Jüvenil idyopatik artritde antinükleer antikor pozitifliği ve üveit sıklığının güncel durumu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Juvenil idyopatik artritli (JİA) olguların klinik bulgularının ve alt gruplarının dağılımının ülkeden ülkeye değiştiği yapılan çeşitli çalışmalar ile ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Grubumuzun yaklaşık 10 yıl öncesinde yapmış olduğu bir çalışmada da ülkemiz JKA'lı olgularının en belirgin özelliklerinin diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi düşük ANA pozitifliği ve üveit oranları olduğu bildirilmişti. Bu çalışma ile amaçlanan ise aradan geçen 10 yıllık sürede hem değişen hasta populasyonumuzda hem de yeni JİA ILAR sınıflaması ile ANA pozitifliği ve üveit sıklığının belirlenmesidir. Çalışma geriye dönük olarak olgu dosyalarının incelemesi ile yürütüldü. Olguların tümüne JİA tanı ILAR sınıflama ölçütlerine göre konuldu. ANA Hep-2 hücre kültürü ile çalışıldı. Üveit değerlendirmesi ise konu ile ilgili deneyimli bir oftalmolog tarafından yapıldı. Çalışmaya 92'si(% 46.5) kız ve 106'sı(% 53.5) erkek olmak üzere 198 çocuk alındı. Hastaların 52'si sistemik JİA (% 26.3), 37'si oligoartiküler JİA (%18.7), 34'ü RF(-) poliartiküler JİA (%17.2), 7'si RF (+) poliartiküler JİA (%3.5), 9'u uzamış oligoartiküler JİA (%4.5), 11 'i jüvenil psoriatik artrit (JPsA) (%5.6), 43'ü entesitle ilişkili artrit (EİA) (%21.7) ve 5'i ise (%2.5) ILAR kriterlerine göre diğer grubundan idi. Antinükleer antikor pozitifliği toplam 36 (%18,2) hastada saptandı. Üveit ise toplam 20 (% 10,1) hastada vardı. Sistemic JlA'lı hastaların 4 tanesinde (%7,7) ANA pozitif saptanırken hiçbirinde üveit saptanmadı. Oligoartiküler JlA'lı 37 hastanın 25'inde (%67,6) ANA pozitifliği saptanırken üveit bu hastaların 10'unda (%27) saptandı. Otuzdört RF(-) poliartiküler JlA'lı hastanın 3 (%8,8)'ünde ANA pozitifliği hastada saptanırken; bu hastaların hiçbirinde üveit saptanmadı. RF (+) poliartiküler JlA'lı 7 hastanın 1'inde (%14,3) ANA pozitifliği saptanırken aynı şekilde 1'inde de üveit saptandı. Dokuz hasta uzamış JİA idi ve bu hastaların hiçbirinde ne ANA ne de üveit saptandı. Kırküç hasta EİA olarak tan ilandın İdi. Bu hastalardan 6'sında (%14) üveit saptanırken hiçbirinde ANA pozitifliği saptanmadı. JPsA olarak tanılandırılan olguların 3'ünde (% 27,3) ANA pozitifliği saptanırken 2'sinde üveit tespit edildi.Diğer grubunda sınıflandırılan 5 hastanın hiçbirisinde ANA pozitifliği saptanmazken olguların birisinde (%20) üveit vardı. ANA pozitifliği olan hastaların 8'inde (%22) üveit saptandı. Bu olguların 5'i kız ve 3'ü erkekti. Bu olguların ILAR sınıflamasına göre 7'si oligoartiküler JİA, biri ise JpsA idi. Olgular hastalık başlangıç yaşı açısından değerlendirildiğinde ANA pozitif olgular, negatif çocuklardan belirgin olarak farklı iken (p< 0.001), Üveitli çocuklarda benzer farklılık saptanmadı. Bunun nedeni ise üveitli gruptaki EİA'lı hasta sayısının fazla olması idi. Sonuç olarak, aradan geçen on yıllık süreye karşın ülkemiz JlA'lı çocuklarında düşük ANA pozitifliği ve üveit oranları hala sürmektedir. Üveit oranının biraz yükselmiş olması çalışma grubundaki yüksek EİA'lı olgu sayısından kaynaklanmış olabilir. Bundan ötürü, bu konuda geniş çaplı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Collections