ALL`li hastalarda aşı ile korunulabilen hastalıklara karşı bağışıklığın değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Akut lenfoblastik lösemi tanılı çocuklarda, hastalığın kendisi, uygulanan kemoterapi veya her ikisi birden bağışıklık sisteminde baskılanmaya neden olabilir. Yoğun tedavi uygulanılan dönemlerde hastane enfeksiyonları ve azalan immünite nedeni ile artan endojen enfeksiyonlar morbidite ve mortaliteyi önemli ölçüde arttırırken, çocukluk çağı rutin aşılamaları ile korunulan hastalıkların üzerinde pek durulmamaktadır. Bağışıklık sistemindeki baskılanmanın yoğun tedavinin tamamlanmasından sonra da devam ettiği bu hasta popülasyonunda aşı ile korunulabilen hastalıklara karşı antikor titrelerinin düzeylerini veya aşılamaya yanıtı değerlendiren az sayıda çalışma vardır. Bu çalışma ile akut lenfoblastik lösemi tanılı hastalarda, aşı anamnezi ışığı altında; tanıda, idame tedavisi sırasında ve tedavi bitiminden sonraki 3-6 ay arasında çocukluk çağı aşılamaları sonucu gelişmiş antikor düzeylerinin belirlenmesi, aşılamaya yanıtın değerlendirilmesi ve ALL'li çocuklara uygun aşılama protokolü ile ilgili önerilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya, Ekim 1999 -Temmuz 2001 tarihleri arasında CTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı tarafından izlenmekte olan ve primer aşılamaları tamamlanmış yaşları 2-14 arasında değişen toplam 37 ALL tanılı hasta dahil edildi. Yeni ALL tanısı almış hastaların, bazal anti-difteri, anti-tetanoz toksoid ve anti-boğmaca antikor titreleri belirlendi. İdame tedavisi almakta olan hastalara yaşlarına uygun olarak DTaB, DT veya Td aşısı, tedavisi sona eren hastalara ise bu aşılara ek olarak MMR aşısı uygulandı. Bu hastaların aşılamadan önce ve 1 ay sonra antikor titreleri değerlendirildi. Hasta gruplarının aşı öncesi ve sonrası antikor titreleri, 14 olgudan oluşan DTaB ve MMR aşıları uygulanan sağlıklı kontrol grubunun aşı öncesi ve sonrası antikor titreleri ile karşılaştırıldı. Ayrıca tüm hasta grupları, kendi aralarında da aşı öncesi ve sonrası antikor titreleri açısından karşılaştırıldı. Yeni tanı almış ALL'li hastaların %100'ünde, idame tedavisi almakta olan hastaların %82'sinde, tedavisi kesilmiş olan hastaların %76'sında ve kontrol grubundaki olguların %85'inde bazal anti-difteri antikor düzeyleri koruyucu düzeylerin altında saptanırken anti-tetanoz antikor düzeyleri için benzer düşüklük sırasıyla %100, %82, %80 ve %92 olguda izlendi. Anti-difteri ve anti-tetanoz antikor titreleri açısından yeni tanılı hastalar, idame tedavisi almakta olan hastalar ve tedavisi sona eren hastaların kendi aralarında ve bu gruplarla kontrol grubu 53arasında yapılan karşılaştırmalar sonucu istatistiksel bir fark saptanmadı. Boğmacaya karşı yeni tanılı hastalarda %72 ve kontrol grubundaki olgularda %35 oranında seropozitivite saptanırken bu iki grubun bazal antikor titreleri arasında istatistiksel bir fark saptanmadı. İdame tedavisi almakta olan hastaların %92'si aşı öncesi boğmacaya karşı seronegatifti ve bu hastaların antikor titreleri kontrol grubuna ve yeni tanı almış ALL'li hastalara göre belirgin olarak düşük saptandı. Aşılama öncesi anti-kızamık ve anti-kabakulak antikorları açısından kontrol grubundaki olguların sırasıyla %71'i ve %42'si seropozitifken tedavisi sona ermiş hastalarda bu oran her ikisi için %28 saptandı. Tedavisi sona ermiş hastalarda bazal anti-kızamık antikor titreleri ve seropozitivite oranı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak düşük saptanırken bazal anti-kabakulak antikor titreleri ve seropozitivite oranı kontrol grubundan farksızdı. idame tedavisi alan hastaların %100'ünde aşılama sonrası difteri ve tetanoz toksoidlerine karşı koruyucu antikor yanıtı gelişti. Bu yanıt boğmaca için %57 olup aşılama sonrası anti-boğmaca antikor titreleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak düşüktü. Tedavisi sona eren hastalarda aşılama sonrası difteri ve tetanoz toksoidlerine karşı hastaların %100'ünde koruyucu düzeylerde antikor titresi oluştu ve bu yanıt kontrol grubundan farksızdı. MMR aşısı sonrası hastaların %76'sı kızamığa karşı ve %66'ı kabakulağa karşı seropozitif bulundu. Bu oran kontrol grubunda sırasıyla %92 ve %64 idi. Kontrol grubu ile hasta grubu arasında kızamık ve kabakulak için antikor titreleri, seropozitivite oranı ve serokonversiyon geliştirme açısından bir fark saptanmadı. Sonuç olarak, idame tedavisi alan veya tedavisi kesilmiş olan hastalarda DTaB, DT veya Td aşıları ile boğmaca komponenti dışında etkin bir koruma sağlanabildiği görüldü. Tedavisi sona ermiş olan hastalara uygulanan MMR aşısına karşı yanıt da kontrol grubu ile karşılaştırıldığında yeterli bulundu. Akut lenfoblastik lösemili hastalarda, idame tedavisi sırasında yaşlarına uygun olarak yapılacak aşılama ve tedavi kesiminden sonra tekrarlanan birer rapel doz ile yeterli korunmanın sağlanabileceği sonucuna varıldı. 54
Collections