The sea politics of the EU in the Framework of 1982 UN Convention on the Law of the Sea
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Uluslararası Deniz Hukuku'nun teknolojik gelişmelerle beraber giderek önemini arttırdığı aşikardır. Hem kıyı devletleri hem de kıyısı olmayan devletler, teknolojik gelişmelerle beraber deniz kaynaklarından ve denizin sunduğu her türlü imkandan daha fazla yararlanmak istemektedirler. Tabii ki bu istekler belirli hukuki düzenlemelere tabi tutulmadıkça uluslararası problemlerin çıkması ihtimali yüksektir. Nitekim 1958 Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmeleri ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, bu tür problemleri önlemek üzere aktedilmiş sözleşmelerdir.Bu bağlamda ekonomik güç bakımından kendini kanıtlamış bir sui generis hukuk yapısı olan Avrupa Birliği de 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmuştur. Avrupa Birliği gerek ulaşım gerekse doğal kaynak kullanımı açısından denizden olabildiğince yararlanmaya çalışan ülkelerin üyesi olduğu bir yapıdır. Ekonomik işbirliği temelleri üzerine kurulmuş AB'nin deniz hukukuna ilişkin mevzuatı çoğunlukla ekonomik içeriklidir. AB'nin deniz uygulumalarının özellikle doğal kaynakların ve deniz yaşamının korunması için örnek teşkil etmesi gerektiğini savunmaktayım. Bu bağlamda gözden kaçırılmaması gerek husus ise doğal kaynakların korunmasının ekonomik ilerlemeyi doğrudan etkilemesidir.Türkiye, 1958 Cenevre Deiz Hukuku Sözleşmeleri'ne ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmeleri'ne taraf değildir. Halen AB ile tam üyelik hedefli müzakereler yürüten bir aday ülke olan Türkiye'nin, 1982 Sözleşmesi'ni kabul eden AB ile ilişkileri deniz politikası bakımından nasıl olmalıdır? Tezimde Ege denizi ve Kıbrıs sorunları ile ulaşım ve balıkçılık meselelerini de inceledim. Ortak kanaat olan Türkiye'nin deniz politikalarına daha fazla önem verilmesi gerektiğini ben de savunmaktayım. It is obvious that International Law of the Sea has gained importance with the technological developments. Both coastal and non-coastal states want to utilize from the sources of sea and every kind of possibility of the sea, using with technological developments. Naturally, unless those kinds of demands are not regulated legally, possibility of an international dispute is inevitable. Thus, 1958 Geneva Conventions on the Law of the Sea and 1982 UN Convention on the Law of the Sea were concluded in order to avoid those kind of problems.In that sense, European Union which has proved itself as an economically strong and a sui generis legal structure has participated 1982 Convention on the Law of the Sea. The European Union is a structure which its member states want to utilize form sea in terms of natural sources of the sea and opportunities which are coming from sea. Maritime and admiralty legislations of the European Union, which has been established on the economical basics, have an economical characteristic. I defend that the sea practices of the EU should be a good example, especially for the protection of the natural sources and the sea life. In that context, it should not be ignored that the protection of the natural sources affects the economical progress in a direct way.Turkey is not a party of 1958 Geneva Conventions on the Law of the Sea and of 1982 UN Convention on the Law of the Sea. How should be the sea politics of the Turkey which is a candidate country and still going on the accession negations? I examined the Aegean Sea and Cyprus issue and also transportation and fisheries subjects in my thesis. I defend the general opinion which says that sea politics of the Turkey should be given more importance.
Collections