Van ili ve çevresinde riskli insan ve hayvan gruplarında tularemi seroprevalansı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tularemi, oldukça virülan bir bakteri olan F. tularensis tarafından oluşturulan zoonotik bir enfeksiyon hastalığıdır. F. tularensis son yıllarda Türkiye'de yeniden önem kazanan zoonotik bir enfeksiyon etkeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda Van ilininin kırsal kesiminde yaşayan insan ve evcil hayvanlarda (koyun, keçi, sığır) tularemi seroprevalansı ve risk faktörlerini ortaya koyarak hastalığın ilimizi ne ölçüde tehdit ettiğini ve alınabilecek önlemlerin neler olduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır.Çalışmaya Van ili ve ilçelerine ait köylerden toplanan 495 insan ve 171 hayvan serumu dâhil edildi. Serumlarda tularemi antikorlarının varlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumundan temin edilen tularemi antijeni kullanılarak mikroaglütinasyon yöntemi ile araştırıldı. Ayrıca Brucella spp.tarafından oluşabilecek çapraz reaksiyonların varlığını araştırmak için pozitif bulunan örneklere Brucella antijeni (Bacterial antigen, Tube agglutination, Spinreact, S.A./S.A.U., Spain) kullanılarak, brusella mikroaglutinasyon testi uygulandı. Tularemi mikroaglütinasyon titresine eş değer ve daha yüksek titrelerde pozitiflik veren brusella antikor titreleri brusella lehine yorumlandı.Sonuç olarak, 495 insan serum örneğinden toplam 18 (%3.6) örnek, 171 hayvan serum örneğinden toplam 16 (%9.4) örnek, tularemi hastalığı açısından seropozitif olarak kabul edildi. Ev içi veya çevresinde fare varlığını bildirenler, fare teması olanlar, doğada uğraş ve ev içi hayvan besleme (kedi) hikayesi bulunma durumunda tularemi seropozitifliği açısından istatistik olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Av hayvanı yiyen ve yemeyen kişiler arasında tularemi seropozitifliği açısından bulunan fark istatistik açıdan anlamlı görülmüştür (p<0.050). Hayvan cinslerine göre tularemi seropozitifliği açısından istatistik olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır.İnsanlarda tularemi seropozitifliği açısından bulunan oran ülkemizde yapılan diğer çalışmalarla kıyaslandığında benzer olarak bulunmuştur. Bunun yanında hayvanlarda elde ettiğimiz oran ülkemizde kısıtlı sayıda yapılmış olan çalışmalarla kıyaslandığında yüksek olarak bulunmuştur. Çalışmada elde edilen risk faktörleri de dikkate alınarak hastalığın önüne geçebilmek için klorlanmamış içme suyu kullanımı, çevreden toplanan çeşitli otların tüketimi, tavşan eti yenmesi, ev içi ve çevresinde kemirici varlığı açısından gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Tularemia is a zoonotic infection which is caused by a very virulant bacteria; F. tularensis. F. tularensis has become as an important zoonotic bacterial enfection agent for recent years in Turkey. In our study, we aimed to calculate the prevalance of tularemia in humans and domestic animals (sheep,goat and cow) which live in rural areas around Van, and to demonstrate the risk factors of the disease. We also searched the public health importances of the disease and possible preventive approaches.A total of 495 human and 171 animal blood samples were included in the study.Tularemia antibodies were detected with a microagglutination method by using a tularemia antigen which is obtained from Public Health Institute. For avoiding cross-reactions caused by Brucella spp., we also performed a brucella microagglutination test by using brucella antigen (Bacterial antigen, Tube agglutination, Spinreact, S.A./S.A.U., Spain) to the samples which are positive for tularemia microagglutination test. A positive titer of brucella microagglutination which is equal to or more than titer of tularemia microagglutination is accepted as brucellosis.Finally 18 of 495 (%3,6 ) human samples and 16 of 171 (%9,) animal samples were found to be positive for tularemia. There is not a statistically significant difference for tularemia seropositivity between the subjects who have a history of having a pet(cat) in house, contact to mice, agricultural life style, present of mice close to houses and the subjects who have not any such factors. But a statistically significant difference is found between the subjects who have a history of consumption of meat of hunted animals and the subjects who do not (p<0.050). Also there was not a statistically significant difference among the species of animals which are investigated in the study. Calculated seropositivity rate in this study for humans is similar to the results of previous studies which were conducted in Turkey. In addition, seropositivity rate for animals in our study was found to be higher when compared with a few limited previous studies from Turkey. When considering the risk factors which are mentioned in the study, contact with rodents in or around house, consumption of undysinfected drinking water and rabbit meat or infected vegetables must be avoided for a succesfull preventation.
Collections