Dolmabahçe ve Çerağan saraylarının 19. yüzyıldaki konumu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türkler'de saray mimarlığı oldukça uzun bir tarihsel geçmişe ve geniş bir coğrafyaya sahiptir. Anadolu öncesinden başlayarak Anadolu'ya uzanan bu geniş yelpaze içinde Türkler'in çevre kültürlerden ve geçmişlerinden aldıkları pek çok öğeyle örerek o ıluştur dukları saray mimarlığı, 19. yüzyıla gelinceye dek çeşitli aşamalardan geçmiştir. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletlerinin sultanları tararından yaptırılan yönetici yapılan, örgüt düzeni ve mekansal büyüklük açısından Osmanlı saray yapılarının ön örneklerini oluşturmaktadırlar. Selçuklu saraylarından, Osmanlı saraylarına geçiş sürecini oluşturan Beylikler Dönemindeki saray mimarlığı, karanlık bir dönem olarak adlandırılmakla birlikte, Türk saray mimarlığı Osmanlı döneminde gelişecek ve 16. yüzyıla gelindiğinde kendi klasizmini oluşturacaktır. Edirne ve hemen ardından Topkapı Sarayları'nda izlenen bu klasik Osmanlı saray yapılaşması, 19. yüzyılla birlikte çizgisinden sapar ve batılı bir mimarlık anlayışına sahip olur. Yönetimde 1 7. yüzyıl ile başlayan kimi yenilikler, sanatsal alanda da yansımasını bulmuş ve Osmanlı sanatı da batılılaşma sürecine girmiştir. Önceleri küçük sanatlarla başlayan bu süreç mimarlığa yansımış ve giderek devlet yönetiminde, özellikle III. Selim ve II. Mahmud dönemlerindeki farklılaşmalara bağlı olarak Osmanlı saray mimarlığında da kökten değişmelere neden olmuştur. II. Mahmud'un yaptırdığı eski Çerağan, oğlu Abdülmecid'in yaptırdığı Dolmabahçe ve yine II. Mahmud'un oğullarından Abdülaziz'in yaptırdığı yeni Çerağan Sarayları, Osmanlı saray mimarlığındaki klasik yapılanmanın geride bırakıldığını ve giderek batılı bir çizgiye ulaşıldığını gösteren son saraylar olma özelliğini taşımaktadırlar. The palace architecture of Turks has a great historical background and geographical status. Palace architecture which Turks formed by using various elements that were taken from the relative cultures and their backgrounds during the period that started before Turks came to Anatolia and continued during the Anatolian period, went through different phases until the 19th century. The buildings for administrators built up by Sultans of Great Seljuk and Anatolian Seljuk Dynasties are important fore samples of Ottoman palace buildings; especially in the aspect of arrangement techniques of building and constructional wideness. Palace architecture in the Principality Period which formed the transition period between Seljuk palaces and Ottoman palaces, although it is considered to be an obscure period, the Turkish palace architecture in Ottoman period will make great developments and form its own classism in the 1 6th century. This classic Ottoman palace constructive forming that can be seen in Edirne and Topkapi palaces, takes a different direction within the 19th century and gains a western architectural understanding. Some new developments in administration started with the 17th century, found its reflection in fine arts and also occidental modernization in the Ottoman arts started. This period which started with miniature arts was reflected later to architecture and afterwards in state administration and great changes took place in Ottoman palace architecture especially in accordance with the discriminations during the periods of III. Selim and II. Mahmud. The old Çerağan Palace which was let be built by II. Mahmud, Dolmabahçe Palace which was let be built by his son Abdiilmecid and new Çerağan Palace which was let be built by Abdülaziz, another son of II. Mahmud are last palaces showing that the classic constructive forms of Ottoman palace architecture neglected and occidental lines have been used instead.
Collections