Understanding Turkish-Greek relations through securitization to desecuritization: A Turkish perspective
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez, Türkiye tarafından Yunanistan'ın nasıl, kim tarafından ve hangi boyutta güvenlikleştirildiği ve güvenlik-dışılaştırıldığını anlamak amacıyla, güvenlikleştirme teorisinin sunduğu çerçeveyi kullanarak başta ikili ilişkilerde güvenlikleştirmenin zirve yaptığı Soğuk Savaş dönemini olmak üzere, Türkiye ve Yunanistan arasındaki temel tartışma konularına odaklanmaktadır. Böylelikle, iki ülke arasındaki Ege'deki sınırlandırma (kara suları, hava sahası ve kıta sahanlığı) ve egemenlik konuları (ada, adacık ve kayalıkların durumuyla adaların silah(sız)landırılması), Kıbrıs'la ilgili sorunlar ve Yunanistan'ın terörizm bağlantısı gibi hemen her ihtilafta Türk elitlerinin söylemlerinde `tehditkâr` ve `düşmanca` bir ton hâkim olduğunu öne sürmektedir. Her ne kadar Türk elitleri Yunanistan'la ilgili konuları yukarıda anıldığı şekilde güvenlik söz edimleriyle güvenlikleştirmişse de, 1990'ların sonralarından itibaren yakınlaşmanın da etkisiyle çelişkili bir şekilde ikili ilişkiler yaşamsal tehditlere odaklanmak yerine `dostluk` vurgusunun hakim olduğu ve karar vericilerin güvenlik söylemlerinin yerini daha olumlu ve temkinli bir tona bıraktığı işbirliğine doğru evrilmiştir. Bu doğrultuda, elinizdeki tez yakınlaşma süreci ve güvenlik-dışılaştırma arasında yakın bir bağ olduğundan yola çıkarak, ikili ilişkilerdeki iyileşmeyi güvenlik-dışılaştırma metodolojisi çerçevesinde açıkalmanın mümkün olduğunu savunmaktadır. Bu çerçevede tez, çok sayıda etkenin bir sonucu olan Türkiye-Yunanistan arasındaki yakınlaşma sürecinin Lene Hansen'in terminolojisinden ödünç alınan `istikrar yoluyla değişim` formuna tümüyle uyduğu sonucuna ulaşmaktadır.Anahtar Kelimeler: Türk-Yunan İlişkileri, Kopenhag Okulu, Güvenlikleştirme,Güvenlik-dışılaştırma, Ege Denizi, Kıbrıs This thesis focuses on the main contentious issues between Turkey and Greece, particularly in the post-Cold War era which was the peak point of securitization in bilateral relations, by using the framework of securitization theory in order to understand how, by whom and to what extent Greece is securitized and desecuritized by Turkey. By doing so, the thesis argues that there was a `threatening` and a `hostile` tone in Turkish elites' discourses in almost every contention between the two countries such as delimitation (territorial waters, airspace and the continental shelf) and sovereignty issues (the status of the islands, islets and rocks as well as the (de)militarization of the islands) in the Aegean Sea, problems related to Cyprus, and Greece's ties with terrorist organizations. Even tough Turkish elites have securitized issues related to Greece, such security speech-acts, paradoxically, since the late 1990s due to the forces of rapprochement, bilateral relations were almost transformed into a cooperative stance with emphasis on `friendship` rather than focusing on any existential threat, and decision-makers began to substitute their security grammar with a positive and cautious tone. Accordingly, this thesis argues that it is possible to explain the amelioration of bilateral relations with the methodology of desecuritization as there is a close correlation between the rapprochement process and desecuritization. In this context, the thesis reaches the conclusion that the rapprochement process, which has been an outcome of several factors, in Turkish-Greek relations quite fits into the form of `change through stabilization`, borrowed from Lene Hansen's terminology.Keywords: Turkish-Greek Relations, Copenhagen School, Securitization, Desecuritization, Aegean Sea, Cyprus.
Collections