Toplumsal ve kültürel dönüşümlerin gündelik hayata yansımaları: 2000`lerde Türkiye`nin mutfağı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın temel sorusu, ev içinde mutfağın kullanıcıları tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve bu anlamların kimler tarafından nasıl yaratılıp aktarıldığıdır. Ev içinde bir tüketim merkezi olarak işaret edilen mutfak, hem yeniden üretim faaliyetleri bağlamında ve hem de bunlardan bağımsız olarak çeşitli anlamların üretildiği bir üretim mekânıdır. Bu bağlamda mutfağın kullanıcıları için taşıdığı önemi ve burada yaratılan anlamları görmek için farklı ekonomik ve kültürel sermayeye sahip 30 kadınla Eylül 2013-Mart 2014 tarihleri arasında yaptığım derinlemesine görüşmelerde yarı yapılandırılmış sorularla anlamaya çalıştım. Sincan, Etimesgut, Elvankent, Fatih, Esat, Ayrancı, Ümitköy, Çayyolu, Balgat, Keçiören semtlerinde bulunan evlerin mutfaklarında gerçekleştirdiğim görüşmelerin bazılarında mutfağın asıl kullanıcısı erkekler olduğunda çiftlerle birlikte görüşme yaptım. Gazeteci, akademisyen, öğretmen, yapımcı, dış ticaret uzmanı, kapıcı, hemşire, doktor çalışan ve hiç çalışmayan, üniversite mezunu ve hiç okula gitmemiş 25- 60 yaş arası kadınlarla yaptığım görüşmelerden elde ettiğim verileri yorumlarken bizzat benim mutfakla ilişkim, mutfak deneyimim, görüşmeler sırasında yapabildiğim gözlemler katkı sundu.Bütün bunlardan sonra özellikle feminist literatürde kadınları baskı altına alan ve onların özgürlüğünü kısıtlayan bir mekân olarak eve, kadınların büyük ve derin bir bağla bağlı oldukları görülmüştür. Kadınlar için ev, aile olmak, bir düzen kurmak ve yeni bir hayat anlamına gelmektedir. Bu nedenle kendilerine ait bir ev, kadınların en büyük hayalidir. Ev içinde rutin, sıradan, sıkıcı ve ezici ev işlerinin mekânı olarak varlığı silinmeye çalışan mutfakların, kadınlar tarafından evi yuva yapan şeyin mutfak olduğu ve onsuz bir ev olamayacağı ortaya konmuştur. Mutfağın sadece ev içinde bir mekân olarak var olduğu durumlarda mutfak yaşamayan cansız bir mutfaktır, içinde hareketin olması, sıcaklığın bulunması gereken mutfaklar, sadece hane halkının değil yakın arkadaşların da biraraya geldiği bir sosyalleşme ve paylaşma mekânıdır. Her ne kadar başkalarının girilmesine izin verilse de mutfaklar, sadece sahibi kadınların hâkimiyet alanıdır ve burada kurdukları hâkimiyetin ellerinden gitmesini istememektedirler. Mecburen yaptıkları işler dolayısıyla zaman zaman onları sıkan bir mekân olsa da mutfak özellikle yemek pişirerek bir keyif mekânı haline gelebilmektedir. Yemek hem aile üyelerini beslemek ve mutlu etmek hem de diğerlerinin takdir ve beğenilerini toplamak için stratejik bir araç olarak kullanılmaktadır. Kimi zaman evdeki büyük kadının iktidarını genç kadına kaptırmamak için elinde tuttuğu kepçe kimi zaman erkeği memnun etmek ve erkeğin kadına ev içinde yaptığı yardımları yapmasına devam etmesini sağlamak için kullanılmaktadır. Kadınların çoğunlukla mecburen, görev ve ihtiyaç üzerinden kurdukları ilişkinin tersine kullanıcısı erkek olan mutfaklara erkekler büyük bir keyifle girmekte ve kadınların (eşlerinin) mutfakta çok da başarılı olmadıklarını düşünmekte bu da kadınların mutfaktaki bulunduğu zamanı ve mutfak işlerini yapma yönündeki motivasyonlarını azaltmaktadır. Bu durum kadınların bir taraftan sıkıldıkları kadar keyif aldıkları, sergiledikleri performansla kazandıkları beğeni, takdir ve ev içinde yaptıkları işin görünür olduğu bir alanı kaybetmeleri anlamına da gelmekte bu nedenle erkeklerin mutfağa girişine kontrollü olarak izin vermektedirler. The central question for this research is, how kitchen has been given a meaning by the user in the house and how and by whom these meanings are produced and circulated? Kitchen, which is constructed as a center of consumption in the house, is a space of consumption where both reproduction activities take place in addition to the meaning production. In this context, my aim with this research is to understand the importance for its user and the meaning that are produced around this importance. I conducted in-depth interview with semi-structured questions with thirty women with different economic and cultural capital during the period of September 2013- March 2014. The interviews took palce in the kitchens of the houses in the districts of Ankara, such as Sincan, Etimesgut, Elvankent, Fatih, Esat, Ayrancı, Ümitköy, Çayyolu, Balgat, Keçiören. In some of these interviews, when the primary user of the kitchen was a man, the interviews were conducted with the couple. During the analysis of the data I collected through the interviews with women with different occupations, (journalist, academic, teacher, producer, export expert, housekeeper, nurse, doctor or unemployed), education levels (university graduate or illiterate), ages (between 25-60 ages), my relation with kitchen, my experience in the kitchen and my observations during the interviews in the kitchens of these women provided me an in-depth understanding about the issue.Besides the feminist literature about home being the primary source for the subordination of women in the private sphere, women have strong relations with home and they are connected with strong bounds. For women, home means having a family, having an order and a new life. As a result, having their own house is the biggest dream for these women. Although the significance of kitchen in the house is wiped out through the emphasis on the routine, boring and subordination duties, women see kitchen as a space what makes a home and without that there would not be a home. In cases where the kitchen is just a space in the house, the kitchen is not alive. On the other hand, the kitchens where food is prepared, there is warmth physically and emotionally as the space is a gathering place for the family members as well as friends, serving as a place for sharing and socializing. Although others can access the kitchen, the dominance in the kitchen belongs to owner women and they don't want to lose the control they have in the kitchen. Although sometimes women feel oppressed with the routine in the kitchen, they can transform this space into a place of joy through cooking. In the kitchens, cooking for feeding the family and making them happy also serves as a strong means for women to gain appreciation and admiration. The scoop can be the symbol of the dominance of the elder women over the younger ones in some cases. However, in others it can be used as a symbol of dominance over the husband through the good cooking practices or a symbol of sharing the responsibilities in the cases where men are active users of the kitchen. In contrast to the legitimation of the women's existence in the kitchen through responsibility, duty and need, when the chief users of the kitchen are men, the explanation is done with a focus on the joy taken from cooking. These men reflect a common reason that their wives are not good at cooking. However, such expressions reduce the wives' interest in cooking and the other work in the kitchen. In a sense, this means losing the space for gaining admiration and appreciation for women with their performances through cooking and making their efforts in the private sphere visible through the actions in the kitchen. That's a common reason for women to give permission to men to access their kitchen.
Collections