Sürücülerin risk algısı, kişilik ve trafik güvenliği unsurlarına karşı tutumlarının riskli sürüş davranışları-kaza riski üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Araştırmamızda sürücülerin tarfikte seyir halinde iken sergilediği ve trafik kazalarına yol açtığı bilinen riskli sürüş davranışları, trafik güvenliğine yönelik tutumları ve bazı kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler ortaya koyulmuştur. Sürücülerin riskli sürüş davranışlarının ve trafik kazalarının arkasında yatan nedenleri daha iyi anlamak için trafik psikolojisi alanında, sosyal kognitif teoriden yararlanılmaya başlanmıştır. Teoriye göre kişilik özellikleri, trafik güvenliğine yönelik tutumlar üzerinden riskli sürüş davranışları üzerine etki etmektedir. Literatürde yüksek düzeyde olumsuz kişilik özelliklerine sahip bireylerin trafik güvenliğine yönelik tutumlarının da olumsuz olduğu ve trafikte daha fazla oranda riskli sürüş özellikleri sergilediklerini bildiren çeşitli araştırmalar bulunmaktadır. Bu bilgilerle desteklenen araştırmamız, sürücülerin ehliyet muayeneleri sırasında yapılan ruhsal değerlendirmelerde trafikteki riskli bireylerin tespiti aşamasında kullanılacak olan yöntemlerin geliştirilmesinde yol gösterici niteliktedir.Araştırmamızda `kolay ulaşılabilir durum örneklemesi` yaklaşımı ile Ankara'da araç kullanan kişilerden seçilen ve güç analizi yöntemi ile belirlenen 616 sayıda katılımcıya self-reported özellikteki ölçeklerden ve demografik verilerden oluşan anket formunu doldurmaları istenmiştir. Dışlama kriterlerini karşılayan veriler ekarte edildikten sonra sonuçta veri setinde analizlere dahil edilen gönüllü sayısı 577 olarak belirlenmiştir. Bu sayının istatistiksel analiz için yeterli olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen tüm verilerin normal dağılım kriterlerini karşılamadığı görülmüştür. Değişkenler arası korelasyonlara non parametrik spearman yöntemi ile bakılmıştır. Değişkenler açısından cinsiyetler arası anlamlı bir farklılık olup olmadığı non-parametrik Man Whitney U analizi ile test edilmiştir. İlişkileri daha iyi anlayabilmek için yapısal eşitlik modeli kurulmuştur. Modele göre tutumlar riskli sürüş davranışı ile kişilik özellikleri arasındaki ilişkide aracı bir rol oynamaktadır. Ayrıca yaş, cinsiyet, trafik kazası, trafik cezası sayısı, risk algısının diğer değişkenlerle olan ilişkilerine bakılmıştır. Sonuçta agresif, dürtüsel ve anksiyeteli kişilik özellikleri sergileyen sürücülerin trafik güvenliğine yönelik tutumlarının daha yüksek düzeyde olumsuz olduğu, ve bu özelliklere sahip bireylerin daha fazla oranda riskli sürüş özelliklerine sahip olduğu görülmüştür. Kişilik özelliklerinin riskli sürüş davranışlarını tutumlar üzerinden (dolaylı yoldan) yordadığı tespit edilmiştir. Bu bulgulardan yola çıkarak trafikte sergilenen riskli sürüş davranışlarını azaltmak için sürücülerin kişilik özelliklerinin de dikkate alınarak tutumlarının değiştirilmesine çalışılması gerektiği söylenebilir. Ehliyet muayeneleri sırasında kişilik özelliklerinden yararlanılarak riskli sürüş özelliği sergileme ihtimali yüksek olan bireylerin tespit edilmesi, düşük risk algısının değiştirilmesi yoluyla olumsuz tutumların engellenmesi, trafik güvenliğinin arttırılması ve bu yolla kaza sayılarının azaltılması ve olumsuz sonuçların minimize edilmesi olabilir. The risky driving behaviors, which are displayed by drivers in the traffic and known to cause traffic accidents, the attitudes regarding traffic safety, and relationships between some personality traits are exhibited in our research. In order to better understand the motivations that lie behind the risky driving behaviors of drivers and traffic accidents, social cognitive theory has started to be used in traffic psychology. According to the theory, personality traits have an effect on risky driving behaviors over attitudes regarding traffic safety. In literature, there are various research reporting that individuals with highly negative personality traits have also negative attitudes regarding traffic safety and that they display risky driving characteristics at a higher rate. Our research, which is supported with this information, is guiding in developing the methods that will be used in determining the risky individuals in traffic in the mental assessments performed during the driving license check of drivers.In our research, 616 subjects, who were chosen among drivers in Ankara through `easily accessible situation sampling` approach and determined by means of power analysis, were asked to complete the questionnaire form that consisted of self-reported scales and demographic data. After the data meeting the exclusion criteria were eliminated, the number of subjects included in the data set for analyses was 577 in the end. It was determined that the said number was sufficient for statistical analysis. It was observed that all of the obtained data did not meet normal distribution criteria. Correlations between variables were analyzed with non-specific Spearman's rank order correlation method. Mann-Whitney U test was used to test whether or not there was a significant difference between genders in terms of variables. Structural equation modeling was established in order to be able to better understand the relations. According to the model, the attitudes play an intermediary role in the relationship between the risky driving behavior and personality traits. Furthermore, the relationship between the other variables and age, gender, traffic accident, number of traffic tickets, and perception of risk was evaluated as well. As a result, it was observed that drivers displaying aggressive, impulsive and anxious personality traits had a more highly negative attitude regarding traffic safety and the individuals with the said characteristics had more risky driving behaviors. It was found out that personality traits are predictive for risky driving behaviors over attitudes (indirectly). Moving forward in the light of the said facts, an effort should be spent for changing the attitudes of drivers by also considering the personality traits of them in order to decrease the risky driving behaviors displayed in traffic. As individuals with a high possibility to display risky driving behaviors are determined according to personality traits during driving license check, it is possible to increase traffic safety by changing the negative attitudes and low perception of risk and thus, decrease the number of traffic accidents and minimize the negative outcomes.
Collections