Modern yapı stoğunun yeniden değerlendirilmesi: İstanbul, Tozkoparan
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
20. yüzyılın ikinci yarısında yoğunlaşmış, kitlesel konut üretimi ve özellikle kentlerin genişlemesine aracılık etmiş bu konut üretim biçiminin modern mimarlıkla olan ilişkisi bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Sıklıkla ve sertçe eleştirilen bu kentleşme biçimi ve ortaya çıkarmış olduğu fiziksel çevreler, hem mimarlık ve planlama disiplinleri içinde, hem de bunların dışında tartışılmakta; dünyanın birçok yerinde kentsel dönüşüm söylemi içinde, iyileştirilmesi, yeniden canlandırılması ya da yıkılıp yeniden yapılması için projeler üretilmektedir. Çalışmada, bu tartışmalar ile İstanbul, Türkiye coğrafi, sosyal ve ekonomik bağlamı arasında paralellikler kurmaya imkan tanıyabilecek bir örnek olarak Tozkoparan Mahallesi ele alınmıştır. Mahalle, 1960'lı yılların gecekondu önleme projelerinden biridir, savaş-sonrası modernist mimarlık ve planlama örnekleri ile birçok benzerlik taşımaktadır. 20. yüzyılın ortalarından bugüne yaşanan toplumsal ve mekansal dönüşümü anlamak ve aktarmak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Araştırma, özgün projeye eklenmiş olan kullanım katmanlarının incelenerek mahallenin fiziksel dönüşümünün belgelenmesi ve bu verilerin dönüşen kent bağlamı, gündelik hayat ve kuramsal tartışma ile paralel olarak incelenmesinden oluşmaktadır. Proje bir açıdan değişen kullanıcı ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde esnek olabilmiş; öte yandan enformel gelişimi ve bu gelişimin kesintiye uğrayışıyla birlikte bir tür yıkıntı haline gelmiştir. Bu nedenle yine modernizme özgü bir nostaljiyi içinde barındırmaktadır. Çalışma kapsamında yapılan literatür incelemelerine göre, erken idealler, kavramsal tartışmalar, uygulamalar, modern mimarlığın temsiliyeti gibi konular -özellikle konut üzerinden- ele alınırken bazı problematik kavramlar sıklıkla gündeme gelmiştir. Kullanım ve yapılan fiziksel müdahaleler, müdahale imkanları ve tanımsız alanlar, görece özerk konut projelerinin taşıdığı estetik ve kültürel anlamların dönüşümü ve bu dönüşümün sosyo-ekonomik boyuttaki karşılıklarının anlaşılması, dört ana kavram çevresinde odaklanmaktadır. Çalışmanın gövdesini ise Tozkoparan Mahallesi'nin inşa sürecinden günümüze dönüşen nitelikleri ve bu niteliklerin hem yerinde belgelemeler hem de kullanıcı görüşleri ile birlikte aktarılması oluşturmaktadır. Araştırmaya ait bulgular, bu özgün örneğin mimarlık bilgisi içindeki olası konumlarından birini ortaya koymaktadır. Bu çalışmada kurulan anlatının mimarlık ve kent araştırmalarına özgün katkısı, yerel modernleşme öyküsünü belgelemesi ve aktarmasının yanı sıra, benzer nitelikteki fiziksel çevrelerin oluşturduğu potansiyeller ve bunun mimarlık ve planlama disiplinleri içinden yeni bilgi üretimlerine olası katkılarını gündeme getirmesidir. The intensification of the massive housing production, in the second half of the 20th century and the relation of this housing model to modern architecture is the main question of this research. Throughout this period (and until very recent), the production of physical environment and consequently suburbanization have been criticized harshly from within and outside of the disciplines of planning and architecture. Accompanying the discussions, many projects have been and are being proposed in order to improve, regenerate or demolish and replace the existing neighbourhoods. Within this work, Tozkoparan Neighbourhood, a housing project realized in the late 1960's and early 1970's in Istanbul has been designated as the case study, with an aim of representing the connection of above-mentioned discussions to the local, geographical, social and cultural context of Istanbul, Turkey. The project accommodates many characteristics of post-war modernism as widely acknowledged in architecture and planning disciplines. As a social housing project, that was a part of the larger `Squatter Prevention` Project, Tozkoparan is an important source of information, related to the social and spatial transformations occurred on a larger scale. This research, proposing to conceive new knowledge by understanding the layers added by usage, embodies the investigation of the case study and the representation of the findings in two different methodological approach: the documentation of physical appropriations and in-depth interviews by the inhabitants. These two in-situ data collection and representation techniques allowed the research to focus on a less romanticized approach on a problematic area and its changing meanings within the context of a changing, globalizing city. The literature review on the housing discussions gathered around the architecture and modernity topics revealed four outstanding concepts: civic space, discrediting, nostalgia and intervention. Another research axis was oriented towards understanding the local context. Field studies included the documentation of the existing physical space and in-depth interviews with the inhabitants. The aim of documentation has been locating the building in the local history of architecture and conceive new knowledge from the appropriation of space by the inhabitants. The interviews enabled the researcher to superpose the stories with space and correlate the conceptual outcome and the changing needs of the users. As a consequence, the analysis has been a tool to understand the layers of usage without romanticization or mystification. The outcomes of this historiographic investigation are manifesting a plausible positioning of this unique example in the knowledge of architecture. The original contribution of this narrative, constructed in this research, to the field of urban studies and architecture is primarily the documentation and description of a unique example. In addition to that it brings the neglected potentials of similar examples in a wider geography and their possible contribution to the disciplines dealing with urban space, into question.
Collections