Sistemik otoimmün romatizmal hastalıklarda tiroid fonksiyon bozuklukları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
3, ÖZET Farklı araştırıcılar tarafından, sîstemik otoimmün romatizmal hastalıklann seyri sırasında otoimmün tîroid hastalıklarının görülme sıklığının arttığı bildirilmişse de. Türkiye'de bu konuda yapılmış çalışmalar çok sınırlıdır. Bu çalışma ile. sistemik tutulum gösteren SLE. RA. DM/PM ve vaskülitier ile birlikte bulunan klinik ve subklinik tiroidopatilerin varlığım ve sıklığını belirlemeyi planladık. Çalışmaya Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalında Ağustos 2003 - Mart 2004 tarihleri arasında yatırılan ve poliklinikte takip edilen 40 RA, 12 SLE, 5 PM/DM, 6 vaskülit olmak üzere 63 sistemik, otoimmün ve inflamatuar hasta (Grup-I) ile kontrol grubu olarak osteoartritli 40 birey alındı. Tüm bireylerde anamnez, fizik muayene, biyokimya, kan sayımı ve akut faz reaktanları (CRP, ASO, serum ferritin düzeyi), RF, ANA, anti ds-DNA, tiroid hormonları, TSH, tiroid otoantikorları (anti-TG, anti- TPO) ölçüldü ve tiroid bezi ultrasonografisi yapıldı. HT oram hasta grubunda % 15.8, kontrol grubunda %17.5 olarak tespit edildi. HT oranları RATi hastalarda %15, SLE'lu hastalarda %25, vaskülitlerde %10 ve PM/DM' de % 0 olarak tespit edildi. HT varlığı kontrollere kıyasla SLE'de daha yüksek oranda tespit edilmekle bereber bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Subklinik hipotiroidi (TSH artmış, sT4 normal) hasta grubunda iki hastada (%3.17) tespit edilirken, kontrol grubunda bir vakada (%2.5) tespit edildi. İstatistiksel olarak ANA, RF, CRP ve ESH pozitifliği açısından hasta ve kontrol grupları arasında farklılık tespit edildi (p<0.05). Anti-ds DNA pozitifliği açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p= 0.06). Romatoid faktör, ANA, CRP ve ESH açısından hasta grubundaki anlamlı fark bu hastaların otoimmün ve inflamatuar oluşuna bağlandı. Çalışmamızda hasta grubunda %15 oranında otoimmün tiroid hastalığı tespit edildi. Hasta grubunda tiroidopati oranı %95 idi. Hasta ve kontrol grupları arasında tiroidopatilerin dağılımı ve tiroid nodülleri açısından farklılık bulunamadı. IVTiroid disfonksiyonundaki klinik tablo ile RA ve SLE gibi sistemik romatizmal hastalıklarda gelişen bulgular benzerlik oluşturabilmekte ve bu durum romatizma! hastalıkların remisyona girmesini anlamada yanılgıya yol açabilmekte ve uzun süreli ve birden fazla ilaç içeren tedavinin maliyeti ve yan etkileri düşünüldüğünde sistemik romatizmal hastalıkları değerlendirirken eşlik eden tiroid hastalıkların olabileceğini ve hastalığın seyri esnasında da tiroid disfonksiyonlarının oluşabileceği unutulmamal, tiroid hormonları değerlendirirken hastalık aktivitesi ile, kullanılan ilaçlar dikkate alınması gerekmektedir. V 4. SUMMARY Although increased frequency of thyroid gland dysfunction during systemic autoimmune rheumatic diseases had been reported by different investigators, studies about this topic in Turkey are very limited. İn this study we aimed to evaluate the frequency of clinic and subclinical thyroidopaties in the systemic involved SLE, RA, PM/DM and vasculitic disorders. Fourty patients with RA, 12 patients with SLE, 5 patients with PM/DM and 6 patients with vasculitic disorders total 63 systemic autoimmune rheumatic patients (Grup- I) who were accepted to Yüzüncü Yıl University Medical Faculty Physical Medicine and Rehabilitation - Rheumatology clinic or out patient clinic during August 2003 -March 2004 were enrolled in the study. The control group were consist of 40 patients with osteoarthritis. Biochemistry, Complete Blood Count and acute phase reactants (CRP, ASO, Ferritin level in sera), RF, ANA, Anti-dsDNA, Thyroid hormones, TSH, thyroid autoantibodies (anti-TG, anti-TPO) were analysed in all cases. All cases also underwent ultrasonographic thyroid investigation. We found Hashimoto thyroiditis (HT) in 15.8% of group I, in 17,5% of control group ( 15% in RA, 25 %in SLE, 10% in vasculitic disorders, 0% in PM/DM) Hashimoto thyroiditis was found higher frequency in SLE than controls, but this difference did not reach statistically significat difference. We found subclinic hypothyroidism (increased TSH, normal fT4) in 2 cases (3.17%) in group I, and in 1 case (2,5%) in control group. There was statistically significant difference in ANA, RF, CRP and ESR positivity parameters between groups (p < 0,05). But there was not any significant difference in anti- dsDNA positivity parameter between groups (p = 0,06). Statistically significant difference in ANA, RF, CRP, ESR levels between groups where thought to be normal because of inflammatory and autoimmune nature of diseases in group I. VIIn this study we found 15% autoimmune thyroid disease in patients with autoimmune systemic rheumatic diseases. All thyroidopathies in this group were 95%. There was no statistically significant difference in thyroid nodules between groups. Clinical course of thyroid dysfunction and some symptoms during systemic rheumatic diseases like RA and SLE may be likely same. In this conditions we can not understand whether any systemic rheumatic disease is in remission or not. If we think expensive prices and adverse effects of the treatment in systemic rheumatic diseases, to understand this topic can reach to a very important level. In this study we concluded that during the evaluation of systemic rheumatic diseases, thyroid dysfunction, disease activity and used drugs should be taken into consideration. VII
Collections