İzole teratozoospermi grubu hasta sikluslarından elde edilen embriyolarda gözlenen sayısal anöploidi oranlarının ve embriyo gelişim skorlarının karşılaştırılmalı değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Sperm kalitesinin en önemli göstergelerinden biri sperm morfolojisidir. Kruger'in kriterleri dahilinde yapılan detaylı incelemeler sonucunda %4'ten daha az oranda normal baş bulunması, teratozoospermi olarak adlandırılmaktadır. Bu parametrelere sahip hasta sikluslarının embriyo gelişim skorlarında ve anöploidi oranlarında sapmalar olduğu düşünülmektedir.Bu çalışmada amacımız izole teratozoospermi (semen örneğinde normal başlı sperme rastlanmayan hasta grubu) ve izole terazoospermia ile beraber makrosefal spermlerin dominant olarak rastlandığı iki farklı grup sperm örneği görülen sikluslarda, gebelik, düşük ve PGT (pre-implantasyon genetik tanı) sonuçlarındaki anöploidi oranlarını, karşılaştırarak değerlendirmek, böylece şiddetli morfolojik sperm defekti bulunan hastalarda PGT endikasyonunun önemini vurgulamaktır.Materyal ve Metod: Centrum Tüp Bebek Merkezi'ne tedavi için başvuran, sperm morfoloji bozukluğu bulunan hasta sikluslarından oluşturulan izole teratozoospermi (Grup I) ve makrosefal dominant grup (Grup II) değerlendirmeye alındı. Bu gruptaki hastalar, PGT uygulanan ve PGT uygulanmayan (kontrol grubu) olarak ikiye ayrıldı. Bu hasta sikluslarından elde edilen embriyolara 3.gün blastomer biyopsisi yapıldı ve bu embriyolar 13, 18, 21, X ve Y kromozomları üzerinde çalışılmak üzere FISH analizi ile yapılacak olan PGT testine gönderildi.Bulgular: Bu çalışma sonucunda elde edilen verilere göre; Normal morfolojiye sahip olmayan (izole teratozoospermi) spermlerle hazırlanan embriyoların gelişim skorları incelendiğinde, gebelik ve düşük oranları, PGT yapılan embriyolarla karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık gözlemenmiştir. PGT uygulanan grupta, düşük oranı daha az görülmekle birlikte istatistiksel anlamlılık göstermemiştir. PGT uygulanan 1. ve 2. Grup spermlerle oluşturulan embriyolarda karşılaştığımız bu durum anomalilerin saptanması doğrultusunda sağlıklı embriyo seçiminin gerçekleştirilebileceğini ve gebelik artışı sağlanabileceğini ispatlar niteliktedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi PGT, 1. Grupta gebelik ve düşük oranlarında anlamlı bir farklılık yaratmamıştır. Fakat; Grup II'deki spermler kullanılan vakalarda, PGT uygulaması sonrası anlamlı olarak daha yüksek oranda gebelik elde edildiği gözlenmiştir. PGT uygulanan grupta gebelik oranı %25 iken PGT uygulanmayan grupta %12,5 olarak gözlenmiştir. İzole teratozoospermi ve dominant makrosefal grubun PGT sonuçları dahilindeki anöploidi oranlarını karşılaştırdığımızda ise; göze çarpan ilk nokta anormal embriyo oranının makrosefalik grupta anlamlı olarak daha yüksek olmasıdır (Grup II de PGT sonucunda anormal görülen embriyo oranı %81, Grup I de bu oran %63'dir) (p<0,05). Diğer yandan anlamlı olmamakla birlikte trizomi (Grup I de trizomi görülen embriyo oranı %33.3 iken Grup II de %37.5'dur) ve kompleks anöploidi görülme oranlarında makrosefal grupta artış görülmüştür (Grup I de kompleks anöploidi görülen embriyo oranı %16.6 iken Grup II de %20.83'dir). Tartışma: İzole teratozoospermi grubu spermlerle (Grup I) elde edilen embriyolardan oluşan veriler incelendiğinde, PGT uygulanan ve uygulanmayan embriyolara ait hastaların gebelik ve düşük oranlarında birbirine yakın değerler elde edilmiştir. Makrosefal dominant semen örneğindeki (Grup II) spermlerle elde edilen embriyolardan oluşan grubun verileri incelendiğinde ise PGT uygulanan hasta sikluslarının gebelik oranı, PGT uygulanmayan grupla karşılaştığında anlamlı farklılık görülmektedir. PGT'nin pozitif olarak gebelik oranına yansıdığı görülmüştür. Bununla birlikte, izole teratozoospermi grubu olgularında olduğu gibi düşük oranı, PGT yapılan grupta azalmış fakat bu azalma anlamlı farklılık oluşturmamıştır. Bu doğrultuda elde edilen sonuç; PGT sayesinde anöploidilerin belirlenmesi, gebelik oranının artışını sağlamaktadır. Karşılaştırmalı olarak iki grubun PGT sonuçlarına bakarak anoploidi oranları incelendiğinde, analiz edilen embriyo sayısı ortalamaları birbirine çok yakın olmasına rağmen, kromozom anomalisi saptanan anormal embriyo oranı makrosefalde çok daha yüksek çıkmıştır. Yüksek oranda morfoloji bozukluğu içeren spermlerle oluşturulan embriyolarda kromozom anomalilerinin PGT yöntemiyle tayin edilip sağlıklı embriyoların seçilebilmesi bu çalışmanın da desteklediği üzere canlı doğum oranına pozitif yönde katkı sağlamaktadır. Aim Of The Study: Sperm morphological evaluation is the important parameters of sperm analysis. According to Kruger's criteria, the result of detailed semen investigation, if the normal sperm morphology is lower than the %4, that case is called as teratozoaspermia. In the that case of patient cycles, considered to be a variation in the rate of embryo development scores and aneuploidy rates.The aim of this study was to evaluate the pregnancy results and aneuploidy rates with PGD application between the izole teratozoospermi and dominant macrosphal izole teratozoospermi patient groups. As a result the major aim is emphasize the importance PGD application in the patient cycles with high morphological sperm defects.Material and Method: The patient cycles has the sperm morphological deffects with izole teratozoospermi (Group I) and dominant macrosphal izole teratozoospermi (Group II) from Centrum IVF Center taken to the evaluation. The patients in that groups was regrouped to PGD applied or non-applied (control group). Blastomere biopsy was performed on day 3 embryos obtained from these patients cycles. Embryo biopsies was sent to PGD analysiz to examination of the 13, 18,. 21, X and Y chromosomes.Results: According to the results of this study, when the developed embryos growing from zeronormal morphology sperm sample examined, pregnancy and abortion rates compared as preimplantation genetic diagnosis (PGD) performed or witout PGD results are evaluated. Without PGD abortion result is 25.9% but after pgd abortion rates diminished to 16,7%. But the difference of that abortion results is not statistically significant. A second group (macrocephal dominant group) pregnancy result increase statistically significant with PGD technique increase from 12,5% to 25%.Abortion rates also decrease with PGD at the same group (from 20% to 0%).When we compare 2 group's aneuploidy results anormal embryo rates of second group higher first group (81% vs 63%) .On the other hand trisomy and complex aneuploidy results show also enhancement but this not show any statistical significancy (for trisomy increase from 33,3% to 37,5 % and complex aneuploidy rate increase from 16.6% to 20,83%).Anormal embryo and aneuploidy rates in dominant macrosephal cycles describe that the lower pregnancy rate and higher abortion rate in non-applied PGD group than the PGD applied group.Discussion:Considering the results of the embriyos which developed with izoleteratospermia sperms (Group I), PGD applied groups pregnancy and abortion rate is aproximately similar to without PGD group. The abortion rates of embryos obtained by dominant makrocephalsperm sample (Group II) is close in PGD applied to without applied groups. But the findings are showing the results from PGD application has been shown to positively affected. The results obtained in this direction; determination of the aneuploidy with PGD, increase in pregnancy rates but not effect to abortion rates. When the comparative aneuploidi rates examined with PGD results, Although the average number of embryos analyzed too close together amd the embriyos with chromosomal anomaly is higher in dominant macrocephal group. Also trisomy and complex aneuploidy rates are higher at second group, because abnormal genetic segregation effects sperm chromosomal structure in amcrocephal dominant group.Healthy embryo selection with PGD application is effecting positively the pregnancy rates in embryos developed with anormal sperm morphology Our study also supports these results.
Collections