Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde kentleşme sürecinin başlangıç evreleri (M.Ö. 5000 - 1900)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nin Öncü Kent Dönemi ve İlk Kent Dönemi olmak üzere iki evreye ayrılan kentleşme sürecinin başlangıç evrelerinin ilk evresi olan Öncü Kent Dönemi 'nin ilk kültürel dönemlerini Güney Mezopotamya kökenli Ubaid Kültürü oluşturur. Yaygın inanışa göre bu kültür, sulu tarım sonucu oluşan artı ürün/tarım açısından zengin ancak kereste ile teknoloji için gerekli olan her türlü maden ve değerli taş gibi hammaddeden yoksun bir bölge olan Güney Mezopotamya bölgesinde doğmuş ve Ubaidli tüccarların bu maddelerce zengin olan bölgelerle yoğun ticaret ilişkisine girmesi ve zamanla bu ticaret ağını geliştirmeleri sonucu, bu bölgelerde kendi yerleşme modellerine dayalı ticaret kolonileri kurmalarıyla yayılmıştır. Organize olmuş ticaret ağının önemli göstergeleri olan bu ticaret kolonileri, konum olarak genellikle hammadde kaynaklarına yakın yerlerde kurulmuştur. Bu dönemde Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Değirmentepe yerleşmesi Güneydoğu Toroslar'daki bakır yataklarını işletmek amacıyla bu yataklara yakın yerde tamamen Ubaid yerleşme modeline göre kurulmuş, yoğun metal üretimi ve ihracatı yapan bir ticaret kolonisidir. Bu sürecin ikinci aşamasını oluşturan ve Kontak Öncesi Dönem olarak adlandırılan M.Ö.IV.bin yılın ilk yansında ise tamamen yerel kültürlerin oluşturduğu bir kentsel gelişim görülür. Bu toplumlar özellikle metalürji alanında ticarete dayalı yüksek seviyeli uzmanlaşma ve teknolojiye sahip, idari nitelikte kamusal yapılan olan ve sınıfsal farklılığın bulunduğu yerleşmelerdir. Bölgelerin kentleşme sürecinin üçüncü aşamasında ise bu bölgeler tekrar Güney Mezopotamya kökenli bir kültür olan ve M.Ö.IV.bin yılın ikinci yansına tarihlenen Uruk Kültürü'nün etkisi altındadır. Bu dönemde Güney Anadolu Bölgesi'nde Uruk yerleşme modeline göre kurulmuş koloni ve istasyon türü yerleşmeler bulunurken Doğu Anadolu Bölgesi'nde sosyo-politik düzen olarak Uruk modelinden etkilenmiş ancak yerel bir erken merkezi kent-devleti olan Arslantepe yerleşmesi bulunur. M.Ö.3.bin yıl başlarıyla birlikte ise her iki bölgede de aynı özelliklere sahip, yerel özellikler taşıyan ve tümüyle Anadolu'nun kendi toplumsal yapısını yansıtan Anadolu Kenti oluşmaya başlar. Bu ortak özellikteki kent modeli etrafları surlu, dar sokaklara açılan kerpiçten yapılmış dörtgen planlı bir veya iki odalı, madeni nesne ve seramik üretiminde yüksek seviyeli uzmanlaşmaya sahip ancak bu üretimde ticaret amacını gütmeyen, merkezi ekonomiyi de kapsayan idari nitelikteki kamu yapısından yoksun kent modelidir. M.Ö.3.bin yılın ortalan ve sonlarında ise her iki bölgede de farklı özellikler gösteren bir kentsel gelişim söz konusudur. Bu dönemle birlikte her iki bölgede de merkezi ekonomiye sahip olmamak dışında benzer yanlan bulunmayan farklı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kent Modeli oluşmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi için bu model İlk Tunç Çağı I ve II dönemlerinde gelişmeye başlayan modelin aynısı olan küçük, etrafları surlu, kökenleri Geç Kalkolitik Çağ' a inen ve bölgenin Mezopotamya'nın aksine çekirdek xaileye dayanan kendi toplumsal yapısını gösteren kerpiçten yapılmış dar sokaklara açılan bir ya da iki dörtgen odalı konut yapılarına sahip, politik bir kurumdan oluşan merkezi otoriteye işaret eden idari nitelikteki bir kamu yapısı ile merkezi ekonomi ve sosyal tabakalaşmadan yoksun, yüksek seviyeli uzmanlaşmaya sahip olmakla birlikte bu üretimi bölgelerarası uzak mesafeli dış ticarete yönelik bir ihraç maddesi olmaktan ziyade lokal düzeyde tutmuş ancak Mezopotamya Bölgesi ile seramik alanında küçük düzeyde de olsa bir ithalat ilişkisine sahip, genel olarak kapalı toplum yapışma sahip kent modelidir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi için ise bu model Doğu Anadolu Bölgesi'nin aksine oldukça büyük, yoğun nüfuslu, merkez yerleşmeler ve etraflarındaki küçük köy ve kasabalardan oluşan bir bölgesel yerleşme hiyerarşisi ve kent-devletleri sistemine sahip, akropol, aşağı şehir ve dış şehir gibi bölümleri olan, bazılarının etrafları veya akropolleri surlu, bazılarında kurumsallaşmış merkezi otoriteyi temsil eden idari nitelikte anıtsal kamu yapılan bulunmakla birlikte çağdaşı olan kuzey Suriye ve Mezopotamya kentlerinin aksine merkezi ekonomiyi içermeyen bir yönetime sahip, farklı ekonomik ve sosyal sınıflardan oluşan bir toplumsal yapıya sahip olan ve bunu elit konutları ve elit gömüleri olarak yansıtan, ihracata yönelik olarak atölyelerde gerçekleştirilen ve yerleşmelerin seçkinleri (yöneticileri) tarafından kontrol edilen yüksek seviyeli uzmanlaşma ve çevre bölgelerle yoğun ithalat (ticaret) ilişkisine sahip kent modelidir. Bölgede kentleşme hareketi Kuzey Mezopotamya' daki İkinci Kentleşme Dönemi'nin etkisinde gelişmiş olmakla birlikte bölgeye has bazı özgün özelliklere sahip yerel bir süreçtir. Ubaid Culture, of Southern Mesopoiamian origin, constituted the first cultural period of Proto-Urban Period, the first phase of initial stages in the urbanization process of East and Southeast Anatolia, which is defined in two stages: Proto-Urban and First Urban Periods. According to the common belief, this culture was born in Southern Mesopotamia region which was rich in product/agriculture as a result of surplus but which lacked timber and every type of mines and valuable stones needed for technology and spread when Ubaid merchants started intense trade relations with regions rich in such mines and with the developing relations, trade colonies based on their own settlement pattern, spread in those regions. These trade colonies, which are öıe important signs of organized trade network, generally were founded close to raw material sources. At this period, Değirmentepe settlement in East Anatolia Region was founded near to the Southeastern Toros mine reserv according to Ubaid settlement pattern to exploit of copper reserves in Southeast Toros Mountains and had intense metal production and export activities. In the first half of IV thousand B.C, which is the second phase and which is called Pre-Contact Period, urbanization is observed where completely local cultures were born. These communities had a high degree specisalition and technology particularly on metallurgy, had administrational public structures and social stratification. In the third phase of urbanization process of the regions, these regions are again affected by Uruk Culture, which is another South Mesopotamia culture and which dates back to second half of IV thousand B.C. In this period, there were colony and station type settlements in Southeast Anatolia, which are founded according to Uruk settlement model, while Aslantepe settlement, an early central city-state in East Anatolia affected from Uruk model in terms of social-political order. With the beginning of 3rd thousand B.C., Anatolian city began to form in both regions with same peculiaties, with local features and which completely reflected the social structure of Anatolia. This communal city model forms from which has walls around it, and of which sun dried brick made houses have one or two rooms and which have high expertise in metal objects and ceramics production but which didn't trade those products. This city incorporated central economy but lacked administrational structure. In the middle and by the end of 3rd thousand, a urbanization process with different properties for both regions, is witnessed. With this period, East and Southeast Anatolian city models were formed, which had nothing in common but the lack of central economy. For East Anatolia, this model was the same as the model that started to form in First Bronze Age I and II periods and had walls around it and dated back to Late Calcolitic Age and which based on core family structure unlike Mesopotamia, and of which houses opened to brick streets and which had one or two rooms. The structure, with its administrational structure, lacked economic and social formation but had high expertise, however this production kept the region from exporting the products and maintained a local trade level. Nevertheless, the region has a, if small, ceramic import relation with Mesopotamia Region and was a generally closed society. xiiSoutheast region, unlike East Anatolia region, it had big populations, central settlements with small villages and towns around, and had an administration that didn't include central economy contrary to its contemporaries North Syria and Mesopotamia cities and which had different economic and social classes and which had reflected this as elite houses and tombs. This city model included workshops working for export and controlled by administrators of the settlements and also had intense import (trade) relations with neighboring regions. Although the urbanization movement in the region started under the impact of Second Urbanization Period in Mesopotamia,, it is a local process with some peculiar properties of the region.
Collections