Batum Burunbaşı Mevkii`nde Aziziye şehrinin kuruluşu, mimarisi ve Osmanlı Dönemi yapıları (1864-1878)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kafkasya; asırlar boyu ev sahipliği yaptığı farklı milletlerden aldığı kültürel mirası, hâlâ uhdesinde saklayan bir bölgedir. Din, dil ve demografik yapıdaki çeşitlilik; Kafkasya'nın bütününe hakim olduğu gibi, bölgeye dahil olan ülkelerin her birinde görülebilmektedir. Güney Kafkasya'da yer alan Gürcistan da; ilk bakışta Gürcülerin yurdu olarak tanımlanmasına rağmen, hem topraklarında yaşayan farklı milletlerden, hem de komşu coğrafyalardan etkilenen kültür mozaiğiyle, önemli bir çeşitlilik örneğidir. Ülke genelinde bu etkileşimin en yoğun olduğu bölgelerin başında ise, bugün özerk bir cumhuriyet olan Acara gelmektedir.Türkiye ile sınır komşusu olan Acara bölgesinin geçmişinde uzun bir Osmanlı hakimiyetinin varlığı; Türkiye ile genelde kültürel, özelde mimarî miras ortaklığını arttırmaktadır. Acara Özerk Cumhuriyeti'nin yönetim merkezi olan Batum ise, bu ortaklıkta bir adım öne çıkmaktadır. Karadeniz'in en iyi limanlarından birinin bulunduğu ve adı da derin liman anlamına gelen kelimelerden türemiş olan Batum şehrinin, uzun ve zengin tarihi dikkat çekicidir. Rusya ve İran hakimiyetinin de görüldüğü tarihsel süreçte; 1508 yılında başlayıp 370 yıl boyunca devam eden Osmanlı dönemi, şüphesiz, en önemli parçalardan biridir.Batum'daki uzun Osmanlı hakimiyetinin son yüzyılı, çok yönlü bir araştırmanın kapılarını aralayacak veriler sunmaktadır. Çünkü Osmanlı Devleti için 19. yüzyıl, önemli değişimleri içeren bir geçiş sürecini hatırlatmaktadır. Artan bir ivmeyle devam eden yükselişin durmasıyla, sahip olunan güç gitgide zayıflamış ve mevcut idari sistemin işlevselliği azalmıştır. Yaşanan gerileme döneminde, düşüşü durduramasa da yavaşlatabilen, idarî, siyasî ve ekonomik reformlar yapılmıştır. Tanzimat ve Islahat Fermanları ile çeşitli alanlarda çıkartılan nizamnameler, diğer bir çok alanda olduğu gibi, imar faaliyetlerini de etkilemiştir. Bir yandan Tanzimat'ın ilanı sonrasında yapılan Avrupa temelli düzenlemeler tasarımları etkilerken, diğer yandan ekonomik sıkıntılar inşaat hacmini ve planlamalarını kısıtlamıştır. Hem düzenlemelerin hem de maddî güçteki düşüşün had safhada olduğu bir süreçte, Batum'un Burunbaşı Mevkii'nde kurulan Aziziye şehri de, bu dönemin âdeta somut bir resmi olarak kayıtlara geçmiştir. Söz konusu reformlardan önce yerleşmiş olan ve Aziziye'nin kuruluş döneminde de varlığını sürdüren eski Batum kasabası ile yeni şehrin birlikteliği ise, farklı anlayışların mimari yansımalarını eş zamanlı olarak gözlemleme imkanı sunması açısından son derece önemlidir. Bu iki yerleşim yeri arasında, şehirleşme algısındaki değişim noktasını belirleyen fiziksel bir sınır çizgisi bulunmaktadır. Eski Batum kasabasının bitişiğindeki boş ve ziraate elverişli olmayan alanda, halkın ihtiyaçlarının karşılanması ve ticaret hacminin arttırılması amacıyla, dönemin padişahı Sultan Abdülaziz'e ithafen Aziziye ismi verilerek teşkil edilen yeni şehir, genel özellikleri ve yapısı itibariyle bir Tanzimat Dönemi şehri portresi çizmektedir. Bu bağlamda, öncelikle İstanbul'da uygulanan düzenlemelerin Batum'a daha geç bir dönemde ulaştığı söylenebilir. Yeni sistemin geliştirildiği, daha düzenli bir şekilde uygulandığı ve dolayısıyla mimariyi de farklı bir biçimde şekillendirdiği 19. yüzyılın son dönemlerinde, bölge artık Osmanlı topraklarına dahil olmadığından, reform sürecinin ancak bir bölümü şehir yapısında izlenebilmektedir. Planlanmasına 1864 yılında başlanan ve yeni usul gereği ızgara planlı olarak düzenlenen Aziziye'de, her bir parsel dörtgen şekilde çizilerek taksim edimiş ve yine reformların bir sonucu olarak, parseller arasındaki mesafeler de önceden belirlenmiştir. Ayrıca, şehir kurulmadan önce idarî, askerî ve dinî yapıların konumları ile bina oturum alanları da tespit edilmiştir. Tanzimat Dönemi'nde ortaya çıkmış olan, hükümet konağı ve telgrafhane gibi yeni yapı tipi örneklerinin yanı sıra, şehir ölçeğindeki hükümet meydanı gibi düzenlemelerin Aziziye'de de hayata geçirildiği görülmektedir. Yapılan planlama doğrultusunda, hem toplumsal hem de mimarî açıdan farklı bir önem arz eden Aziziye Camii ile hükümet konağı ve hapishanesinin inşasıyla başlayan yeni şehrin imar faaliyetleri, devlet yöneticileri ve halk tarafından hızlı bir şekilde devam ettirilmiştir. Böylece Batum şehri, yatay düzlemde önemli bir büyüme göstermiştir. Bu çalışmalar, 1878 yılında yaşanan 93 Harbi'yle birlikte, Batum'un Rus hakimiyetine girmesine kadar sürmüştür. Yapılan çalışmada, Batum'da teşkil edilen bu yeni şehrin planlama süreci ve kuruluşu ile mimarî yapıları ele alınmıştır. Öncelikle, Aziziye şehir planında derin izleri olan Tanzimat Dönemi mimarisinin ana hatlarına ilişkin bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Dönemde hakim olan algının ortaya konmadan, yeni şehrin temelini oluşturan prensiplerin anlaşılması mümkün olmayacağından, benzer özellikleri taşıyan Selanik şehri üzerinden de kısa bir örnekleme yapılmıştır. Büyük resmin özeti niteliğinde bir bakış sunulduktan sonra, şehrin sınırları belirlenerek `Burunbaşı Mevkii` olarak anılan bölge araştırma kapsamına alınmış ve burada inşa edilen yapılar tiplerine göre ayrılarak tespit edilmiştir. Şehrin planlama aşamaları ortaya konarak, bölgenin kuruluştan önceki ve sonraki durumu da tahlil edilmiştir. Sonuç olarak; resmî, idarî ve dinî yapılar ile sahil, eğitim, su ve sağlık yapılarından oluşan toplam 20 yapı örneği belgelenmiştir. Bazı sivil mimari örnekler ile ticarî yapılar da bu bağlamda incelenmiştir. Araştırma süresince; ağırlıklı olarak İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yer alan belgelerden yararlanılmış; kısmî olarak Rus ve Gürcü kaynaklara yer verilmişse de, bunlar dil yetersizliği sebebiyle kısıtlı ölçüde kullanılmıştır. Yapıların tespitinde; kartpostallar ve çeşitli görseller, önemli birer kaynak olmuştur. Yakın bölgelerde ve aynı dönemde yapılmış bir takım yapılar da, yeterli bilgiye ulaşılamamış yapılar için referans olmak üzere eklenmiştir. Öte yandan, Rusya, Gürcistan ve Acara'daki arşivlerde yapılacak bir araştırmanın, konuyu bir adım daha ileriye götürebileceği muhakkaktır. Çalışma kapsamında incelenen mimari öğelerin, şehirdeki tüm yapıları kapsamadığı açıktır. Bu bağlamda; bazı noktalarda elde edilen bilgiler üzerinden oluşturulan yorumların ve tahminlerin, kesin bilgiler olarak sunulmamak kaydıyla, çalışmaya eklendiği de ifade edilmelidir. Fakat ortaya konan örneklerin, şehrin mimari yapısının ana hatlarıyla anlaşılabilmesi adına yeterli veri sunduğunu söylemek mümkündür.Tarihin bir dönemine ışık tutan bu geç dönem Osmanlı şehri, bugünkü Batum şehir merkezinin büyük bir bölümünün temellerini oluşturması açısından, ayrı bir önem taşımaktadır. Kurulduğu dönemde yapılan şehir planındaki sokak akslarının bir kısmı, hala Batum planında görülebilir durumdadır. Fakat ne yazık ki, harap haldeki bir hamam dışında, Aziziye'den geriye kalan tek iz budur. Batum'un Osmanlı hakimiyetinden çıkmasıyla başlayan yıkım, 21. yüzyılda sürdürülen politikalarla devam etmiş; Sovyet döneminin sert ve yok edici tutumu, yapıların kayda değer bir bölümünü ortadan kaldırmıştır. Böylece şehrin silueti tümüyle Osmanlı'dan, diğer bir ifadeyle geçmişinden arındırılmıştır. Aziziye'de inşa edilmiş tüm yapılar, benzersiz birer mimari eser olmasa da, bütün bir şehri tarih sayfalarından dahi silmek için elbette bir gerekçe değildir. Bugün Batum'da benimsenmiş olan bakış açısının, tarihi yapılardan ziyade modern ve gösterişli bir mimariye önem veren bir çerçevede gelişmiş olması, üzücü bir gerçektir. Osmanlı'dan sonra, Rus dönemine ait bazı önemli yapıların yıkılmış olması da, bu anlayışın bir sonucudur. Bu sebepledir ki, bugün Batum'da yapılacak bir şehir turunda, burada derin bir tarihin yattığını düşündürecek bir ipucuna rastlanamamaktadır. Hazırlanan bu çalışma ve arka planındaki uzun araştırma sürecinin birincil amacı, Batum'un bugün için görünmez olan bu şehir katmanının gün yüzüne çıkartılmasıdır. Bu kapsamda tespit edilen yapılar ve şehir planlama anlayışıyla, Batum'un 19. yüzyıldaki mimari portresinin bir özeti sunulmaya çalışılmıştır. Ayrıca; Batum'un kayıp haldeki Osmanlı şehri kimliği bir örnek olarak ortaya konarak, kaybolan mimarlık miraslarına bu vesileyle bir kez daha dikkat çekilmesi hedeflenmiştir. Yapılan araştırmanın, dönemsel ortak özellikler taşıyan başka şehirlerle birlikte yapılabilecek, karşılaştırmalı yeni çalışmalara mütevazi bir katkı olarak görülebileceği de vurgulanmalıdır. Tanzimat Dönemi Osmanlı taşrasının mimarlık tarihine ilişkin yapılmış olan çalışmaların sınırlılığı da göz önüne alındığında, konunun çekiciliği ve önemi bir kat daha artmaktadır. Son olarak; kültürel zenginliğine rağmen, mimarlık tarihi açısından yine yeterince araştırılmamış olan, özelde Batum ve Gürcistan ile genelde Kafkasya bölgesinde yürütülecek yeni çalışmalara bir kapı aralanması, sarf edilen bu somut emeğin diğer bir amacı olarak dile getirilmelidir. Caucasia is an area that still preserves the centuries-old cultural heritage of different nationalities. As the diversity in religion, language and demographic structure dominate the whole of the Caucasus, it can be seen in each of the countries involved in the region. Georgia located in the South Caucasus is no exception in this regard. Although it is defined as the country for Georgian people at first glance, it has a distinct cultural mosaic, which has been influenced by both neighboring regions and different minorities living in the territory. Indeed, the autonomous republic of Adjara is one of the most important regions of this intense interaction. With the presence of a long history of Ottoman rule in Adjara, not only the borders but also a significant cultural and architectural heritage has been shared with Turkey. In this assosiation, Batumi stands out with its status of being the center of the republic and a significant port city throughout the history. In fact, the name `Batumi` itself is derived from the words `deep harbor` and it has one of the best ports in the Black Sea. Besides the convenient port, the city has a remarkably rich history. Despite the duration of Russian and Iranian domination in the historical background, the Ottoman period steps forward with no doubt, as it began in 1508 and continued throughout 370 years until 1878. The last century of Ottoman rule in Batumi offers an extensive amount of data, which is able to open the door to a comprehensive research, because the 19th century is reminiscent of a process in the Ottoman Empire that involves significant changes. In that period of time, the weakened power and decrease in the growth rate reduced the functionality of the existing administrative system. As a result, political, economic and administrative reorganazations has been made in several areas. Although these were not enogh to stop the regression, they were still able to slow it down. Reforms such as Tanzimat and Islahat Fermanı (Firman of Reorganisation and Improvement) with regulations in various fields has also affected the construction activities. On the one hand European-based arrangements in the Tanzimat period dictated the architectural designs, on the other hand, the economic problems have limited the constructions and planning attempts. Despite these harsh conditions, the city `Aziziye` has been established in Burunbasi district of Batumi in the second half of the 19th century. In fact, Aziziye has formed a symbolic architecture of change and resistance in the Ottoman Empire. After all the financial problems, a new city has been planned according to new instructions with the hope to increase the commercial benefits to the state and to meet the needs of the dwellers. Not only the government but also the people living in Batumi made a great effort to complete the constructions. Addition to that, Aziziye creates a very clear picture of the transition period, as the reflections of the reforms in architectural practises started to becomevisible after 1850's in the provinces. The unity of the new city and the old town of Batumi, which was settled next to Aziziye several yeras ago before the Tanzimat period, provides the opportunity to observe different architectural understandings simultaneously. Indeed, there is a physical border line between these two settlements, which emphasizes the change in the perception of urbanization. The old town represents the former city planning aspect with no specific form and street pattern unlike the new city.Aziziye as the urban practice of early reforms was constituted during the reign of Sultan Abdulaziz (1861-1876) with his name. Considering its general characteristics and structure, it could be evaluated as a typical Anatolian province of the early Tanzimat period. In fact, the implementation of regulations started firstly in Istanbul has reached to Batumi at a later stage. By the late 19th century, when the new system was developed and regulated and started to reshape the architectural view effectually, the region of Batumi was not a part of the Ottoman Empire any more. Therefore, only a part of the reform process can be observed in the urban structure. The planning of Aziziye was started in 1864 based on a grid plan. Each parcel in the plan was drawn with a rectangular shape and the distance between the parcels, which forms the pattern of the streets, were also predetermined as a result of the new regulations. Addition to that, the locations of the administrative, religious and military buildings have been identified before starting the construcitons. The examples of the new type of structures and urban planning instruments that occured during the Tanzimat period are also to be seen in Aziziye such as a telegraph station, a government house and a wide square. The construction activities of the new city began with Aziziye Mosque and the government house, which had both social and architectural significance. Most of the constructions were completed around 4-5 years according to the city plan and continued until the war with Russia in 1878, which ended the Ottoman rule in Batumi. Thus Batumi has shown a significant growth in the horizontal plane. This study focuses on the establishment, urban planning process and architectural buildings of Aziziye from 1864 to the war in 1878. First of all, the general characteristics of the architecture in Tanzimat period were defined as a summary to create an opportunitiy to understand the underlying perception and principles in urban planning. Therefore, a short sampling is done over the city of Thessaloniki with similar characteristics. After an overview to this sample, the borderlines of the research field were defined, which was refered to as `Burunbasi district` in Ottoman period, and the documented buildings during the research were classified according the functions. While presenting the planning stages, the conditions of the region before and after the establishment of Aziziye have been also analyzed. As a result; 20 buildings consisting of military, administrative, religious, educational, coastal, public, commercial, sanitary and water structures have been documented. Some examples of civil architecture were also analized in this context. During the research; the documents in the Ottoman Archives of the Prime Ministry were used as the main sources. Additionally, a limited number of Russian and Georgian sources were also included. Especially the postcards and various images were extremely useful to define the buildings. To create an architectural referance for the buildings with inadequate information, other buildings constructed during the same period in different locations were mentioned. On the other hand, a research in Russian and Adjara archives would certainly enrich the study. It is obvious that the documented architectural elements do not include the entire structure of the city. Therefore, someinterpretations and estimates were created without presenting them as conclusive facts. Nevertheless, it is possible to say that sufficient data were provided to present the architecture of the city.This Ottoman city in the late 19th century that sheds light on a period of history actually created the foundaitons for the city center of Batumi today. Even some streets, which were planned in the Ottomon period, can still be seen in Batumi's city plan. Unfortunately, except a ruined hammam, this is the only remaining trace of Aziziye. Batumi's destruction policy, which began with the termination of the Ottoman domination, continued through the 20th century. Harsh and destructive attitudes of Soviets resulted in a complete demolition of historical buildings. This was the end of the Ottoman architectural heritage. The fact that all the structures built in Aziziye were not unique architectural works is also not a reasonable excuse. For today's architectural perspective adopted in Batumi, modern and fancy buildings are more important than historical and old structures. A serious number of the buildings from the Russian period were also destroyed with this point of view. This is why, during a city tour in Batumi today, it is not possible to find a clue to such a deep and long history and architectural background. The primary purpose of this study with a long research process is to expose the invisible layer of this city. Batumi's architecture in the second half of the 19th century is intended to present as a general portrait with documented buildings and revealed urban planning perception. Moreover, by putting forward the city's lost Ottoman identity as an example, it is meant to draw attention to the disappearing architectural heritage. It should also be emphasized that this study would make a modest contribution to new and possibly more comparative researchs. Taking into consideration that limited number of studies have been conducted on the history of architecture regarding the Tanzimat period in Ottoman provinces, attractiveness and importance of the issue is increasing even more. If this study would be an example for new researches for other cities with similar characteristics and trigger the interest on the Caucasia and particularly on Batumi, another objective would be accomplished.
Collections