Rapid ve semirapid maksiller ekspansiyon uygulamasının dentofasiyal ve periodontal etkilerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı, akrilik splintli bonded ekspansiyon apareyi ile yapılan yarı hızlı (semirapid) ve hızlı (rapid) maksiller ekspansiyondan sonra meydana gelen iskeletsel, dentoalveolar ve periodontal etkileri, ayrıca tedavi sırasında destek dişlerde meydana gelen kök rezorpsiyonunun şiddetini karşılaştırmaktır. Çalışmamıza büyüme-gelişim döneminde olan, tek veya çift taraflı maksiller darlığa sahip, üst iki premolar diş çekim endikasyonu bulunan Angle sınıf I veya sınıf II malokluzyonda, daimi dişlenmede ve sağlam 1.premolar dişlere sahip, daha önce ortodontik tedavi görmemiş olan 19 birey (8 kız, 11 erkek) dahil edilmiştir. Bu bireyler iki gruba ayrılmıştır. Yarı hızlı üst çene genişletme grubu (SRME) yaşlarının ortalaması 14,05±1,46 yıl olan 10 bireyden (5 kız, 5 erkek), hızlı üst çene genişletmesi grubu (RME) ise yaş ortalamaları 13,96±0,71 yıl olan 9 bireyden (3 kız, 6 erkek) oluşmaktadır. SRME grubunda genişletme tedavisi ortalama 61,7±20,4 gün,RME grubunda 33,4±9,6 gün sürmüştür. SRME prosedürü için vida ilk hafta günde 2 x 1/4 tur ve devamında 2 günde bir 1/4 tur, RME için ise vida günde 2 x 1/4 tur şeklinde çevrilmiştir. Hastalardan tedavi başı (T0), genişletme sonu (T1) ve 3 aylık pekiştirme dönemi sonunda (T2) lateral ve posteroanterior sefalometrik ve üst santral dişlerden paralel teknikle periapikal radyograflaralınmıştır. Kabul eden hastalardan tedavi başı (T0) ve 3 aylık pekiştirme dönemi sonunda (T2) üst çenelerinden düşük dozlu bilgisayarlı tomografi (BT) kayıtları alınmıştır. Ayrıca genişletme tedavisi bitiminde (T1) çekilen dişlerde taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile kök rezorpsiyonu incelemesi yapılmıştır. İstatistiksel değerlendirmede grup içi değişimler bağımlı t testi ile incelenmiş, gruplar arası değişimlerin karşılaştırılması için ise Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. p<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. vi Ancak, olası tüm çoklu karşılaştırmalarda Tip I hatayı kontrol edebilmek için Bonferroni Düzeltmesi yapılmıştır. Grup içi karşılaştırmalar incelendiğinde; SRME grubunda ANB ve SN-MP açılarında ve ANS-Me değerinde aktif tedavi sonunda istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmiş, SN-MP açısında retansiyon döneminde gözlenen azalma yine istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. U1-SN açısında hem aktif tedavi hem de tüm takip periyodu sonunda gözlenen azalma istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. BT görüntülerinde yapılan ölçümlerde ise posterior nazal kavite genişliği, palatal maksiller genişlik ve palatinal kökler arası mesafede önemli düzeyde artış gözlenmiştir. RME grubunda ise; SNB açısında aktif tedavi sonunda önemli düzeyde azalma, ANB ve SN-MP açılarında ise artış meydana gelmiştir. Retansiyon döneminde SN-MP açısında istatistiksel olarak anlamlı bir azalma meydana gelmiştir. U1-SN açısında hem aktif tedavi hem de tüm takip periyodu sonunda istatistiksel olarak anlamlı bir azalma bulunmuştur. Her iki grupta da posteroanterior sefalometrik radyograflarda yapılan ölçümlerde nazal kavite genişliği ve total maksiller genişlikte hem aktif tedavi sonunda hem de tüm takip periyodu sonunda istatistiksel olarak anlamlı artış, sağ ve sol molar dişlerde ise anlamlı düzeyde tiping meydana gelmiştir. BT görüntülerinde yapılan ölçümlerde ise iki tedavi protokolü sonucunda posterior nazal kavite genişliği, palatal maksiller genişlik, palatinal kökler arası mesafe ve keser kökleri arası mesafede önemli düzeyde artış gözlenmiş, incelenen molar ve premolar dişlerin hepsinde bukkal kemik kalınlığı azalmış, palatinal kemik kalınlığı artmıştır. Gruplar arası karşılaştırmada istatistiksel olarak anlamlı tek fark, PP?U1 ölçümünde bulunmuştur. Her iki grupta da bu ölçümde bir artış olmasına rağmen, RME grubunda daha fazla artış tespit edilmiştir. BT ölçümlerine ait bulgularda ise sol 6 numaralı dişin istobukkal kökü hizasındaki kemik kalınlığında, sağ ve sol 6 numaralı dişlerin bukkal alveolar kret seviyesi ölçümünde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmiştir. Her iki grupta kök ezorpsiyonu görülmüş fakat kök rezorpsiyonu açısından iki grup arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. vii Sonuç olarak, her iki protokol ile de genişletmenin başarıyla gerçekleştirilebildiğigörülmüştür. Ancak RME protokolünün daha kısa sürmesi dolayısıyla randevu sayısının ve hekimin hasta başında harcadığı zamanın azalması ve bonded apareyin ağızda kalma süresinin kısalması bu uygulamayı daha tercih edilebilir kılmaktadır. Buna karşın SRME protokolü vertikal yön boyutlarının çok artmış olduğu, ciddi açık kapanış vakalarında tercih edilebilir. Ayrıca kısa dönemde değerlendirilen sonuçlara göre iki grup arasında anlamlı farklar olmasa da, uzun dönem etkileri değerlendiren başka çalışmaların yapılması faydalı olacaktır.Anahtar kelimeler: hızlı üst çene genişletmesi, yarı hızlı üst çene genişletmesi, bilgisayarlı tomografi, kök rezorpsiyonu. ABSTRACTThe purpose of this study was to compare the skeletal, dentoalveolar and periodontal effects that occurred after rapid and semirapid maxillary expansion with acrylic splint bonded expansion appliance and also to compare the root resorption degree of support teeth during expansion. 19 patients (8 girl, 11 boy) who are in active growth and development, having unilateral or bilateral maxillary deficiency, Angle class I or II malocclusion with the requirement of bilateral upper premolar extraction, intact first premolars and not having a history of previous orthodontic treatment were included in our study. These patients were allocated to one of the groups. The SRME group consisted of 10 patients (5 girls, 5 boys) with a mean age of 14,05±1,46 years and the RME group consisted of 9 patients (3 girls, 6 boys) with a mean age of 13,96±0,71 years. The treatment period is mainly 61,7±20,4 days for the SRME group and 33,4±9,6 days for the RME group. The patientswere instructed to activate the screw 2 x 1/4 turn per day for first week and followed by 1 x 1/4 turn per for every other day for the SRME group and 2 x 1/4 turn per day throughout the treatment for the RME group. Lateral and posteroanterior cephalometric radiographs and periapical radiographs of upper anterior teeth by parallel technique were taken from the patients at the beginning of treatment (T0), at the end of expansion period (T1) and 3 month retention period (T2). Low dose computed tomography records were taken from the upper jaw of the patients accepted, at the beginning of treatment (T0) and at the end of 3 month retention period. And also at the end of expansion period (T1), root resorption evaluation was done with scanning electron microscope(SEM) analysis in extracted teeth. Intragroup variances were evaluated with paired t test, Mann-whitney U test were used to compare the intergroup variances. A p value of less than 0,05 was considered as statistically significant. For all possible multiple comparisons, a Bonferroni Correction was applied to control Type I error.ANB, SN-MP angle and ANS-Me value showed significant increase duringactive treatment period, while SN-MP angle showed significant decrease during retention period within SRME group. U1-SN angle showed significant decrease during both active treatment and total observation period. Posterior nasal cavity width, palatal maxillary width and the distance between palatinal roots showed significant increase in the CT measurements. SNB angle showed significant decrease while ANB and SN-MP angle showed significant increase during active treatment period within RME group. SN-MP angle showed significant decrease in retention period. Significant decrease was found in U1-SN angle during both active treatment and total observation period. In the PA cephalometric measurements, nasal cavity width and total maxillary width showed significant increase whereas right and left first molars showed significant buccal tipping during both active treatment and total observation period in both groups. Posterior nasal cavity width, palatal maxillary width, the distance between palatinal roots and the distance between incisor roots showed significant increase in the CT measurements. Buccal bone thickness decreased and palatal bone thickness increased in all molar and premolar teeth examined. The only statistically significant difference between the groups was found in the PP?U1i measurement. This measurement increased in both groups yet significantly more in the RME group. Although siginificant changes were recorded in the RME group in vertical dimension, no statistically significantdifferences were found between the two groups. According to posteroanteriorcephalometric and periapical radiographs measurements, similar changes wereobserved in both groups and no statistically significant differences were found between the two expansion procedures. In the CT measurements, significant differences were found in buccal alveolar crest levels of right and left firstmolars between groups. Root resorption was seen in both groups but no significant difference between the groups was observed. In conclusion, maxillary expansion was carried out successfully with both protocols. However, RME was superior to SRME because of the reduced active treatment period, shorter chair time and the period which the bonded appliance remains in the mouth. On the other hand, SRME protocol can be preferred in patients with increased vertical dimension and severe openbite. Even though no significant differences were found between the groups in short term, long term effects should be evaluated by further studies.Key words: Rapid maxillary expansion, semirapid maxillary expansion, computed tomography, root resorption.
Collections