Kronik lenfositik lösemi olgularında immünolojik anormallikler ve klinik evre ile ilişkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET B-KLL'li olgularda, mümkün olduğunca geniş bir spektrumda, immünolojik özellikleri gözden geçirmek ve bunların klinik evre ile ilişkisini araştırmak amacıyla yapılan bu çalışmada, ayrıca; T hücre fonksiyonlarının in vivo değerlendirilme sinde, daha önce KLL'li olgularda hiç kullanılmamış olan yedi antijenli intradermal deri testi sonuçlarının diğer immünolojik paremetreler ve klinik evre ile ilişkisi incelenmiştir. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı'nda takip edilen 13 ü kadın, 12 si erkek (yaş ortalaması 61.8+1.8) toplam 25 KLL ve 20 kontrol olgusunda gerçekleştirilen bu çalışmada şu bulgular elde edilmiştir: 1. B-KLL hücrelerinde en sık slgM ekspresyonu saptanmıştır.Hafif zincir ekspresyonu balonundan ve sıklığı birbirine çok yakındır. Yüzey immunglobulin ağır ve hafif zincir fenotipi ile klinik evre arasında ilişki bulunmamıştır. 2. B-KLL' li olgularda total T (CD3 + ), CD4 +, CD8+, CD16+ hücrelerin mononükleer hücreler içindeki oranında anlamlı bir azalma olurken, mutlak sayıların da anlamlı bir artış olduğu saptanmıştır. CD8' deki daha fazla artıştan dolayı CD4/CD8 oranının kontrole göre anlamlı ölçüde azaldığı tesbit edilmiştir. Lenfosit alt- grublarında CD4/CD8 oranında izlenen bu değişiklikler klinik evre ilerledikçe belirginleşmekle birlikte evreler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.75 3. 7 antijenli deri testi skoru KLL'li olgularda kontrol grubuna göre anlam lı olarak düşük bulunmuştur. Deri testi skoru, evreler arasında istatistiksel anlamlı farklılık olacak şekilde, ileri evrede erken evreye göre düşüktür. Total tümör yükü arttıkça geç tip hipersansitivite reaksiyonunun azaldığını gösterir şekilde TTM sko ru ile deri testi skoru arasında negatif bir korelasyon saptanmıştır. 4. Serum IgG düzeyinde kontrol grubuna göre anlamlı bir değişiklik olmaz ken IgA ve IgM de anlamlı derecede azalma tesbit edilmiştir. IgA ve IgM deki bu azalma ileri evre olgularda daha belirgin olmakla birlikte evreler arasındaki fark is tatistiksel olarak anlamlı değildir. 5. KLL'li olgularda serum C3 ve C4 düzeylerinde kontrol grubuna göre an lamlı bir fark saptanmamıştır. 6. Mononükleer hücre alt grupları oran ve mutlak sayılan ile ne deri testi skoru ne de serum immunglobulin düzeyleri arasında direkt bir korelasyon bulunma mıştır. 7. Immunoelektroforez ile KLL'li olguların % 40 ında serum veya idrarda pa raprotein saptanmıştır. Serum veya idrarda monoklonal paraprotein saptanan olgular da bunun lenfositlerin yüzeyinde eksprese olan ile aynıizotipte olduğu gözlenmiştir. Paraprotein saptanan olguların evrelere dağılımında belirgin fark bulunmamıştır. 8. KLL'li olgularda serum protein elektroforezinde en sık poliklonal gam- mopati ve hipogammaglobulinemi paterni izlenmiştir. Farklı paterni taşıyan olgula rın evrelere dağılımında belirgin bir fark gözlenmemiştir. Bu bulgulara dayanarak, B-KLL'ü olgularda incelenen immünolojik para metreler içinde klinik evre ile en iyi korelasyon gösterenin çok antijenli deri testi ol duğu, ayrıca uygulama kolaylığı da göz önüne alınarak, bu testin KLL 'i olgularda immun statüsü belirlemede güvenilir ve pratik bir yöntem olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Collections