xnof jurisdiction held by the AydınoğuUan does not tally with Aydin's provincial borders of today. The Gentlemen of AydınoğuUan were the first state to train sailors and to have a naval force. During the reign of Yıldırım Beyazit, the Ottoman State were tiie new landowners of Aydın. Towards the end of the Ottoman reign they brought the Aydm-lzmir railway to the region which developed the agriculture and trade in the area. During the first world war the Greeks and Italians wanted power in Aydın. During the Greek invasion most of the population fled to Çine. The Kuvayi Milliye (the Nationalist Forces - led by Atatürk) with the help of Yörük Ali Efe and Mehmet Efe freed the province from enemy occupation on September 7 th 1922. Since the declaration of the Republican State their borders have been preserved. Many civilisations existed In Aydın. Being at the centre of the Archaic settlements it has acquired different styles of architecture. The stadiums, theatres and temples found in Archaic cities such as Milet, Afrodisyas-and Didim are remnants belonging to Roman architecture, equipment and workmanship. During the Turkish reign, large commercial buildings, public baths and caravansarays were built to reflect Turkish-Islamic taste! Some examples of the historical works of art to be found are remnants of the Epoch settlement of Tralles. From the Seljuk period llyas Bey Mosque, from the Ottoman period Hasan Çelebi Mosque and Çifte Hamam (public baths ), Süleymaniye Mosque, Nasuhpaşa Mosque and Külliye ( a building adjacent to the mosque used for teaching of prayers and religious activities ), Cemalbey and Akbaldir Hamams. The traditions and customs, of the area, are not very stern. Marriages are generally made by matchmakers. A young man who has not done his National Service will not be able to marry a young lady. When the groom's family visit the bridges family for a proposal of marriage or agreement they will usually bring with them gifts of sweets such as Turkish Delight. The Xfflgroom's family visiting the prospective bride are called `Dünürcü` or `Kayalıkçı`. At the agreement of the marriage (`söz kesme`) or engagement of the couple, the prospective bride is given presents. The brides engagement ring will bear a small gold coin. The wedding ceremony lasts for five days. During this period flags will be erected, a henna ceremony will be held, the bride will be taken to the Hamam. A wedding commencing on a Monday would be called `Ön düğün` and a wedding commencing on a Friday would be called `Ters düğün`. The groom will pick up his bride from her house and bring her horseback. The bride will wear a red velvet garment embroidered with gold or silver threads. On her head she will wear a fez with a string of gold coins, on top of which a red crepe scarf embroidered with sequence will be worn. The groom will wear black breeches, a white shirt and a short embroidered Jacket with full sleeves, and will have a sash tied around his waist. There are some differences between Söke, Yörük and village weddings. In Aydın births are also celebrated. After the birth of a child, the woman who has given birth will be visited. During these visits a special syrup will be made and given out. This syrup has a special name `Kaynar`. Prayers will be conducted to name the baby, this is also known as `the baby naming ceremony`. The baby and mother will not be able to go out for 40 days. The end of the 40 day period would be marked with another ceremony called `kırklama töreni`. When the baby is several months old and his first tooth appears another ceremony called `diş buğdayı` will be held, ( boiling of wheat when baby's tooth has appeared), the wheat would be cooked by boiling and distributed to all the guests. Revelling in Aydın consists of celebrating `Hıdırellez` (a celebration for the coming of summer), and `Gencer`- Hıdırellez is celebrated on May 6th of every year, and Gencer being the young ladies' day celebrating the second day of religious festivals. XIVDuring Ramadan the families will be firmly clasped together. The meals eaten at sunset (marking the end of the day) and just before dawn (marking the beginning of the day during the month of Ramadan) will be taken together. During the festivals eiders will be visited. At `Kurban Bayramı'' (Feast of the Sacrifices) the sacrificial animal will be cut and distributed to families who are less fortunate. Life is simple in Aydın and as farming and agriculture is widespread in the province, the Büyük Menderes River is the provinces life line. As well as the native population there are also migrants from Bulgaria, Crete. The Yuruks and Turkomans also live there. The `Efe` (Elder swashbuckling heroes) also lived in Western Anatolia, they have shown the greatest acts of bravery. They are the leaders of the `Zeybek` (swashbuckling heroes) and the `Kızan` ( the swashbuckling village youths), The Turkish dictionary meaning for Efe is elder brother, but the Efe does not have to be older than the Zeybek. The Efes' contribution during the Turkish War of Independence was considerable. The most prominent of the Efes are Yörük Ali Efe, Çakıcı Mehmet Efe and Gökçen Efe. The Zeybeks are the Efe's deputies and leaders of the Ktzan. The Turkish dictionary meaning for Zeybek derives from the Arabic word for mercury `zibak`. The most prominent Zeybeks are Sarı Zeybek, Pepe Zeybek and Kamalı Zeybek. The Ktzan are those showing bravery to become Zeybeks and Efes. The Turkish dictionary meaning for kızan is young man, young blood, armed village young blood. For a ktzan to become a zeybek there would be a ceremony after a show of bravery. A ktzan will need to get the permission of an Efe before he can do anything. The Efes, Zeybeks and kizans are differentiated by their form of dress. The kizans' will be plainer and less decorated than that of zeybeks' and Efes'. XVCamel wrestling is the life of winter tourism in Aydın. The wrestling camels are decorated with jewellery and apparel handmade by the locals. The best wrestling camels are the 'Tülü`. The wrestling camels are named according to their performance. Some of them are named after their owners or past Aegean Efes. Before the wrestling starts the camels have a peccadillo ceremony, a planning committee is set up. During the wrestling match the camels compete by using a series of moves known as 'çatal', 'makas', 'kol atma' and 'çengel'. During the game known as çengel the camels entangle their legs which reduce their wrestling careers and their lives. The custom and tradition of camel wrestling is endangered due to the diminishing good stock of wrestling camels. As there is a wide range of vegetation in Aydın, the food is of great variety. Tulum peyniri' (cheese encased in a skin) 'PestH' (thin sheet of dried fruit pulp), 'Kar Helvası' (snow mixed with molasses), 'Kalbura Basma* (a sweet made of pastry, with patterns formed by pressing the pastry on to a thick sieve), 'Karpuzlu Reynir` (a salty cheese containing black cumin seeds), i 'Börülce Salatası' (a salad made from black eyed beans) and 'Kenker1 are some of the most famous. As the migrants have settled they have also brought with them other spices that have added to the variety and richness of the area's cuisine. The locals needs are funded by industry, therefore hand crafts are not foremost in Aydın. The women employ skills of embroidering using embroidery hooks, shuttles, needles and hoops, for making doilies and various other things. Prayer scarves are famous. The men employ skills of earthen jug decorating and woodcarvings. The Yuruk and Turkoman's mainly hand weave fabric. Head scarves, `bürümcük gömlek` (a shirt which is made up from a crepe made from raw silk), `şalvar` (baggy trousers), `cepken` (a short embroidered jacket with full sleeves) are all made from handwoven XVIfabrics. Yörük and Turkoman women weave a speclal embroidery around their headscarves known as `yedidağ çiçeği` (flowers from seven mountains). The Yürük and Turkoman also embroider the carpets kilims and sacks. The Efe's and Zeybeks dress resembie those of the old Aegean sailors. The efes wear a fez on their head known as `kozonlu başlık`. The Zeybeks wear a `terlik8 (a thin doth skullcap) on top of which they wear a fez known as `kabalak` (headgear worn by Ottoman soldiers). The Efes and Zeybeks wear an undergarment made of crepe (cloth made of raw silk) on top of wich they wear a white shirt and a sleeved ör sleeveless `camadan` (a double- breasted waistcoat made of velvet). They tie a sash around their vvaist known as a `yorgan kuşak` and a gaiter around their knees. The Efes have more accessories than the others. The women wear a brown and white chequered cloth covering known as `üstlük` över their heads. Över their undenvear they wear a `şalvar` to cover. their legs, made of printed cotton, known as `marul şalvar` and a gathered waist black skirt. Their `cepkens` will be embroidered with gold and silver threads. Under the cepken they wear a crepe shirt. On their vvaist they tie a sash called `trabius kuşağı`. For Yörük vvomen decorative cioth'ıng is foremost. The Yörük brides wear headscarves embroidered with tine flowers of the seven mountains. The top of the scarf would be decorated in fıve colours with flowers of th© pumpkin plant motifs. The folk dances of Aydın are known as `Zeybek` (dance of Westem Anatolia). The slow Zeybek's dance to a 9/2 ör 9/4 rhythm accompained by the 'davul' (a drum) and 'zuma' (a reed instrument resembling an oboe). The dances are individual and the figures carry individual characteristics of the dancers. The most famous of the male zeybek dances is the 'Harmandalı'. The efes dances are slow and the zeybek and kızan dances are more energetic. iki parmak zeybeği` `Harmandalı zeybeği`, `Kocaarap zeybeği`XVII`Aydın zeybeği` are danced by male dancers. The females dance to `Kink zeybek`. The rhythm in the melody are mainly 9/8. The tambourine, `dümbelek` (a small drum), `bağlama` (a plucked string instrument with three double strings and a long neck), `cura` (a plucked instrument, smallest variety of the bağlama), `divan sazı` (the largest of the plucked instruments used in Turkish folk music). `Güdüşlünün çeşmesi`, `Söke Oyun Havası` and `Hamandalı` are also female dances. The figures of eagle movements in the male dances can be linked to the eagle motifs of the Turkoman and Yuruk. It can be seen that the historical position of Aydın county, being the governmental centre of the Aydınoğullan, and also being inter-related between Seljuck and Ottoman culture has greatly influenced folk literature. Folk poetry, encounters Classical Ottoman poetry, this is due to Aydin's native poets keeping their links with Istanbul. It is quite prosperous in Ancient Legends. He most famous legend is the `Meander Legend`. The quatrain carry lyrical specialities, their main points are that of love and seperation. The quatrains are seen from time to time as a style of speech in folk songs and words in folk dances. There is an inclination of mockery in the folk repartee. Folk music can be seperated into two forms due to its melodic from The slow zeybeks have a 9/2, 9/4 and 7/4 rhythm and the 'kıvrak' zeybeks have a 9/8 rhythm. The broken tunes, `Yahyalı kerem, Düz kerem, Bozlak, Garip` encounter rhyme footing to contrary scale. Some examples of broken tunes are `Abalımın cepkeni, Hergün serhoş,Çaktım çaktım yanmadı, Şu dalmadan geçtinmi, Kamalı Efe, Eklemdir koca konak ekleme`. The words to the broken tunes are made up of quatrain in quarter notes. Differences in regional dialects can be seen in the words of melodies. Words and phrases are often said with letters missing either in the middle or end. Generally, the letters `R.E.Y.T` are not said, and the vowel `a` is often XVIIIsaid as an `e`. For example Get» ge (getiriver), Deze (teyze), Dallerinde (dallarında), Bene-Beni (bana), Döşmeli (döşemeli), Gelik gelt (geliyor). The interviews held with Orhan and Seher Oflas in March 1997, comply with the findings of the research.
Collections