20. yüzyıl mimarlık ortamına eleştirel bir yaklaşım
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
20. YÜZYIL MİMARLIK ORTAMINA ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM ÖZET 21. Yüzyıla yaklaştığımız bugünlerde sosyal hareketler, kültürel değişimler, ve 20. yüzyılın temel ideolojileri tekrar tartışmaya açılmıştır. Bu tartışmalar, bireyin kültürel yaşamı ile bağlantılı olarak gelişen yapısal çevre ve mimarlığın eleştirel bir düzlemde yeniden sorgulanmasını gerekli kılmıştır. Bu çalışmanın amacı, bilim-felsefe ve mimarlık ilişkileri bağlanımda, aydınlanmadan günümüze sosyo-kültürel toplumsal yaşantıyı incelemek ve özellikle mimarlık yönünden eleştirel bir açı ile değerlendirme yapmaktır. Böylelikle mimarlığın 80 'li yıllarda geldiği noktayı netleştirmek kadar, ileriye dönük olası mimari yaklaşımları da tartışmak mümkün olabilecektir. 20. Yüzyılda bilim, sanat, felsefe ve mimarlık arasında oluşan karşılıklı etkileşim aynı zamanda modern, post-modern yaklaşımlann eleştirel ortamı için de bir temel oluşturmaktadır. Bu süreçte, aydınlanmadan başlayarak,modern ve post-modern sosyal strüktürü kültürel anlamda biraraya getirmek mimari değişimin irdelenmesi için gerekli olmaktadır. Aydınlanma döneminden başlayarak,rasyonel bir dünya kurmak için modernist ideoloji tüm toplumun ve özellikle mimarlığın üzerinde etkisini göstermiş, bilim hayatm her noktasına taşınmıştır. Bu arada artış gösteren bilgi ve sermaye birikimi, kent ve yaşamdaki servisler ve konfor, pragmatik zihniyetin doğruluğunu onaylamış ve en somut örneklerini mimarlık alanında göstermiştir. 20. Yüzyılın ikinci yarısında özellikle 70 li yıllardan sonra, bilimsel rasyonalizmin reddi ve yeni bir epistemolojik söylem oluşturma fikri, post-modernizm olarak adlandırılan yeni bir anlayışın tanımlanmasını gerekli kılmışta. Özgürlük ve anlam arayışı özellikle mimarlık alanında bu dönemin modernizmden ayrılan temel farkı olarak belirmektedir. 21. Yüzyıla yaklaşırken, mimarlık yeni konumunu pluralist yaklaşımlar doğrultusunda belirlemektedir. Günümüz dünyası aydınlanma ve idealizmin keskin çizgileriyle çizilen yaklaşımlarım, umut ve düzeni kaybetmiş gözükmektedir. Kültürel bağlamda modern dönemin sosyal yaşantı üzerinde bir sona ulaştığı ve tekrar yaşama dönmeyeceğinden hareketle denilebilinir ki, batı toplumlarının kültürel ve ekonomik strüktürü değişmediği sürece, postmodernizm devam edecektir. m A CRITICAL APPROACH TO THE ARCHITECTURAL MEDIUM OF THE 20th CENTURY SUMMARY In this terminal era of approach to the 21st century, the developed civil movements cultural changes and basic ideologies thereof of the 20. century have been put on the debate platform. These debates require the built environment and architecture, which develop in relation to the cultural life of man, to be re-evaluated in a critical environment. The purpose of this study is, in the context of the relations among science-philosophy, architecture, to scrutinize the socio-cultural public structure with an evolution from the enlightment era to our days and to evaluate the medium of criticism, especially in respect to architecture. So, it will be possible not only to clarify the current position of architecture, but also to discuss the architectural trends likely in the future. The interaction among science, arts, philosophy and architecture in the 20th century also accounts for the basis of the critical medium formed during modern, post-modern approaches. In this process ongoing since the beginning of the age of enlightment, it has been necessary to bring forth modern and post-modern society structure in terms of culture in order to scrutinize the process of the architectural evolution. Starting from the enlightment period, the modernist ideology reigning over the society and especially architecture with an effort to establish a national world, has practically carried science into every aspect of life, where the accumulation of knowledge and capital has displayed its most concrete exemplars in the area of architecture through an approval of the pragmatic mentality and in regard of the services ad comfort of life and city. In the second half of the 20th century, especially after the 70's, the refusal of scientific rationalism, and the idea of forming a new epistemological expression have necessitated the definition of a new understanding named post-modernism. The liberty and search for meaning which post-modernism has carried along in terms of thought especially in the architectural area stands for the basic factor differentiating this era from post- modernism. At the threshold of the 21st century, architecture has engaged to assess its new position through pluralist approaches. The world of our days seems to have lost the trend defined by the sharp lines of idealism, enlightment, hope and order. Since the modern era has come to an end in all cultural aspects based on society life and shall not come into life again, it can be said in this context, as long as cultural and economic structure of the Western societies do not change, postmodernism shall govern. IV
Collections