Sessiz safra taşlarının ursodezoksikolik asit ile tedavisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
46 ÖZET Bu çalışmada ursodezoksikolik asit tedavisini yeniden gündeme getirerek; yöremize ait verileri elde etmek ve bu verileri dünya literatürü ile karşılaştırmak, tedavinin etkinliğini, yan etkilerini safra taşlarının doğal seyrinde gelişen komplikasyonlara etkisini, tedavi kesildikten sonra nüks oranını ve başarıyı etkileyen faktörleri değerlendirmek amaçlandı. Bunun için taşları kesenin % 50'sinden daha azını dolduran, kalsifiye olmayan, 2 cm den küçük, asemptomatik taşı olan 8'i erkek, 27'si kadın, toplam 35 hasta tedavi grubuna alındı. Plasebo grubuna ise tedavi grubundaki hastalarla aynı özelliklere sahip olan, 6'sı erkek, 21'i kadın, toplam 27 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan tedavi ve kontrol grubu hastaların özelliklerinin araştırılmasında oral kolesistografi, ultrasonografi ve ayakta direkt batın yöntemleri kullanıldı. UDKA grubunda yer alan hastalara 10 mg/kg/gün ursodezoksikolik asit (Ursofalk caps 250 mg) geceleri tek doz olarak verildi e 3 ayda bir hasta ile görüşülerek ultrasonografi ve biokimyasal laboratuvar tetkikler yapıldı.47 18 aylık tedavinin sonunda litolitik etki hastaların % 65.7'sinde, tam erime % 25.7 sinde görüldü. Taş büyüklüğüne göre 4 alt gruba ayrılan hastaların sonuçları karşılaştırıldığında fark anlamlı bulundu ve büyük taşlarda başarı daha düşüktü (p <0.05). Tek ve 5 mm'den küçük taşları olan hastaların, multipl taşları olanlara göre tedavi daha başarılı bulundu (p < 0.05). Taş büyüklüğü ekarte edilerek, şişman ve şişman olmayan hastaların sonuçlan karşılaştırıldığında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). Çalışmamızda nüks açısından hastalar en az 1 yıl süreyle takip edildi ve 9 hastanın birinde 6. ayda nüks görüldü (%11). Ancak nüksleri daha sağlıklı değerlendirmek için daha uzun takip gerekmektedir. UDKA alan hastalarda görülen tek olumsuz yan etki ishaldi ve iki olguda (%5.7) tedavinin başlangıcında, kısa sürede kendiliğinden düzelen ishal görüldü. UDKA grubunda yer alan hastaların tedavi öncesi ve sonrasında yapılan rutin biokimyasal testlerde (kolesterol, trigliserid, HDL, AST, ALT.GGT, total protein, albumin, kreatinin, total bilirubin, direkt bilirubin) farklar anlamlı bulunmazken, sadece tedavi öncesi ve sonrası alkalen fosfataz düzeyleri arasında fark anlamlı bulundu (p<0.05). Bu azalma UDKA'nın safra akımını kolaylaştırması ve toksik safra asitlerini birikiminin önlenmesinden kaynaklanmaktadır. Tedavi grubunda yer alan iki hastada akut kolesistit gelişti, plasebo grubundaki hastaların hiçbirinde ise, akut kolesistit atağı olmadı. İki grup arasında fark anlamlı değildi (p>0.05). UDKA ile tedavinin dikkatli hasta seçimi ile başarı oranı büyük ölçüde artan, yan etkileri az olan, alternatif bir yöntem olabileceği kanısına varıldı. Tedavinin uzun süre kullanılması, maliyetinin yüksek olması ve taşların nüksetmesi bu tedavinin dezavantajlarıdır.
Collections