Between art and architecture redefining adaptive reuse in the works of Gordon Matta-Clark
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Günümüzde terk edilmiş yapılar için kullanılan yeniden işlevlendirme kavramı barınma, eğitim veya eğlence mekanları gibi geleneksel mimari fonksiyonu kapsamaktadir. Terk edilmiş yapıların temel özelliği kimliklerini kaybetmiş olmaları ve artık yapının eski işlevini yerine getiremediğidir. Bu gerekçelerle yapının konvansyonel mimari işlevi olmaksızın yeni bir kimliğe kavuşması ve yeniden işlevlendirme alanı için müdahalelerin ne tür potansiyeller açığa çıkardığını sorgulamak büyük önem taşımaktadır. Sanat ve mimarlık disiplinleri, çoğu kez işleve olan bağıntılarıyla ayırt edilirler. Sanat, mimarinin yanında fonksiyon açısından daha rahat bir dissiplin olarak görülmektedir, çünkü sanat geleneksel anlamda işlevsel değildir ve mimarinin aksine işlevsel, sosyal ya da ekonomik bağımlılıkları yoktur. Bu tezin temel amacı, yeniden islevlendirme kapsamında mimari işlevin geleneksel sınırlarının dışına çıkmak ve sanatı mimarinin yararlanabileceği canlandırıcı bir disiplin olarak ele almak ve aynı zamanda fonksyonel olmayan müdahaleler sayesinde açığa çıkardığı potansiyelleri bulmaktır. Bu tez, modernizmden günümüze, mimar ve teorisyenlerden elde edilen teori ve eleştiri yoluyla, aslında birbirine tezat olan, işlevsizliğin yeniden işlevlendirme alanındaki önemini kanıtlamaktadır. Bunun icin avant-garde mimar ve sanatçı Gordon Matta-Clark'ın terk edilmiş yapılara ve alanlara yapmış olduğu müdahalelere ve günümüzde etki ettiği yeni projelere odaklanılacaktır. Nowadays, adaptively reused abandoned buildings shoulder a conventional architectural function like giving shelter, being places for education or entertainment. But the main aspect of abandoned buildings is that they have outlived their duties, have lost their identities and are no longer in possession of a function. On these grounds, it is of importance to question, if the building can regain a new identity without having a conventional architectural function and to look after new potentials in the adaptive reuse practice. The discipline art is seen as more relaxed practice in terms of function than architecture, because art is not functional in traditional terms, unlike architecture, it does not need to cover functional, social or economic dependencies. The aim of this thesis is to expand the concept of adaptive reuse by moving outside the traditional boundaries of architectural function and considering art as a revitalizing discipline, where architecture can benefit from, to find out traces of new potentials of buildings reused with a non-conventional function. This investigation demonstrates through theory and criticism from theorists the importance of non-function for adaptive reuse from the beginnings of modernism until today. This thesis mainly focuses on the avant-garde architect and artist Gordon Matta-Clark's social interventions on abandoned buildings and sites as public sculptures and on recent projects effected by Matta-Clark's destructive way of uncovering new potentials and making meaning through buildings.
Collections