When memory takes the stage: The forms of unrepresentability in Sarkis
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
20. Yüzyıl sonlarına gelirken, çağdaş zaman ve mekân anlayışı, tarihin merkeziyetçi, doğrusal ve nedensel yapısını tehdit etmeye başlamıştır. Gittikçe sıkışan ve hızlanıyor gibi gözüken dünyada, kişi yavaşlama ve tutunma ihtiyacı duymaya başlar. Bir tür ait olma ve kimlik arayışına giren bireye, tarihin ve büyük anlatıların sunduğu perspektif yetmez hale gelir. Bu yüzden birey, kendi gerçekliğine, dolayısıyla belleğine tutunur. 20. Yüzyıl sonlarına gelirken bellek, tüm dünyada pek çok alanı etkileyen yaygın ve eşzamanlı bir kamusal diskur haline gelmiştir. Bu süreçte sanatçı da artık tarihin bir figüranı olmaktan çıkıp, kendi gerçekliğinin izlerini, belleğiyle görünür kılma arayışına girmiştir.Yüksek lisans tezim kapsamında 1938, İstanbul doğumlu sanatçı Sarkis'in sanatı üzerinden belleğin imkân verdiği dil ve ifade biçimlerini inceledim. Sarkis'in işlerinde bellek, kişiyi ve toplumu sarsan, bir ömrün sınırlarını aşıp önceki kuşaklara uzanan travmaların semptomları biçiminde ortaya çıkar. Travmayı konumlandırırken deneyim ve doğrusal göndermelere dayanan tarihin geleneksel anlayışı yetersiz kaldığı için, sanatçı geçmişe hapsolmuş duygularını bellek aracılığıyla iletir ve travmanın izlerini görünür kılar. Böylece temsil edilemezin biçimlerini oluşturur. Açıklayıcı cümleler, betimlemeler, nostalji ve ağıttan kaçınan bu işler, bastırılmış olanın ansızın geri dönüşü gibidir. Sarkis temsilin imkânsızlığının farkındadır, belleğiyle kendisine bir mülk inşa eder ve onu kendi vatanı yapar. Sanatçının hayatının ve sanatının incelendiği bu tezde, özellikle ?Çaylak Sokak? (1986) ve ?Başlangıçta: Çığlık? (1998) işleri üzerinden temsil edilemezin kavram ve biçimleri analiz edilmiş; Gidiş - Dönüş, Yokluk - Sessizlik, Yineleme, Okunamazlık - Belirsizlik, Hapsolma başlıkları üzerinden tartışılmıştır. While reaching the end of 20th century, contemporary understanding of space and time began to threaten history?s centralist, linear and causal structure. In the appearingly accelerating and tightening world, the individual feels the need for deceleration and adherence. The perspective offered by history and grand narratives can no longer be adequate for the individuum seeking a sense of identity and belonging. Therefore, the individual clings to his/her verity and thereby his/her memory.In the scope of my Graduate Thesis, I examine the language and the forms of expression enabled by memory through Sarkis? (born in 1938, Istanbul) art. In his works, memory emerges as symptoms of traumas that agitate the individual and the society. While positioning the trauma, traditional understanding of history - based on the experiences and linear references - remains insufficient. Hence, the artist expresses his feelings imprisoned in the past via his memory. He makes traces of trauma discernible, thus he creates the forms of unrepresentability. While these works abstain from descriptive sentences, representation, nostalgia and lament, they are such a sudden return of what has been repressed.Sarkis is aware of the impossibility of representation. Through his memory he builds a territory for himself and makes it his homeland. This thesis examines his life and art, particularly through the works of ?Caylak Street? (1986) and ?In the Beginning, The Scream? (1998). It also discusses the notion and the forms of unrepresentability in the titles of: Leave and Return, Repetition, Absence and Silence, Illegibility and Ambivalence, Imprisonment.
Collections