Şeyh Ubeydullah İsyanı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yavuz Sultan Selim'in Kürdistan'ı hâkimiyetine almasıyla başlayan Osmanlı-Kürt ilişkileri başlangıçta İran Safevi Devleti'ne karşı bir ittifak olarak varlığını sürdürmüştür. Daha sonraki dönemlerde Osmanlı-İran ilişkilerine paralel olarak hareket alanları daralan pek çok Kürt emirliği bağlı bulundukları hükümetlerce tarih sahnesinden silinmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde varlığını sürdüren emirlikler ise hem Osmanlı hem de İran hükümeti ile çeşitli sorunlar yaşamış, bir taraftan mevcut hükümetler ile çatışırken diğer taraftan da hâkimiyet alanlarını genişletmek için birbirleriyle çekişme içerisinde olmuşlardır. Yüzyılın başında merkezi otoritesini güçlendirmeyi hedefleyen Osmanlı Devleti, bunun önünde engel olarak gördüğü yerel yönetimleri ortadan kaldırmaya başlamıştır. Böylece 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Kürdistan'da merkezi otorite önünde engel teşkil edecek hiçbir emirlik kalmamıştır. Ancak emirliklerin kaldırılması merkezi otoriteyi güçlendirmediği gibi bölgede yönetim krizi ve kargaşanın hâkim olmasına neden olmuştur. Kargaşanın hâkim olduğu bu dönemde toplumsal sorunların çözüm mercii haline gelen şeyhler Kürt mirlerinden boşalan liderlik koltuğuna oturmuşlardır. 1876-77 Osmanlı-Rus Harbi'ne katılarak dini kimliğine siyasi bir kişilik de ekleyen Şeyh Ubeydullah bundan sonra bölgedeki Kürtlerin siyasi açıdan da hamisi ve savunucusu durumuna gelmiştir. Osmanlı ve İranlı yöneticilerin bölgedeki tutumları ve özellikle İran sınırları içerisinde bulunan Sünni Kürtlerin İran'ın mezhebi baskılarından şikâyetleri şeyhin onları korumaya yönelik harekete geçmesine neden olmuştur. İran'ın bu baskıcı mezhebi taassubunu değiştirmemesi ve Osmanlı hükümetinin duruma çözüm üretememesi üzerine İran'a saldıran şeyh, bu durumu kendi yöntemleriyle çözme yoluna gitmiştir. Ancak harekâtında başarısız olan şeyh, Hakkâri'ye dönmek zorunda kalmış ve bir yıllık İstanbul ziyareti/sürgününden sonra tekrar Hakkâri'ye dönmüş fakat İran ve Rusya'nın baskıları neticesinde tekrar bölgeden uzaklaştırılarak Hicaz'da ikamete tabi tutulmuştur.Anahtar Kelimeler: Şeyh Ubeydullah, Hakkâri, Kürdistan, Osmanlı Devleti, İran. Ottoman-Kurdish relations, which started when Sultan Yavuz Selim took control of Kurdistan, first took the form of an alliance against the Safavids. In later periods, many Kurdish Emirates whose fields of movement had narrowed in parallel with Ottoman-Iran relations were done away with by the governments with which they were connected. In the 19th century, the Emirates that had survived until then experienced various problems with both the Ottoman and the Iranian government: on the one hand they clashed with the governments while on the other hand they fought among themselves in order to extend their fields of movement. At the beginning of the century, the Ottoman State, which aimed at strengthening its central authority, started to abolish local administrations, which it regarded as obstacles to the realisation of this aim. By the second part of 19th century there thus was no emirate in Kurdistan left that could pose a danger to the central authority. However, the abolition of the emirates did not consolidate the central authority but merely resulted in administrative crisis in the region. At that time of chaos, the Sheikhs, who assumed the role of problem solvers in the social sphere, took the place of Kurdish begs. Sheikh Ubeydullah, who added a political identity to his religious identity through his involvement in the Ottoman-Russian War of 1876-77, became from that time on the political protector and defender of the Kurds in the region. The oppressive attitudes of Ottoman and Iranian administrators and especially the complaints of Sunni Kurds on the borders of Iran about sectarian pressures exerted by Iran led the Sheikh to take action in order to protect them. Since Iran did not change its oppressive sectarian policy and the Ottoman government could not come up with a solution to this problem, Sheikh organized a military campaign against Iran and tried to deal with the situation with his own methods. However, he failed in his attempt and had to draw back to Hakkâri. After his one-year visit/exile in Istanbul, he came back to Hakkâri but because of pressure of Iran and Russia he was sent away from the region and was forced to stay in the Hedjaz.Key Words: Sheikh Ubeydullah, Hakkâri, Kurdistan, Ottoman State, İran.
Collections