12-18 yaş aralığındaki ergenlerde tıkınırcasına yeme bozukluğu ile ayrılma-bireyleşme süreci arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Ayrılma-bireyleşme ile ilgili güçlüklerin yeme bozuklukları gelişiminde etkili olduğu ileri sürülmektedir. Ayrılma-bireyleşme süreci ve yeme bozuklukları ilişkisini inceleyen az sayıdaki çalışmada genellikle anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza hastaları incelenmiştir. Ancak mevcut çalışmalarda tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalarda yeme psikopatolojisi ile ayrılma-bireyleşme süreci ilişkisi ele alınmamıştır. Ayrıca çalışmaların büyük bölümü ergenlerde değil daha büyük yaştaki kişilerle yapılmıştır. Yazındaki bu eksikliği de göz önüne alarak bu çalışmanın amacı 12-18 yaş aralığındaki ergenlerde tıkınırcasına yeme bozukluğu ile ayrılma-bireyleşme süreci arasındaki ilişkiyi incelemek olarak belirlenmiştir. Bu değerlendirmenin yanında, tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı alan ergenlerin depresyon, anksiyete ve dürtüsellik düzeylerinin de değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmamız kesitsel nitelikte bir çalışmadır. Olgu grubu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'na özgül olarak aşırı yemek yeme ve/veya kilo ile ilgili belirtilerle başvuran ya da herhangi bir yakınmayla başvurup ek olarak bu belirtileri bildiren hastalarla yapılan klinik görüşmeler sonucu TYB tanısı alan 30 ergenden, karşılaştırma grubu ise İstanbul ilinde sosyodemografik açıdan düşük, orta ve yüksek düzeyi temsil eden nitelikte altı ayrı okulda okuyan 332 ergenden oluşmaktadır. Tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı ebeveynler ve ergenlerle yapılan klinik görüşmeler ile DSM-5 tanı ölçütleri sorgulanarak tek tek değerlendirilmiştir. Tanı farklı bir araştırmacı tarafından doğrulanmıştır. Veri toplama araçları olarak Sosyodemografik Veri Formu, Adölesan Ayrılma Bireyleşme Testi, Yeme Bozukluğu Değerlendirme Ölçeği, Hollanda Yeme Davranışı Anketi, Çocuklar İçin Sürekli Kaygı Envanteri, Çocuk Depresyon Ölçeği, Barrat Dürtüsellik Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Veriler Ki-kare, Fisher, Mann Whitney-U testi ve Bacward Stepwise lojistik regresyon analizi kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Kronik hastalık varlığı ve beden kitle indeksi tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı alan olgu grubunda, anne eğitim düzeyi ise karşılaştırma grubunda anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Ayrılma-bireyleşme sürecinde yaşanan güçlüklerin tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı alan ergenlerde daha fazla görüldüğünü gösteren sonuçlar elde edilmiştir. Ayrılma-bireyleşme süreci açısından olumsuzluk ya da zorlukları gösteren alt ölçeklerin tümünün ortalama puanları olgu grubunda daha yüksektir; bu alt ölçeklerden reddedilme beklentisi ve ihtiyacı inkar etme istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. Sağlıklı bir ayrılma-bireyleşme sürecine işaret eden alt ölçekler ise karşılaştırma grubunda daha yüksek olarak saptanmıştır ancak istatistiksel olarak anlamlı dereceye ulaşmamıştır. Depresyon, anksiyete ve dürtüsellik düzeyleri tıkınıcasına yeme bozukluğu tanısı alan hastalarda karşılaştırma grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır. Tartışma: Çalışmamızda TYB tanılı ergenlerin sağlıklı ergenlere göre ayrılma-bireyleşme ile ilgili süreçlerinde daha fazla zorluklar bildirdikleri saptanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları ayrılma-bireyleşme kuramının TYB ile ilişkisine dair ilk deneysel kanıtları sağlamaktadır. Bu sonuçların yeni bir tanı kategorisi olarak kabul edilen ve görece az sayıda çalışma yapılan TYB'nin gelişimine neden olan faktörleri anlamaya ve TYB'nin etiyolojisini araştıran çalışmalara katkıda bulunabileceği düşünülmüştür. Farklı karşılaştırma gruplarıyla yapılacak yeni çalışmalarda ayrılma-bireyleşme ile ilgili bulguların tıkınırcasına yeme bozukluğu ile ilişkisinin özgüllük derecesi daha ayrıntılı incelenmelidir. Ayrılma-bireyleşme sürecinde yaşanan güçlüklerin TYB etiyolojisinde bir risk faktörü olarak kabul edilmesi açısından uzunlamasına çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Ayrılma Bireyleşme, Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Ergenlik Objective: It has been theorized that difficulties with the separation-individuation process may contribute to the development of eating disorders. There have been few studies examining the relationship between separation-individuation and eating disorders and most of them were about anorexia nervosa and bulimia nervosa. But the relationship between binge eating disorder and separation-individuation process has not been studied. In addition most of the studies focused on older age instead of adolescent period. Considering the deficiency in literature, the purpose of the current study was to examine relationship between binge-eating disorder and separation-individuation process in adolescents aged 12-18. Besides this, evaluation of depression, anxiety and impulsivity level in binge eating disorder were also aimed.Method: A cross-sectional study design is used in the study. The sample of this study is consisted of 30 adolescents diagnosed with binge eating disorder who admitted to Cerrahpaşa Child and Adolescent Psychiatry Department specially for overeating and/or weight related symptoms or reported these symptoms during clinical interviews. Diagnosis of binge-eating disorder was evaluated by clinical interviews with parents and adolescents and DSM-5 diagnostic criteries were questioned individually. The diagnosis was confirmed by different reserchers. The comparison of this study is consisted of 332 adolescents studying in six different schools representing three different socioeconomical status in İstanbul. Sociodemographic data form, Separation Individuation Test of Adolescence, Eating Disorder Examination Questionnaire, Dutch Eating Behaviour Questionnaire, Children's Depression Inventory, Trait Anxiety Inventory for Children and Barrat Impulsiveness Scale Short Form were used in the study. The data was analyzed with Ki-Square, Fisher, Mann-Withney U test and Bacward Stepwise Regression by using SPSS-22 software. Findings: Presence of chronic disease and body mass index in patients diagnosed with binge-eating disorder, education level of mother in comparison group were determined in significantly statistically higher level. Confirming hypotheses, difficulties in separation-individuation process were higher in adolescents with binge-eating disorder. The average scores of all subscales showing separation-individuation difficulties was higher and dependency deniel and rejection expectancy of these subscales were found to be statistically significantly higher in study group. While subscales pointing healthy separation-individuation process was found higher in comparison group but did not reach a statistically significantly higher level. Depression, anxiety and impulsiveness level were found to be higher in binge-eating disorder patients.Discussion: This study shows adolescents diagnosed with binge eating disorder report more difficulties in separation-ivdividuation process than healthy adolescents. Results of the study provide first experimental evidence for the realtionship between separation-individuation theory and binge eating disorder. These results can contribute understanding the etiology of binge eating disorder which is a new diagnostic catagory and a relatively small number of studies have been conducted about its etiology. Specifity of relationship between binge eating disorder and seperation-individuation process should be examined with different comparison groups in new studies. Longitudinal studies are needed to accept difficulties in separation-individuation process as a risk factor.Key Words: Seperation Individuation, Binge Eating Disorder, Adolescent
Collections