Kronik böbrek yetmezliği hastalarında vasküler kalsifikasyon ve belirteçlerinin ilişkisi ve bu ilişkiye etki eden faktörler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kronik Böbrek Yetmezliği Hastalarında Vasküler Kalsifikasyon ve Belirteçlerinin İlişkisi ve Bu İlişkiye Etki Eden FaktörlerGiriş: Hemodiyalize giren kronik böbrek yetmezliği hastalarında morbidite ve mortalitenin en önemli nedeni kardiyovasküler kaynaklıdır. Kardiyovasküler hastalıklar açısından geleneksel risk faktörleri dışında böbrek yetmezliği nedeni ile ortaya çıkan ve hastalığa özgü olan risk faktörleri de mevcuttur. Hemodiyaliz hastalarında sıklıkla karşılaşılan arteriel sertlik ve vasküler kalsifikasyon, bu hasta grubunda kardiyovasküler riskin bağımsız ve güçlü belirleyicileridir. Bu çalışmanın amacı, vasküler kalsifikasyon belirteçleri ve arteriel sertlik arasındaki ilişkiyi ve arteriyel sertlik üzerine etkili faktörleri ortaya koymaktır.Metod: Çalışmaya sekonder hiperparatiroidi tanısı bulunan 80 hemodiyaliz hastası alındı. Çalışmanın başında tüm hastaların serum kalsiyum değeri < 10.5mg/dL, serum Ca × P<75 and PTH değeri ≥ 300pg/ml idi. Hastaların demografik, bir yıllık labaratuvar ve ilaç kullanımları kayıt edildi. Çalışma başında ve sonunda hastların, arteriyel sertlik belirteci olan nabız dalga hızı (NDH) ve vasküler kalsifikasyonun aktivatör ve inhibitör belirteçleri çalışıldı. Bulgular: Hastalar kullanmakta oldukları D vitamini tedavisine göre parikalsitol grubu (n:40) ve kalsitriol grubu (n:40) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Her iki grubun demografik, klinik ve bazal labaratuvar değerleri çlaışma başında benzerdi. Parikalsitol grubunda PTH kontrolünün daha iyi; hiperfosfatemi, CaxP yükselme ve D vitamini atlama sıklığının ise kalsitriol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı az olduğu saptandı. FGF-23 ve osteokalsin değerleri parikalsitol grubunda kalsitriol grubuna göre istatistiksel anlamlı düşük iken; Klotho, Fetuin A and 25(OH)D3 düzeyleri istatistiksel olarak anlamlı yüksek idi. Çalışma başında yapılan nabız dalga hızı her iki grup arasında istatistiksel olarak benzer iken; bir yılın sonunda yapılan NDH değerinin, parikalsitol grubunda kalsitriol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı azaldığı bulundu (p<0,002). Bağımlı değişken olarak nabız dalga hızı değişimi alındığında yapılan çoklu regresyon analizinde en güçlü belirleyici FGF-23 düzeyi olarak bulundu (p<0,004) .Sonuç: Parikalsitol tedavisi, sekonder hiperparatiroidi tedavisinde daha etkin PTH baskılanması sağlamakta, hiperfosfatemi ve CaxP artışına daha az sıklıkla yol açmaktadır ve vasküler kalsifikasyon gelişimi üzerine ömemli koruyucu etkisi olabilir. Associations of the Inhibitory and Stimulatory Factors of Vascular Calcification with Arterial Stiffness in Chronic Kidney Disease PatientsBackground: Patients with end-stage renal disease treated by hemodialysis have an impressive mortality, and more than half of this mortality is attributable to cardiovascular disease. It is thought that apart from traditional risk factors; uremia-related risk factors also play an important role for the development of cardiovascular disease. Arterial stiffness and vascular calcification, independent and strong predictors of cardiovasclar risk, are often found in hemodialysis patients. The aim of the present study was to investigate the associations of the inhibitory and stimulatory factors of vascular calcification with arterial stiffness in hemodialysis patients. Methods: Eighty patients with moderate to severe SHPT were enrolled into the study. All patients had normalized total serum calcium concentration < 10.5mg/dL, serum Ca × P<75 and PTH level ≥ 300pg/ml at the begining of follow-up period. Co-morbidities, traditional cardiovascular risk factors, inflammatory markers and mineral-bone disease serology parameters were also recorded We measured pulse wave velocity (PWV) reflecting arterial stiffness as well as serum levels of inhibitory and stimulatory markers of vascular calcification.Results: Patient groups were as follows; paricalcitol group (n: 40) and calcitriol group (n: 40). Demographical, clinical and biochemical characteristics were similar at basal evaluation. We observed significantly superior control of PHT, less hyperphosphatemia and elevated CaxP level and interruption vitamin D treatment in paricalcitol group. FGF-23 and osteocalcin levels were significantly lower and Klotho, Fetuin A and 25(OH)D3 levels were significantly higher in paricalcitol group compared to calcitriol group. There was no significant change in pulse wave velocity measurement in paricalcitol group, while PWV significantly increased in calcitriol group during the follow-up period (p<0.002). In multilinear regression analysis FGF-23 was independently associated with percentage change of PWV (p<0.004). Conclusion: We observed that, compared with calcitriol therapy, paricalcitol therapy reduced the PTH concentrations more effectively without causing hyperphosphatemia and elevated CaxP and might have a substantial beneficial effect on the development of vascular calcification.
Collections