Oftalmik cerrahide total intravenöz anestezi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Oftalmik cerrahi ve anestezide arzu edilen, hastada kas tonusunun yeterince azalması, tüm ameliyat boyunca göz içi basıncının düşük kalması, göz küresinin hareketsizliği ve göz içi damarlarda kanlanmanın artmamasıdır. Uyanma ve derlenme döneminde ıkınma, öksürme ve kusmanın orbital venlerde neden olduğu konjesyon ile göz içi basıncının arttığı bilinmektedir. Bu dönemin bulantı, kusma ve öksürük olmaksızın, huzursuzluk ve rahatsızlık hissi bulunmaksızın geçirilmesi operasyonun başarısını arttırmaktadır. Bu çalışmada analjezik olarak fentanyl, hipnotik olarak propofolün uygun dozlarda birlikte kullanımı ile yukarıda sözü edilen amaca en yakın anestezi ve derlenme döneminin elde edilip edilemeyeceğini araştırdık. Çalışmamızda ortalama ameliyat süresi 52.8±7.9 dakika idi ve toplam 40 hasta üzerinde uygulandı. İndüksiyon için önce 2u.g/kg bolus dozunda fentanyl verildi. Daha sonra 0.5mg/kg dozunda atrakurium ve 1 mg/kg dozunda propofol verilerek indüksiyon tamamlandı. Tüm hastalar indüksiyon süresince %100 02 ile ventile edilerek kas gevşemesini takiben orotrakeal entübe edildiler. Anestezi idamesi ilk 10 dakika 10mg/kg/st, ikinci 10 dakika 8mg/kg/st, operasyonun geri kalan süresi boyunca 6mg/kg/st dozunda propofol infuzyonu ile sağlandı. Ventilasy on 3/5 oranında 02/hava karışımı ile sürdürüldü. Anestezi derinliği PRST değerlendirme sistemi ile değerlendirildi. Operasyon bitimine 5 dakika kala propofol infuzyonu kesilerek hastalar %100 O2 ile ventile edildi. Operasyon bitiminde gerekiyorsa dekürarize edildi. Propofol infuzyonu kesildikten sonra dakika olarak ekstübasyon zamanı, sözlü komutlara uygun yanıt, oryantasyon zamanı kaydedildi. Hastalar uyanma ve derlenme döneminde olabilecek yan etkiler yönündengözlendi. Derlenme dönemi karakteristikleri Aldcrete post-operatif derlenme skoru ile değerlendirildi. Çalışmamızda kontrol değerleri ortalama 127±13mmHg olan SAB indüksiyon ve trakeal entübasyonu izleyen ilk 10 dakikada ortalama 118±13mmHg, ikinci 10 dakikada ortalama 119±15mmHg, operasyonun geri kalan süresince ortalama 114±14mmHg idi. Bu değerler kontrol değerleri ile karşılaştırıldığında; istatistiksel olarak çok anlamlı bir düşüş saptandı (pO.001). Kontrol değerleri ortalama 86±9.4mmHg olan DAB indüksiyon ve trakeal entübasyonu izleyen ilk 10 dakikada ortalama 76±9.4mmHg, ikinci 10 dakikada ortalama 77±llmmHg, operasyonun geri kalan süresince ortalama 81±7.8mmHg olarak ölçüldü. Bu değerler kontrol değerleri ile karşılaştırıldığında; istatistiksel olarak ilk 1 0 dakikada ileri derecede anlamlı bir düşüş (pO.001), ikinci 10 dakikada çok anlamlı bir düşüş (p<0.01), operasyonun geri kalan süresince ise anlamsız bir düşüş (p>0.05) saptandı. Kontrol değerleri ortalama 99±9.3mmHg olan OAB indüksiyon ve trakeal entübasyonu izleyen ilk 1 0 dakikada ortalama 90±9.9mmHg, ikinci 10 dakikada ortalama 91±llmmHg, operasyonun geri kalan süresinde ise ortalama 91±9.5mmHg olarak bulundu. Bu değerler kontrol değerleri ile karşılaştırıldığında; istatistiksel olarak ilk 10 dakikada ileri derecede anlamlı bir düşüş (pO.001), ikinci 10 dakika ve operasyonun geri kalan süresince ise çok anlamlı bir düşüş bulundu (p<0.01). Kontrol değerleri ortalama 87±1 1 atım/dk olan KAH indüksiyon ve trakeal entübasyonu izleyen ilk 10 dakikada ortalama 80±11 atım/dk, ikinci 10 dakikada ortalama 76±12 atım/dk, operasyonun geri kalan süresinde ise ortalama 78±10 atım/dk olarak bulundu. Bu değerler kontrol değerleri ile karşılaştırıldığında; istatistiksel olarak ilk 10 dakikada anlamsız bir düşüş (p>0.05), ikinci 10 dakikada ileri derecede anlamlı bir düşüş (pO.001), operasyonun geri kalan süresince ise çok anlamlı bir düşüş (p<0.01) bulundu. 44Derlenme dönemi boyunca hiç bir hastada awareness, öksürük, laringospazm, bronkospazm, kusma, ajitasyon, huzursuzluk görülmedi. 40 hastadan altı hastada bulantı (%15), beş hastada başağnsı (%12.5), üç hastada titreme (%7.5) görüldü. Uyanma döneminde, bir hastada atipik tonik klonik kasılmalar gelişti. Bu hasta ortalamanın dışında tutuldu. Sonuç olarak, propofol beraberinde güçlü bir analjezik olan fentanyl ile birlikte -uyguladığımız dozlarda- göz operasyonlarında yeterli bir anestezi derinliği ve kardiyo-vasküler stabilite sağlamaktadır. Derlenme döneminin hızlı ve düzgün olması, kusma, öksürük, laringospazm, bronkospazm, ajitasyon, huzursuzluk görülmemesi, ameliyat sırası ve sonrasında göz içi basıncının düşük kalmasını sağlamakta, bu da ameliyatın başarısını arttırmaktadır. Bu nedenle bu anestezi tekniğinin göz ameliyatları için uygun olduğu kanısındayız. 45
Collections