İbn Haldun`un toplumsal ve iktisadi görüşleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İbn Haldun, içerisinde yaşadığı dönemi, ünlü eseri Mukaddime'de ilk kez kendisinin keşfettiğini ileri sürdüğü ilmi umran ile gözlem altına almıştır. Pek çok araştırmacı tarafından sosyal bilimler metodolojisinin kurucusu olarak ilan edilen İbn Haldun, toplumsal olgulara metafizik ve dinden bağımsız bir şekilde filozofların mantıksal çıkarımlarını eleştirerek, natüralist bir tutumla yaklaşmıştır. XIV. Yüzyıl Kuzey Afrika'sının bedevi ve hadari cemiyetlerini gözlemleyen İbn Haldun, maddi temele dayalı sosyo-siyasal nitelikli bir doktrin oluşturmuştur. Bu teorinin en önemli yönü şüphesiz, toplumsal yapı, kurum ve olguların sistematik olarak umran bilimi potasında eritilmesinden gelmektedir. İnsan topluluklarını da tıpkı insan organizması gibi canlı birer yapı olarak gören İbn Haldun, toplum kuramını çevrimsel teoriler yörüngesinde boyutlandırmıştır. Bu çevrimsel teorinin temelinde evrim düşüncesi yatmaktadır. Değişen maddi koşullara paralel olarak, toplumsal yapıyı oluşturan etkenlerden her birinin aynı zamanda kendisini yok edecek potansiyeli de içerisinde barındırdığı düşüncesi İbn Haldun'un diyalektik anlayışına işaret etmektedir.İbn Haldun'a göre tüm siyasal yaşam sonu olmadan tekrarlanan devrelerden oluşmaktadır. İleri seviyede medeniyete ulaşmış bir toplumun iç ve dış parçalanma eğilimi göstermesiyle birlikte, eski toplum biçimi olan kandaş toplumlar tarafından yok edilmesi kaçınılmazdır. Ancak İbn Haldun, medeniyetin parçalanmasını bir geriye gidiş, bir çöküş olarak değerlendirmemiştir. O yalnızca, kandaş toplumun tekrar egemen olmasının önünü açan maddi ve ahlaki nitelikli bir toplumsal çözülmeden bahsetmiştir. Ibn Khaldun observed the period that he lived in by means of umran science which he claimed that he himself discovered it for the first time in his work `the Muqaddimah`. Ibn Khaldun, considered as the founder of social sciences methodology by many researchers, approached the state of affairs with a naturalistic manner by criticising the philosopher's logical inferences independently of metaphysic and religion. Ibn Khaldun who observed the North African bedouin and hadar societies of 14th century formed a socio-political doctrine based on the materiality. The most significant aspect of this theory is no doubt the systematical analysis of social structure, institute and state of affairs in the context of umran science. Ibn Khaldun who considered human communities as a living system like human organisms designed his theory of society within the scope of cyclical theories. Behind this cyclical theory does evolution thought lie. In parallel with the changing financial conditions, it points out Ibn Khaldun's dialectical understanding that he thinks each of the factors forming social structure also contains the potential to destroy itself. According to Ibn Khaldun, the whole political life is composed of the periods echoing endlessly. After the deterioration by local and foreign forces, it's inevitable for the contemporary civilizations to be destroyed by the old-formed, consanguineous societies. Ibn Khaldun, however, didn't regard the deterioration of a civilization as a collapse. He just mentioned about a material and moral qualified social disintegration paving the way for re-prevalence of the consanguineous society.
Collections