Barsak dikiş çizgilerinin saplı mezenterik serozal flap ile örtülmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
- 50 - ÖZET Deneysel çalışma, klistar Albino türü B5 erkek sıçanda; enterorafi yapılan, enteroraf i-mezoplasti işlemi uygulanan iki farklı küme ile bu deney kümelerinin karşılaştırıldığı kontrol kümelerinde yapıldı. Elde edilen patlama basıncı değerleri, his- topatolojik bulgular ve nekropsi bulguları, deney kümeleri a- rasında ve her iki deney kümesi ile kontrol kümesi arasında karşılaştırılarak bulguların anlamlı farklılık gösterip göster mediği incelendi. Postoperatif 3. ve U. gün ameliyat edilen bar sak düzeyinde yoğun yapışıklık sonucu tam tıkanmanın neden ol duğu hipovolemik şok ve endotoksemik şok nedeniyle öldükleri kanaatine varılan 1D deney hayvanı değerlendirme dışı bırakıldı. Klinik uygulama 14 olguda yapılmış olup, postoperatif k. günde dekompanse sal kalb yetmezliği nedeniyle kaybedilen bir olgu değerlendirme dışı bırakılarak, değerlendirmeye alınan diğer 13 olgunun 2 ay ile 3 yıl arasında değişen izlem sonuçla rına göre, mezoplasti işleminin koruyucu etkinliğinin başarı oranı saptanmaya çalışılmıştır. Deneysel çalışmada, postoperatif U. günde yapılan patlama basıncı değerleri yönünden enterorafi ve enteroraf i-mezoplasti uygulanan deney kümeleri arasında anlamlı fark bulunmazken ( p^ 0.05, t = 1.36), bu iki deney kümesi kontrol kümeleriyle karşılaş tırıldığında patlama basıncı değerlerinin anlamlı olarak fark lı olduğu belirlenmiştir. Postoperatif k. günde yapılan histopatolojik incelemeler de, yara iyileşme sürecinin -taze granülasyon dokusu gelişimi ve f ibroblastlarda mitotik aktivite artışı gibi göstergeler ile doğrulandığı üzere- mezoplasti kümesinde diğer kümelere kıyasla daha hızlı gerçekleştiği saptandı. Enterorafi ve enteroraf i-mezoplasti uygulanan kümelerin- 51 - postoperatif 4. günde yapılan nekropsilerinde kısmi ya da tam barsak tıkanması, kimyasal ya da irinli peritonit gelişimi yö nünden deney kümeleri arasında belirgin fark bulunmazken, her iki deney kümesinde elle kolayca ayrılabilen yapışıklıklar saptandı. Postoperatif 1D. günde saptanan barsak patlama basıncı değerleri açısından enterorafi kümesi ile enteroraf i-mezoplasti uygulanan küme arasında mezoplasti uygulanan kümede enterorafi kümesine kıyasla değerlerin yüksek olduğu(p^D.001, t = 5.2 ), buna karşılık mezoplasti kümesi ile kontrol kümeleri arasında an lamlı fark olmadığı saptanmıştır. Postoperatif 10. günde yapılan histopatolo jik inceleme lerde yara iyileşme sürecinin ve mukozada epitel regenerasyonu- nun -granülasyon dokusu gelişimi, f ibroblastlarda mitotik ak- tivite artışı, ğoblet hücrelerinin varlığı, muskularis propria- da düz adale hücresi prolif erasyonu, intestinal epitelizasyon gibi göstergeler ile doğrulandığı, üzere- mezoplasti kümesinde diğer kümelere kıyasla daha hızlı gerçekleştiği saptandı. Postoperatif 10. günde yapılan nekropsilerinde deney kü meleri arasında ameliyat edilen barsak düzeyinde kısmi ya da' tam barsak tıkanıklığı, kimyasal ya da irinli peritonit gelişi mi yönünden belirgin fark bulunmazken, enterorafi yapılan, en teroraf i-mezoplasti uygulanan bu deney kümelerinde tıkanmaya yol açmayan yer yer yapışıklıklar saptandı. Sonuç olarak, mezoplasti uygulanan kümelerde yara iyi leşme sürecinin daha hızlı olduğu, flabın dikiş çizgisi üzerin de koruyucu destek etkisi yarattığı kanısını edindik. Klinik uygulamada değerlendirmeye alınan 13 olgunun izlem sonuçlarına göre de mezoplasti işleminin koruyucu etkinliğinin başarı ora nı %92.3'dür. Kısıtlı sayıdaki ön deneyimimizden ve deneysel çalışma dan edindiğimiz izlenime göre, benimsediğimiz mezoplasti tek niği şüpheli anastomoz, rafi dikiş çizgileri, seromüsküler defekt ve nisbi iskemik odakların örtülmesi ve desteklenmesi amacıyla seçkin olgularda uygulanabilen ek güvenlik işlemi olup, cerrahın armamentariumunda bulunması gereken bir seçe nektir.
Collections