Üniversite öğrencilerinin özel yaşam alanları umut düzeyleri, çocukluk dönemi mutluluk ve huzur anıları, kişilik özellikleri ve algıladıkları duygusal istismar arasındaki ilişkinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu araştırmanın temel amacı üniversite öğrencilerinin özel yaşam alanları umut düzeyleri ile algıladıkları duygusal istismar, çocukluk dönemi mutluluk ve kişilik özellikleri anıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın bir başka amacı umut düzeylerinde cinsiyet, yaş, sosyoekonomik düzey ve fakülte değişkenlerine göre farklılaşma olup olmadığını incelemektir. Araştırmaya 2017 - 2018 eğitim öğretim döneminde Uludağ Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Ünicersitesi ve diğer üniversitelerde okuyan lisans öğrencileri katılmıştır. İlişkisel tarama modeli biçiminde yapılan çalışmada veri toplama aracı olarak `Özel Yaşam Alanları Umut Düzeyi Ölçeği`, `Yetişkinler İçin Algılanan Duygusal İstismar Ölçeği`, `Sıfatlara Dayalı Kişilik Testi`, `Çocukluk Dönemi Mutluluk ve Huzur Anıları Ölçeği` ve araştırmacı tarafından düzenlenen `Kişisel Bilgi Formu` kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS (22.0) programına işlenmiş ve analiz edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu, Çoklu Regresyon Analizi ve T-testinden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda umut düzeyleri ile çocukluk dönemi mutluluk huzur anıları, dışadönüklük kişilik özelliği, deneyime açıklık kişilik özelliği, yumuşak başlılık kişilik özelliği, sorumluluk kişilik özelliği ve algınan duygusal istismar arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu bulgulanmıştır. Bireylerin umut düzeyleri cinsiyet ve yaşa göre farklılaşma göstermezken; sosyoekonomik düzey ve fakülte değişkenlerine göre farklılaşma olduğu görülmektedir. Buna göre düşük sosyoekonomik düzeydeki bireylerin umut düzeylerinin de daha düşük olduğu; Eğitim Fakültesi öğrencilerinin Fen - Edebiyat, Hukuk ve Tıp Fakültelerinde okuyan öğrencilere göre daha umutlu olduğu anlaşılmıştır.Araştırmada elde edilen bir diğer bulgu çocukluk dönemi mutluluk anıları, duygusal dengesizlik, dışadönüklük, deneyime açıklık, sorumluluk ve algılanan duygusal istismarın bir bütün olarak; bireylerin umut düzeylerinin %37'sini açıkladığı görülmektedir. The main purpose of this study is to investigate the relationship between university students' levels of hope and perceived emotional abuse, childhood happiness and personality traits. Another aim of the study is to examine whether there is a difference in levels of hope according to gender, age, socioeconomic level and faculty variables. The students of Uludağ University, Gazi University, Hasan Kalyoncu University and other universities attended the research. In the study conducted in the form of a relational survey model, `Private Living Areas Hope Level Scale`, `Perceived Emotional Abuse Scale for Adults`, `Adjective Based Personality Test`, `Childhood Happiness and Tranquility Memories Scale` and `Personal Information Form` is used.The data obtained in the study were analyzed in SPSS (22.0) program. Pearson Product Moment Correlation, Multiple Regression Analysis and T-test were used for the purpose of this study. As a result of the study, it was found that there was a significant and positive relationship between levels of hope, childhood happiness peace memories, extraversion, openness to experience, docility, responsibility and perceived emotional abuse. According to this, low socioeconomic status levels of individuals were lower; low socioeconomic status levels of individual is directly associated with low level of hope; It was understood that the students of the Faculty of Education were more hopeful than the students studying in the Faculties of Science, Literature, Law and Medicine. It was understood that the students of the Faculty of Education were more hopeful than the students of the Faculties of Science, Literature, Law and Medicine.Another finding obtained in the study is the memories of childhood happiness, emotional imbalance, extraversion, openness to experience, responsibility and perceived emotional abuse as a whole; It is seen that individuals explain 37% of their level of hope.
Collections