Kisisel harcama vergisi - Türk Vergi Sistemi için bir reform onerisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk vergi sistemi, vergi ödeme gücünün ölçüsü olarak geliri esas almaktadır. Gelirin ekonomik ve mali tanımları arasındaki farklılık, vergi ödeme gücünün bütün unsurlarının kavranmasına engel olmakta ve vergileme alanını daraltmaktadır. Bu durum, vergi yükünün belirli kesimler üzerinde yoğunlaşmasına ve kamu finansman ihtiyacının karşılanamamasına neden olmaktadır.Günümüzde etkinliğini büyük ölçüde yitirmiş olan Türk vergi sistemi, gelir dağılımı adaletsizliğine, ekonomik istikrarsızlığa ve kaynak ayrımı etkinsizliğine neden olmaktadır. Türkiye'nin gerek mevzuat, gerekse uygulama yönünden acilen köklü bir vergi reformuna ihtiyacı vardır.Türk vergi sisteminin etkinsizliğini ve kamu ekonomisinin fonksiyonları üzerindeki olumsuz etkilerini giderebilecek bir alternatif olan kişisel harcama vergisi, vergi ödeme gücünün ölçüsü olarak geliri değil, harcamaları esas almaktadır.Kişisel harcama vergisi, gelirin tasarruflar ve yatırımlar dışında kalan kısmı (harcamalar) üzerinden artan oranlı tarifeyle alınan dolaysız bir vergi türüdür. Bu vergi, vergilemede ödeme gücüne ulaşmakta kullanılan bütün tekniklerden yararlanılabilmesine imkân tanıyarak, vergilemede adaletin ve eşitliğin sağlanmasına katkıda bulunurken, ekonomideki gelir dağılımını iyileştirir. Kişisel harcama vergisi, tasarrufları ve yatırımları teşvik etmek ve enflasyonu baskı altına almak suretiyle, ekonomik istikrarın sağlanmasına katkıda bulunur. Bu vergi, emek arzı, çalışma arzusu ve risk alma arzusu üzerindeki olumlu etkileriyle, ekonomide kaynak ayrımında etkinliği sağlar.Vergi tabanı son derece geniş olan kişisel harcama vergisi, vergi matrahının kolayca hesaplanabilmesi ve vergi denetimlerinin süratli bir biçimde yapılabilmesi sayesinde, vergi kayıp ve kaçaklarını büyük ölçüde azaltır.Kişisel harcama vergisi, Türk vergi sisteminde uygulanmakta olan pek çok verginin yerini alabilecek, son derece etkin bir vergi türüdür. The Turkish tax system is predicated on income as the measure of ability to pay. The differences between the economic and financial definitions of income, prevents to embrace all obstacles of ability to pay and narrows the tax base. This fact causes concentration of tax burden on certain taxpayers and prevents meeting public finance needs.At the present, the Turkish tax system which largely has lost its effectiveness, is causing unfair income distribution, instable economy and inefficient resource allocation. Turkey urgently needs a comprehensive tax reform in terms of legislation and application.The personal expenditure tax, which is predicated on expenditures and not on income as the measure of ability to pay, could be an alternative to correct the inefficiency of the Turkish tax system and its negative effects on the functions of the public economy.The personal expenditure tax is a direct and progressive tax applied on the remaining part of income after excluding savings and investments (expenditures). This tax, allowing using all techniques to achieve the ability to pay, improves income distribution by contributing to reach justice and equality in taxation. The personal expenditure tax contributes to stabilize the economy, by encouraging savings and investments and by putting inflation under pressure. This tax secures efficient resource allocation, by means of its positive effects on labor supply, and on willingness to work and risk taking.The personal expenditure tax largely reduces tax loses and evasions, through its large and easy to calculate tax base and by courtesy of allowing making expeditious tax audits.The personal expenditure tax is an extremely effective kind of tax, which could replace many taxes being applied in the Turkish tax system.
Collections