Edebiyat ve televizyon arakesitinde uyarlama: Aşk-ı Memnu ve yaşam tarzının dönüşümü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Toplumların en önemli kültürel öğelerinden biri olan edebiyat ve özellikleedebiyatın bir türü olarak roman, sinemanın varoluşuyla birlikte uyarlama sorununukarşımıza çıkarmaktadır. Sinema kendinden önce var olan diğer sanat dallarıyla hep iç içeilişkiler kurmuştur. Kendisine hammadde sağlayacak en güçlü bağı ise edebiyat ilegerçekleştirmiştir.Tıpkı sinema gibi Türkiye'de teknolojik yöndeşmeyle birlikte gündelik hayatınayrılmaz bir parçası haline gelen televizyon da, diziler için romanı kendisine kaynak olarakkullanmaya başlamıştır. Her geçen gün artan rekabetle birlikte kanallar, izler kitleye primetimesaatlerde keyifli vakit geçirtebilmek ve kendilerine ticari fayda sağlamak amacıyla biranlatı formu olarak dizi filmleri üretime sokmuştur. Bu süreçte özgün senaryolar yerineedebi eser uyarlamalarına garanti gözüyle bakılması nedeniyle Türk edebiyatının önemliromanları televizyon ekranlarıyla buluşmaya başlamıştır.Televizyonun bir anlatıcı haline geldiği düşünüldüğünde programların kendineözgü metin üretmesi, televizyonu da metinlerarasılığın bir parçası olarak görmemizisağlamaktadır. Metinlerarasılık, sadece metinlerin başka metinlerle olan ilişkisi değil,çeşitli sanat dallarının başka sanat alanlarıyla da etkileşimi olarak da tanımlanabilir. Hersanat dalı kendinden önce ortaya çıkmış diğer sanatlardan izler taşımaktadır. Senaryo,yapısı gereği romanla benzerlik göstermekte ve bu anlamda kendinden önce var olan edebieseri seçip bir araya getirerek, eklemeler ve eksiltmelerle metni yeniden üretmektedir.Bu çalışmada, Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu adlı romanından aynı adla1975 yılı ve 2008 yılında iki defa uyarlanan dizilerin, Mihail Bakhtin ve GérardGenette'nin kavramları ekseninde metinlerarasılık açısından incelenmiştir. Kaynağını aynıromandan alan, farklı yaklaşım tarzlarıyla televizyona dizi olarak uyarlanmış iki farklıversiyonda sunulan yaşam tarzının dönüşümünün tarihsel süreklilikte metinlerarasılıkdüzleminde izi sürülmektedir. Being one of the most important cultural aspects of societies, literature and novelas a genre in particular, presents the problem of adaptation since the existence of cinema.Cinema has always established interrelated relations with other art branches that existedbefore it. It has achieved the most powerful bond with literature to provide with rawmaterials.With the technological convergence in Turkey, just as cinema, television whichhas become an integral part of everyday life, have started to use novel as a source for itsseries.With ever-increasing competition, the channels have produced TV series as anarrative genre in order to give the audience a pleasant time in prime-time hours andprovide commercial benefits to them. Within this process, prominent novels of Turkishliterature started to meet with television screens instead of preliminary scenarios becausethe adaptations were thought as a kind of guaranteed profit.Today, since television is accepted as a storyteller, the production of TV series astexts enables us to see television as a part of intertextuality. Intertextuality can be definednot only as the relationship of texts with the text, but also as an interaction with other fieldsof art. Each branch of art carries traces from other art forms that have emerged before it.The script is similar to the novel due to its structure and in this sense it reproduces theliterary work that existed before it.In this study, the series adapted from Halit Ziya Uşaklıgil's Aşk-ı Memnu novelwith the same name in 1975 and 2008 were examined in terms of intertextuality in the axisof the concepts of Mihail Bakhtin and Gérard Genette. The transformation of the lifestylepresented in two different versions, which originate from the same novel and adapted totelevision as series with different approaches, is traced on the plane of intertextualitywithin historical continuity.
Collections