Kan transfüzyonunun sıçanlarda deneysel kolon anastomozu iyileşmesi üzerine etkileri

Abstract

-41- ÖZET Kolorektal cerrahinin en korkulan ölümcül komplikas- yonu anastomoz kaçaklarıdır. Lokal ve sistemik pekçok faktö rün bu olayda etkili olduğu bilinmektedir. Anastomoze edi len barsak segment lerinin duvarında dayanıklılığı ve diren ci sağlayan submukoza tabakasındaki kollajenin nitelik ve niceliğidir. Kollajen dinamik bir yapım-yıkım süreci içinde vücutta dengede bulunur. Bu kollajen turn-over'ı ame liyat, travma v.b. katabolik durumlarda değişime uğrar. Kolon anastomozları sonrası ilk 3-4 gün kollajenaz aktivitesindeki artışa bağlı olarak kollajen yıkımı artar. Doku kollajen içeriği önemli ölçüde düşer. Bundan sonra kol lajen yapımı artarak, 7. günde tekrar normal düzeyine eri şir. Kollajenaz aktivitesi muhtemelen inflamatuar süreç lerle düzenlenmektedir. Bu süreçlerde makrofajlar, lenfosit ler, PMN lökositler rol oynar. İnfeksion da kollajenaz aktivitesini arttıran bir faktördür, aynı zamanda doku hipoksisine yol açarak fibrob last fonksiyonlarını bozar ve yeni kollajen yapımını azaltır, Kolorektal cerrahide anemi, peroperatif kan kayıpla rı v.b. nedenlerle sıklıkla kan transfüzyonlarına başvurul maktadır.. Kan transf üzyonlarının immunosupressi f etkiye sahip oldukları ve postoperatif infeksiyöz komplikasyonlara eğili mi arttırdıkları bilinmektedir. Kan trans füzyonları bu et kilerini makrofajları ve T-lenf ositlerini etkileyerek-42- hücresel bağışıklık cevabını bozarak gösterirler. Bu hücrelerin yara iyileşmesindeki süreçlerde önemli rol oynadığı bilinmektedir. Kan transf üzyonları böylece hem immünosupressi f etkileri nedeniyle infeksiyona yol açarak hem de yara iyileşme sinde rol oynayan hücreler üzerine etkili olarak yara iyileş mesi, sürecini olumsuz etkilerler. Allogeneik transf üzyonlarda verici ile alıcı arasın daki histokompatibilite farklılıkları nedeniyle immünosup- ressif etkinin » makrofaj ve T lenfositleri üzerine inhibi tor etkisinin daha güçlü olduğu, singeneik transf üzyonlarda bu etkinin minimal olduğu ancak transfüze edilen kan miktarına paralel olarak artabileceği bilinmektedir.