Expanding fortress Europe?: Enlargement and the EU`s justice and home affairs policies
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tezin amacı, AB'nin Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanındaki politikalarını ve bu politikaların yeni üye ülkeler ve aday ülkelere genişletilmesini Yeni İşlevselcilik yaklaşımını kullanarak çözümlemektir. Bu çözümlemenin iki amacı vardır:Birincisi, günümüzde geçerli olan Adalet ve İçişlerinde İşbirliği müktesebatının gelişimine katkıda bulunan süreci anlamaktır. Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanının gelişmesinin ardında çeşitli güçlerin olduğu görülmektedir. Bu güçler, yaklaşık olarak, Yeni İşlevselcliğin işlevsel, siyasal ve kolaylaştırılmış yayılma denen kategorilerine karşılık gelmektedir. Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin gelişimi Yeni İşlevselci çerçeveye tam olmasa da büyük ölçüde uymaktadır. Bu da Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin tamamen üye devletlerin ellerinde olmadığını kanıtlamaktadır.İkinci amaç, genişleme sürecinin, özellikle Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanında olmak üzere yeni üyelere ve adaylara etkisini daha iyi anlamaktır. Burada da Yeni İşlevselcilik oldukça inandırıcı bir çerçeve sağlamaktadır. Ayrıca, Kopenhag Kriterleri ile Yeni İşlevselcilik'teki zemin koşulları (background conditions) arasında oldukça çarpıcı bir benzerlik vardır ve bu, genişlemiş bir AB'de bütünleşme için verimli bir zemin olduğunu göstermektedir.Buna rağmen, fazlasıyla sert koşullar ters bir etki gösterebilmektedir. Bu da bütünleşmenin geriye işlemesi (spill back) sonuçlanabilir. Gerçekten, Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin yeni üye devletlere ve aday ülkelerine tek taraflı olarak empoze edilişi bu ülkeler için çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Bu sorunların çözümü bulunmazsa bu ülkelerde Adalet ve İçişlerinde İşbirliği ve hatta AB'ye yönelik bir hayal kırıklığı ortaya çıkabilir ve bu durum bütünleşmenin geriye işlemesi ile sonuçlanabilir. Bunun için, tezde olası çözümler önerilmektedir.ÖZETBu tezin amacı, AB'nin Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanındaki politikalarını ve bu politikaların yeni üye ülkeler ve aday ülkelere genişletilmesini Yeni İşlevselcilik yaklaşımını kullanarak çözümlemektir. Bu çözümlemenin iki amacı vardır:Birincisi, günümüzde geçerli olan Adalet ve İçişlerinde İşbirliği müktesebatının gelişimine katkıda bulunan süreci anlamaktır. Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanının gelişmesinin ardında çeşitli güçlerin olduğu görülmektedir. Bu güçler, yaklaşık olarak, Yeni İşlevselcliğin işlevsel, siyasal ve kolaylaştırılmış yayılma denen kategorilerine karşılık gelmektedir. Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin gelişimi Yeni İşlevselci çerçeveye tam olmasa da büyük ölçüde uymaktadır. Bu da Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin tamamen üye devletlerin ellerinde olmadığını kanıtlamaktadır.İkinci amaç, genişleme sürecinin, özellikle Adalet ve İçişlerinde İşbirliği alanında olmak üzere yeni üyelere ve adaylara etkisini daha iyi anlamaktır. Burada da Yeni İşlevselcilik oldukça inandırıcı bir çerçeve sağlamaktadır. Ayrıca, Kopenhag Kriterleri ile Yeni İşlevselcilik'teki zemin koşulları (background conditions) arasında oldukça çarpıcı bir benzerlik vardır ve bu, genişlemiş bir AB'de bütünleşme için verimli bir zemin olduğunu göstermektedir.Buna rağmen, fazlasıyla sert koşullar ters bir etki gösterebilmektedir. Bu da bütünleşmenin geriye işlemesi (spill back) sonuçlanabilir. Gerçekten, Adalet ve İçişlerinde İşbirliği'nin yeni üye devletlere ve aday ülkelerine tek taraflı olarak empoze edilişi bu ülkeler için çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Bu sorunların çözümü bulunmazsa bu ülkelerde Adalet ve İçişlerinde İşbirliği ve hatta AB'ye yönelik bir hayal kırıklığı ortaya çıkabilir ve bu durum bütünleşmenin geriye işlemesi ile sonuçlanabilir. Bunun için, tezde olası çözümler önerilmektedir. The thesis attempts a neofunctionalist analysis of the development of the EU?s JHA policies, and of the extension of these policies to the new MS and candidate countries, including Turkey. The purpose of this analysis is twofold:Firstly, it aims to facilitate a better understanding of the processes contributing to the development of the current JHA acquis. Indeed, it appears that there are various forces behind the development of JHA, which roughly correspond to the neofunctionalist categories of functional, political and cultivated spillover. Although perhaps not perfectly, JHA seems to fit the neofunctionalist pattern closely enough to provide convincing support for the argument that JHA is not entirely in the hands of the Member States.A second goal is a clearer comprehension of the enlargement process, particularly JHA, and its consequences for the new members and candidates. Here too, neofunctionalism provides a convincing framework. Moreover, the Copenhagen Criteria have a striking resemblence to the neofunctionalist background conditions, preparing fertile ground for integration in an enlarged EU.However, over-stringent conditions may have the opposite effect, eventually leading to spillback (a reversal of integration). Indeed, an analysis of the effects of JHA on the new members and candidates reveals that, due to its unilateral imposition, these countries have been left with many difficulties in this area. If not tackled, these may lead to considerable disillusionment with JHA and the EU itself, and eventually increased spillback. For this reason, then, potential solutions are suggested in the thesis.
Collections