Suriye`nin terör ile ilişkilendirilme süreci ve terör politikaları (1990-2004)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tarihsel çerçevede Türkiye-Suriye ilişkilerine baktığımızda iki ülke arasındaki sorunlardan Hatay sorunu Suriye'nin bağımsızlığını kazandığı 1946 yılına dayanmaktadır, Bu sorun Suriye'nin ?Büyük Suriye Projesi'nin? bir sonucudur. Su sorunu ise 1976 yılında Karakaya Barajı'nın dolumu esnasında ortaya çıkmıştır. 1995 yılına gelindiğinde Suriye, Türkiye'yi GAP'ın Fırat Nehri'nin debisini 28m3 den 13m3 düşüreceği yönünde suçlamıştır. Terör sorunu ise, 1980'lı yılların başından itibaren, su hususunda Türkiye'den daha fazla tavizler koparmak amacıyla, Suriye'nin Türkiye'ye karşı muhalif grupları barındırma, besleme ve yönlendirmesi ile ortaya çıkmıştır.Güç ve arzular arasındaki uçurum burada terörü Suriye için gerekli kılmıştır. Şam'a göre Hatay, Türkiye'nin kendilerinden çaldığı bir toprak parçasıdır ve geri alınması öncelikli bir ulusal hedeftir. Suriye haritalarında hâlâ Suriye'nin bir parçası olarak gösterilen Hatay, zaten Suriye Baas Partisi'nin tüzüğünün 7. maddesinde de Arap toprağı olarak tanımlanmaktadır. Su ve Hatay sorununa bağlı olarak ortaya çıkan terör faktörü ise 1980'li yılların başında Türkiye-Suriye ilişkilerinin gündemine girmiş fakat tam olarak etkisini 1987 yılında göstermiştir. Dönemin vahim hatası olarak Suriye'ye 500m3 su verilmesine dair protokol imzalanmıştır. Fakat bu taviz de Suriye'yi terör kartını oynamaktan vazgeçirmemiştir.Bu iki sorun çerçevesinde zaten gergin olan ilişkiler 1998 yılında Suriye'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a evsahipligi yapmasi ile ultimatom noktasına gelmiştir. İran'ın arabuluculuğu eşliğinde 20 Ekim 1998 tarihinde imzalanan Adana Protokolu ile Suriye kısaca, PKK'ya verdigi desteği kesmeyi ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ı sınır dışı etmeyi kabul etmistir. Protokol sonrası normalize olmaya başlayan ilişkiler Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın Türkiye'yi ziyareti esnasında yapılan ticari antlaşmalar ile daha ileri bir boyuta gelmiş 2009 tarihinde de iki ülke karşılıklı olarak vizeleri kaldırmıştır.Sonuç itibariyle, ululararası sistemde yalnız kalan Suriye, Türkiye'ye neredeyse bir can simidi gözü ile bakmaktadır. Türkiye ise komşuları ile sorunlarını minimize ederek bölgede daha aktif bir politika oynama çabası içerisindedir. Şuan ki barış ve dostluk ortamı her iki ülke için de önemli ve gereklidir. Ne var ki geçmişte yaşananlar da hicbir zaman unutulmamalıdır. When we look at the historical framework of Turkey-Syria relations, disputes between the two countries are based on the 1946 when the Syria gained its independence. The issue of Hatay province is a consequence of Syria?s ?Great Syria Project?. But the water dispute came into light during the filling of Karakaya dam?s in 1976. In 1995 once again Syria, was accusing Turkey of reducing the river flow from 28m3 to 13m3. The terror on the other hand, has emerged from the beginning of the 1980s when the Syria sheltered, fed and orientated the opposition groups against Turkey in order to get more concession from Turkey on the water dispute.The gap between power and desires have made terror necessary for Syria. According to Damascus, Hatay, is a part of land Turkey stole from them and taking it back has been a primarily national target. In the Syria?s maps Hatay province is still shown as a part of Syria, it is already defined in the article 7 of the Syria Baath Party?s statutes as an Arab land. The terror factor which occurred in connection with Water and Hatay Province disputes have entered on the agenda of Turkey-Syria relations in the early 1980s but it was fully demonstrated in 1987, and as a grave error of the period a protocol was signed giving Syria about 500 m3 of water. Even this concession did not dissuade Syria from playing the terror card.The relations which was already strained in the context of these two disputes came to the point of an ultimatum when the Syria started to welcoming (Put the PKK Leader Abdullah Öcalan at ease) the PKK leader Abdullah Öcalan in its land. Along with the Iran?s conciliation, Syria briefly agreed to cut off the support to PKK its already giving and deport Abdullah Öcalan, the PKK leader by signing Adana Province Protokol on 20th October 1998 and after the protocol, relations with Syria began to be normalized and it came to a further dimension when the President Bashar Asad visited Turkey and during which the commercial treaties had been signed and mutual visa between these two countries had been removed in 2009.Consequently, Syria which remained alone in the international system, has been looking Turkey as a life buoy. Turkey is on the other hand is trying to minimize the problems with its neighbours in order to play an active political role. The current peaceful and friendly environment are important and necessary, however, the thing that occurred in the past should never be forgotten.
Collections