An experimental study on blurred margins between architecture and landscape
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Günümüzde, yapılı çevrenin disiplinleri aşan yaklaşımlarla elde edildiği görülmektedir. Bu yaklaşımla ortaya çıkan ürün, tek bir disiplin bilgisi ile üretilemeyecek ve kavranamayacak düzeyde karmaşıklığa, melezliğe sahiptir. Uygulamalar, mimarlığın ve peyzajın teorik çerçevesini ve klasik terminolojilerine ait kavramları çoktan aşmıştır. Genel geçer içerik, teknoloji ve yapılı çevrenin yeni ürünleri, tanıdık bilginin keşişimlerinde değildir. Ne mimarlığın ne de peyzajın konvansiyonel kavramları yeni durumu anlamaya yeterli gelmeyecektir. Ayrıca, bütün ürünler kentin görünümünü oluşturan peyzaj elemanı olarak nitelendirilebilir. Kenti ve kentte yer alan ürünleri peyzaj ve mimarlık arakesitinde kavramaya çalışmak mimarlık disiplinin sınırlarını da genişletecektir. Bu bağlamda tezde `habitus` olarak görülen mimarlığa göre `dışarı` olarak nitelendiren peyzajın içselleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu tezin çalışma alanını oluşturan iki disiplinin etkileşim düzeyleri incelenmiş ve ortaya çıkan ürünün niteliğine göre üç ana başlıkta sınıflandırılmıştır. Bunlar `taklit, kombinasyon ve yeninin yaratımı/dönüşümü` olarak belirlenmiş ve bu sınıflandırma tezin kurgusunu oluşturmuştur. Peyzaj mimarlığının ortaya çıkışıyla başlayan sürecin evrimsel dönüşümü, daha doğrusu jenealojisi, belirlenen kırılma noktalarıyla ortaya koyulmuştur. Bu kırılma noktaları, sonuçlarını ortaya çıkaran disipliner durumlarla ifade edilmiştir. Multidisipliner yaklaşımla başlayan birlikteliğin, tarihsel süreçte yerini disiplinlerin ötesinde bir kavrayışa bıraktığı görülmektedir. Bu noktada `hem o hem bu, ne o ne bu` olarak ifade edilen yeni bir mekansal durumun -üçüncü tür- ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Mimarlık ve peyzaj ayrımını yok eden, kavranamayan bu yeni durumda iki disiplinin bir biri içine geçtiği görülmektedir. Sonuçta, mekânsal üretimin yeni durumu, herhangi bir sınıflandırma altında değerlendirilemeyecek bir tekilliği gündeme getirmektedir. Böylece, her ürün ya da müdahalenin disiplinlerin ötesinde, yeni ve özgün, kendi kavramlarını ürettiği görülmektedir. Bu kavramlara örnek olarak, melezlik, karmaşıklık, füzyon verilmiştir. The contemporary built environment has many examples that utilize transdisciplinary approaches. However, the products/ outcomes that are generated with this approach have complexity and hybridity, which will not be produced and cannot be comprehended with a single discipline knowledge. The products/ outcomes have already exceeded the classical terminology and theoretical framework of architecture and landscape. The discursive content, techniques and the production of new territory of the built environment are not at the intersection of distinct knowledge-basis any more. Neither architectural nor conventional concepts of landscape are not adequate to comprehend the new circumstances. Furthermore, all products in the city form the `scape` of it. Working on the concept of urban and urban products in the context of landscape and architecture will broaden the boundaries of architecture discipline. In this sense, the aim is to internalize the term landscape, which is described as `outside` according to the architecture seen as `habitus` in the thesis.The interaction levels of the two disciplines that constituties the study area of this thesis were examined and were classified in three main categories according to the qualification of products/ outcomes. These have been designated as `reproduction, combination and invention/ innovation` and they have formed the thesis structure. The evolutionary transformation, rather that of genealogy, of the process that started with the emergence of landscape architecture was revealed by the determined breaking points. These breaking points are expressed with disciplinary situations that reveal their consequences. The association that started with a multidisciplinary approach seems to have left its place to supra-disciplinary comprehending in the historical process.With these factors in mind, it can be claimed that a new spatial production that is expressed as `neither this nor that or that it is both this and that` –third genus- emerged. It was observed that the two disciplines interpenetrate each other in this uncomprehended new circumstance, which destroys the distinction between architecture and landscape. Ultimately, the contemporary modes of spatial production bring a singularity that cannot be understood under any current classification. Thus, it seemed that every production or intervention produces or derives new and authentic concepts of its own that are supra disciplinary. Hybridity, complexity, fusion were given as examples of these concepts.
Collections