Alzheimer hastalığı`na yatkınlıkta APH-1A ve APOE polimorfizminin etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Alzheimer Hastalığı (AH), ileri yaştaki demansların en sık formudur. Demans, erişkin merkezi sinir sisteminin hasarlanması sonucu gelişen birden fazla kognitif fonksiyonda ilerleyici bozulma ile karakterize bir sendromdur. Kognitif bozulma, günlük yaşam aktivitelerinde kayda değer bozulmaya yol açacak şiddette olmalıdır. Belirtilmiş tanı kriterleri muhtemel AH içindir. Klinik pratikte, AH'nin kesin kriterlerine rağmen tanısı sekonder nedenlerin ve diğer demans nedenlerinin dışlanması ile konur. AH'de erken tanı ve hastalığın erken evrelerinde müdahale, tedavinin etkinliği açısından büyük önem taşır. Kesin AH tanısı beyninde tipik nöropatolojik değişikliklerin gözlenmesi ile konulabilir. Bu nedenle AH'da spesifik biyobelirteç gereksinimi vardır. AH'de erken tanı ve hastalığın erken evrelerinde müdahale, tedavinin etkinliği açısından büyük önem taşır. Kesin AH tanısı beyninde tipik nöropatolojik değişikliklerin gözlenmesi ile konulabilir. Bugün amiloid-beta plaklarının birikimini ve nörofibriler yumakların oluşumunu başlatan sebeplerin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bu durum birçok genin etkileşimi ile oluşmakta ve buna çevresel faktörlerde katkıda bulunmaktadır. Şu ana kadar bilinen en majör genetik risk faktörü apolipoprotein E (APOE) genine ait ε4 allelidir, fakat ε4 alleli de sadece az bir kısmı temsil etmekte ve tek başına yeterli olmamaktadır.Şu ana kadar bilinen en majör genetik risk faktörü apolipoprotein E (APOE) genine ait ε4 allelidir, fakat ε4 alleli de sadece az bir kısmı temsil etmekte ve tek başına yeterli olmamaktadır. AH için spesifik biyobelirteç tanımlanması; risk altındaki popülasyonun belirlenebilmesi, yeni tedavi stratejilerinin geliştirilebilmesi ve erken tanı konulması açısından çok önemlidirBu çalışmaya 49 Alzheimer hastası ve 45 kontrol alınarak, AH için en önemli risk faktörü olan ApoE geni ε2, ε3, ε4 polimorfizmleri ve AH için olası diyagnostik ve prognostik biyobelirteç olabilecek APH-1A gen polimorfizminin genotip ve allel frekansları incelenmiştir. Hasta grubunda mevcut polimorfizmlerin hastalık seyrine etkisini değerlendirmek üzere Standardize Mini Mental Test, Cornell Demansta Depresyon Ölçeği, Global Kötüleşme Ölçeği, Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği ve Klinik Demans Derecelendirme Ölçeği uygulanmıştır. Sonuç olarak, hasta grubumuzda APOE ε4 alleli ve APH-1A geni ile Alzheimer hastalığı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Alzheimer's Disease (AD) is the most frequent form of dementia in the elderly population. Dementia is the decline of cognitive functions due to neuropathological changes in the brain. It is characterized by impairment in more than one cognitive function and interferes with daily activities. The diagnostic criteria cover only the diagnosis of `probable` AD. In clinical practice, the diagnosis is made by the exclusion of secondary causes and other types of dementia. Early diagnosis and intervention in early stages plays an important role for the course of the disease and efficacy of the treatment. The gold standard for the definite diagnosis of Alzheimer‟s Disease can be made by the observation of typical neuropathological changes in the brain. These neuropathological changes include the extracellular accumulation of amiloid-beta plaques, intracellular accumulation of neurofibrillary tangles, which include hyperphosphorilated tau protein, along with progressive synaptic and neuronal loss. The factors precipitating Alzheimer‟s disease are still not completely known. . It is thought to be a consequence of the interactions of multiple genetic and environmental factors. The ε4 allele of APOE gene is the best known risk factor for Alzheimer‟s disease, yet it represents only a small ratio of the genetic factors. From this point of view, specific biomarkers are required to determine the population under risk, develop new treatment strategies and to make an early diagnosis possible. e. In the present study, 49 AD patients and 45 control subjects were included. We studied ε2, ε3, ε4 polymorphisms of the ApoE gene and −980C/G (rs3754048) polymorphism of the APH-1A gene. We performed Global Deterioration Scale, Mini-Mental State Examination, Clinical Dementia Rating Scale and Instrumental Daily Activity Scale to all the AD patients. There were no significant difference between patients and healthy cases for APOE ε4 allele and APH-1A −980C/G (rs3754048) polymorphism. Future studies with larger numbers of patients and controls are necessary to elucidate exact role of APH-1A and APO ε4 in AD pathogenesis.
Collections