Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Tıp Fakültesi öğrencilerinde akıllı telefon bağımlılığı ile depresyon ve anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş ve Amaç: Çok fonksiyonlu ve kolay taşınabilir olan akıllı telefonların yaygınlığı giderek artmaktadır. İşlevsellikleri ile oldukça faydalı olan bu cihazlar keyif verici özellikleri ile ise akıllara bağımlılık terimini getirmektedir. Davranışsal bağımlılıklar kendi başlarına bir sağlık sorunu olmalarının yanı sıra depresyon ve anksiyete gibi başka psikiyatrik sorunlarla da beraberlik gösterebilmektedir. Bu çalışmada, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Tıp Fakültesi öğrencilerinde akıllı telefon bağımlılığı düzeyleri ile depresyon ve anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Bu çalışma kesitsel tanımlayıcı bir çalışmadır. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü ve Tıp Fakültesi öğrencilerinden 18 yaşını doldurmuş ve daha önce tanı almış herhangi bir psikiyatrik hastalığı olmayan 512 gönüllü çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma kapsamında sosyodemografik veriler ve cep telefonu kullanım özellikleri ile ilgili sorular içeren anket formu, Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeği-Kısa Form (ATBÖ-KF), Beck Depresyon Envanteri (BDE) ve Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ) uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS programının 24.0 versiyonu kullanılmıştır. Grupların karşılaştırılmasında Kruskal-Wallis Analizi, Mann-Whitney U Testi, Spearman Korelasyon Analizi ve Pearson Korelasyon Analizi kullanılmıştır. P değerinin 0,05'ten küçük olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.Bulgular: Çalışmaya toplam 512 öğrenci dahil edilmiştir. Bunlardan %75,4'ü (n=386) kadın, %24,6'sı (n=126) erkektir. Yaş ortalaması 20,45±1,95 yıl olup en genç öğrenci 18, en yaşlı öğrenci ise 30 yaşındadır. Katılımcılar cep telefonlarını en fazla sosyal medyayı takip etmek amacı ile kullanmaktadırlar (%77,1). Bunu sırası ile mesajlaşmak ve konuşmak takip etmektedir (%75,0, %66,2). Katılımcıların ATBÖ-KF skor ortalamaları 28,69±10,19 puandır. Kadınların ATBÖ-KF skorları erkeklerden anlamlı derecede daha yüksektir (p=0,004). ATBÖ-KF skorları ile sosyal medya, fotoğraf çekmek ve müzik dinlemek amaçlı akıllı telefon kullanımı arasında anlamlı pozitif ilişki vardır (p=0,001, p=0,001, p=0,006). Ayrıca, günlük akıllı telefon kullanımına ayrılan zaman ile ATBÖ-KF skorları arasında anlamlı pozitif ilişki saptanmıştır (p=0,001). Bunun dışında kendilerini akıllı telefon bağımlısı olarak değerlendirenlerin ATBÖ-KF skorları daha yüksek bulunmuştur ve bu ilişki istatistiksel olarak ileri derecede anlamlıdır (p=0,001). Akıllı telefon bağımlılığı ile depresyon arasında istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı pozitif bir ilişki vardır (p=0,001). ATBÖ-KF skorları ile BDE skorları ve BAÖ skorları arasında ileri derecede anlamlı pozitif zayıf bir korelasyon mevcuttur (p=0,001, r=0,232; p=0,001, r=0,209). Buna ek olarak kendilerini akıllı telefon bağımlısı olarak değerlendirenlerin BDE ve BAÖ skorları da istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur (p=0,001, p=0,006).Sonuç: Her ne kadar henüz DSM V (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-5)'te tanı başlıkları arasında geçmese de akıllı telefon bağımlılığı özellikle gençlerde depresyon ve anksiyete gibi ciddi problemlerle ilişkili olabilecek önemli bir sağlık sorunudur. Risk faktörleri kadın cinsiyet, cep telefonunun yoğun kullanımı ve akıllı telefonun sosyal medya, fotoğraf çekmek ve müzik dinlemek amaçlı kullanımı olmakla birlikte akıllı telefonların yaygınlığı da düşünülürse aslında tüm toplum risk altındadır. Kendilerini akıllı telefon bağımlısı olarak değerlendirenlerin akıllı telefon bağımlılığının yanı sıra depresyon ve anksiyete skorlarının da anlamlı derecede yüksek çıkmış olması sadece birkaç saniye ayrılarak `Kendinizi akıllı telefon bağımlısı olarak değerlendirir misiniz?` sorusunu sormanın bile bu problemler açısından risk altındaki toplumun bir kısmının saptanmasına ve erken müdahale edilmesine aracı olabileceğini düşündürmektedir. Akıllı telefon bağımlılığı ile ilgili tanımlamaların ve tanı kriterlerinin netleştirilmesi amacıyla geniş ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Introduction and Objectives: Smartphones that are multifunctional and easy to carry are becoming increasingly prevalent. Although the smartphones are quite useful with their functionalities, they remind the term `addiction` on the minds with their enjoyable features. Behavioral addictions may be associated with other psychiatric problems such as depression and anxiety as well as being a health problem on their own. In this study, it was aimed to investigate the relationship between the smartphone addiction levels and depression and anxiety levels in Ankara Yıldırım Beyazıt University Health Sciences Faculty Nursing Department and Medical Faculty students.Material and Method: This study is a cross-sectional descriptive study. 512 volunteers from Ankara Yıldırım Beyazıt University Health Sciences Faculty Nursing Department and Faculty of Medicine who were aged 18 or over and had no previous psychiatric disease were included in the study. Within the scope of the study, a questionnaire containing questions about sociodemographic data and mobile phone usage characteristics, Smart Phone Addiction Scale-Short Version (SAS-SV), Beck Depression Inventory (BDI) and Beck Anxiety Scale (BAS) were administered. In the evaluation of the data, 24.0 version of SPSS program was used. Kruskal-Wallis Analysis, Mann-Whitney U Test, Spearman Correlation Analysis and Pearson Correlation Analysis were used to compare the groups. P value of less than 0.05 was considered statistically significant.Results: A total of 512 students were included in the study. 75.4% (n = 386) of them were female and 24.6% (n = 126) were male. The average age was 20.45±1.95 years. The youngest student was 18 and the oldest student was 30 years old. Participants were using their mobile phones the most with the aim of tracking social media (77.1%), followed by messaging and talking with the order (75.0%, 66.2%). Participants' mean SAS-SV score was 28.69±10.19 points. Female participants' mean SAS-SV score was significantly higher than males (p=0.004). There were a significant positive relationship between the SAS-SV scores and the use of smartphones for social media, taking pictures and listening to music (p=0.001, p=0.001, p=0.006). In addition, a significant positive correlation was found between the daily time spent on smartphone usage and the SAS-SV scores (p=0.001). Furthermore, those who defined themselves as addicted to smartphones were found to have a higher SAS-SV score and this relationship was statistically highly significant (p=0.001). There was a statistically highly significant positive correlation between depression and smartphone addiction (p=0.001). There were a statistically highly significant positive weak correlation between SAS-SV scores and BDI scores and BAS scores (p=0.001, r=0.232; p = 0.001, r = 0.209 respectively). In addition, participants who defined themselves as a smartphone addict were also had higher scores of BDI and BAI at a statistically significant level (p=0.001, p=0.006).Conclusion: Although not yet mentioned in DSM V (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-5) as a disease, smartphone addiction is an important health problem that may be associated with serious problems like depression and anxiety, especially among young people. Although the risk factors are female sex, the intensive usage of mobile phone and using smartphone for the social media, photography and listening music; if the prevalence of smartphones is also considered, the whole community is at risk. Those who defined themselves as a smartphone addict had significantly higher depression and anxiety levels as well as smartphone addiction levels. This finding suggests that even asking the question `Do you consider yourself as a smartphone addict?` that would take only a few seconds may be instrumental in identifying some of the at-risk populations and early intervention in terms of these problems. There is a need for extensive and comprehensive work to clarify definitions and diagnostic criteria for smartphone addiction.
Collections