Luigi Pirandello`nun `Biri, Hiçbiri, Binlercesi` adlı eserinde görecelik kavramı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Luigi Pirandello, Sicilya edebiyatının en önemli roman ve öykü yazarlarından biri olmakla birlikte XX. yüzyıl İtalyan ve dünya edebiyatının en önde gelen isimlerinden biridir. Ardında 246 hikâye ve 40'ı aşkın tiyatro eseri bırakan yazar, ölümünden 2 yıl önce 1934 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür. Pirandello'nun hayali karakterleri, âdeta yazarın kendi hayatının bir yansımasıdır. Hepsi farklı farklı yapılarda olsalar da bu karakterler, yazarın hayatından değişik boyutlarda parçalar taşır. Karakterleri bazen onun gibi milliyetçidir, bazen tıpkı yazarın gençliğinde yaptığı gibi madenlerde çalışmıştır ya da eşi Antonietta gibi toplum baskısı altında büyümüştür bazen de eşinin kendisine bir sözü yüzünden kim olduğunu tartışmıştır. Pirandello'nun yazınında, karakterlerini iki grupta inceleyebiliriz. Bu grupların ilki, yazarın anlatırken daha neşeli bir biçimde ele aldığı Sicilyalı karakterleridir. Diğer grup ise yazarın kendisinin de alışamadığı kent yaşamının insanın ruhunu sıkan ağırlığı altında ezilen kent soylu karakterlerdir. Böylece iki sosyal sınıf arasındaki fark, bir olay örgüsüne ihtiyaç duymaksızın dahi hissedilebilir. Yazarın, daha çok Verist bir yaklaşımla ele aldığı Sicilya köylüsü ve onların gündelik yaşama dair sıkıntıları, kent soylu karakterlerinde görünmez. Kentli karakterlerin sıkıntıları daha çok manevi yoksunluklarıdır. Modern toplumun onlara yaşam amaçları karşılığında sunduğu araçların hayatlarını kolaylaştırması, yaşamlarını zorlaştırmıştır. İnsan artık hayatını nasıl idame ettirdiğini değil, varoluş sebebini ve kim olduğunu sorgulamaya başlamıştır. Modern insan, kendi yarattığı toplumun baskılarından bunalmış, yine kendi inşa ettiği duvarlar arasında kaybolmuştur. İnsanın bu sorgulamaları, sadece felsefi alanda gerçekleşen sorgulamalardan ibaret değildir. Fizik dünyası da 1900'lü yılların başında, klasik fiziğin yetersizliğini sorgulamaya başlamış, dünyada henüz keşfedilmemiş bir şey kalmadığı dayatmasına karşı dik bir duruş sergilemiştir. Bu duruşun bir sonucu olarak; Max Planck, Albert Einstein, Niels Bohr, Werner Heisenberg, Erwin Schrödinger, Max Born, John von Neumann, Paul Dirac, Wolfgang Pauli gibi bilim insanları tarafından günümüz modern fiziğinin temelleri atılır. Kuantum fiziğinin sorgulayıcı yaklaşımı, sadece fizik dünyasını etkilemez. Buluş, edebi ve felsefi alanlarda birçok etki bırakır. Luigi Pirandello da, Kuantum düşüncesini kendi edebiyatında oldukça başarılı bir şekilde yansıtır, ayrıca insan denen belirsiz ve göreli kuanta varlığı eserlerinde bir bilim insanı hassasiyetiyle ele alır. Yazarın, görecelik kavramını en ayrıntılı şekilde ele aldığı eseri Biri, hiçbiri, binlercesi adlı çalışmasıdır. Roman, karısının kendisine söylediği bir söz yüzünden kimlik bunalımına giren Vitangelo Moscarda'nın hikâyesini anlatır. Moscarda, karısının onu, onun kendisini gördüğü gibi görmediğini fark eder ve gerçek kimliğini sorgulamaya başlar. Moscarda'nın bu sorgulamaları sonucunda vardığı sonuç ise beklemediği bir şeydir: Tek bir Moscarda yoktur, tanıdığı herkes için eşit derecede gerçek olan binlerce Moscarda vardır. O, kendisi için biri, tanımadığı bir kişi için hiçbiri ve onu tanıyan herkes için yüz binlercesidir. Luigi Pirandello is one of the leading names of the XX. century Italian and world literature as well as one of the most important novelists and story writers of the Sicilian literature. The author, who left 246 stories and more than 40 plays behind him, was awarded with the Nobel Prize in Literature in 1934, 2 years before his death. Pirandello's imaginary characters are almost a reflection of the author's own life. Although they all have different structures, these characters carry fragments of various dimensions from the life of the author. His characters, like him, are nationalist, worked in mines like he did in his youth, grew under the pressure of society like his wife Antonietta or they argued about who they are because of a word spoken by his wife. In Pirandello's writing, we can examine the characters in two groups. The first of these groups is the Sicilian characters, which the author discusses in a more cheerful way. The other group is the bourgeois characters who are oppressed by the annoying weight of the urban life, which the author himself could not get used to. Thus, the difference between the two social classes can be felt, even without the need for a plot. The Sicilian peasant, whom the author dealt more with a Verist approach, and their troubles with daily life, do not appear in the bourgeois characters. The problems of urban characters are more of spiritual deprivations. The tools that modern society offer them in return for life goals have made their existence easier but also have made their lives difficult. In this era, human being begins to question the reason for his existence and who he is, no longer questioning how he maintains his life. The modern man is overwhelmed by the pressures of the society he has created and is lost among the walls he has built himself. This questioning of human beings is not only about the philosophical questions. In the early 1900s, the world of physics began to question the inadequacy of classical physics and stood upright against the imposition that there was nothing unexplored in the world. As a result of this way of thought, the foundations of today's modern physic are laid by scientists such as Max Planck, Albert Einstein, Niels Bohr, Werner Heisenberg, Erwin Schrödinger, Max Born, John von Neumann, Paul Dirac and Wolfgang Pauli. The questioning approach of quantum physics does not only affect the physic world. The invention has many impacts on literary and philosophical areas. Luigi Pirandello, too, successfully reflects the quantum thought in his own literature and treats the uncertain and relative creature that is called human with the sensitivity of a scientist in his works. The work of the author, in which the concept of relativity is handled in the most detailed way is One none and a hundred thousand. The novel tells the story of Vitangelo Moscarda, who is getting into a crisis of identity because of a word spoken by his wife to him. Moscarda realizes that his wife does not see him as he sees himself and starts questioning his true identity. The result of Moscarda's questionings, was something that he was not expecting: A unique Moscarda doesn't exist, there are thousands of Moscardas that are equally viable for all who know him. He is one for himself, no one for a person who he does not know, and a hundred thousand for all who know him.
Collections