19. yüzyılda Galata Limanı: Surdışı kıyı bölgesinin değişimi ve dönüşüm
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Haliç'e ve İstanbul Boğazı'na kıyısı olan Galata Limanı, Bizans İmparatorluğu zamanından 20. Yüzyılın ortalarına kadar İstanbul'un ana limanlarından biridir. 15. Yüzyılda donanmanın Galata'nın Haliç tarafına taşınması ve Tersane-i Amire'nin kurulmasıyla birlikte liman bölgesi askeri ve ticari olarak ikiye bölünmüştür. İşlevsel olarak limanın ikiye ayrılması, bölgenin değişimi ve dönüşümündeki etkili kırılma noktalarından biri olmuştur. Limanın ticaretle ilişkili olan kısmı, Karaköy Kapısı'yla Tophane arasında kalan Boğaz'a kıyısı olan bölgeyle sınırlanmıştır. Bu kıyı alanı, Haliç köprülerinden Karaköy-Eminönü bağlantısını sağlayan ikinci köprünün inşasıyla sınırları daha belirgin bir liman bölgesi haline gelmiştir. 19. yüzyıl ise Galata'nın fiziksel ve sosyal açıdan yoğun değişimler geçirdiği bir dönemdir. Yüzyıl başında gerçekleşen 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşması ve 1839 Tanzimat Fermanı'yla birlikte imparatorluğun yıkılmasına kadar etkilerini sürdüren idari yenilik arayışları ve çağdaşlaşma çabaları bu değişimlerin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Askeri alanda başlayan çağdaşlaşma hareketlerini kentsel düzenlemeleri içeren nizamnameler çıkarılması izlemiştir. Bu nizamnamelerdeki düzenlemelere bağlı olarak yolların genişletilmesi, surların yıkılması, ahşap yapıların yerini kagir yapıların alması, binaların kat yüksekliklerinin ve yapı adalarının parselizasyonun değişmesi gerçekleşmiştir. Bu değişikliklerin büyük bir kısmı 1858 D'ostoya Haritası ve 1895 Huber Haritası üzerinden izlenebilmektedir. 19. Yüzyıldaki çağdaşlaşma hareketlerinin bir parçası olarak Galata Rıhtımı'nın yenilenmesi konusu 1839 İlmuhaberi'nde Haliç'in iki kıyısında da taş rıhtımlar inşa edilmesiyle gündeme gelmiştir. Kıyıların düzenlenmesi ve rıhtımların yenilenmesi ihtiyacı 19. yüzyıl başında fark edilmiş olsa da 1892'de yeni rıhtımın proejesinin inşasına kadar onarımlar ve ilave rıhtımlar yapılması gibi küçük ölçekli yenilemeler yapılmıştır. 1848'de rıhtımlardan birinin çökmesine kadar tasarılarla ilgili herhangi bir girişime rastlanmamıştır. Sultan Abdülmecid, bu olay üzerine o sırada İstanbul'daki mimarlar Fossati Kardeşler'den ve James Smith'ten yeni rıhtımlar için planlar ve maliyet hesapları istemiştir. Bu bilgilere gazete haberlerden ulaşılmaktadır ancak tasarılara ait günümüze ulaşan herhangi bir belge yoktur. Yüzyıl başından beri artan ticaret hacmi 1853 Kırım Savaşı sırasında limanda yaşanan yoğunluk ve sebebiyle rıhtım ve rıhtım tesisleri iyice yetersiz kalmştır. Bu durum, savaş sonrasında yapılan 1856 Paris Barış Konferansı'nda da gündeme gelmiştir. Savaş sonrası dönemde Marsilya, Selanik gibi Doğu Akdeniz limanlarının da modernizasyonunda etkisiyle Louis Barrett, Henri Gavand ve Mösyö Collas gibi yabancı girişimciler İstanbul Limanları için proje önerileri sunmuşlardır. Bu önerilerden sonra 1879 yılında rıhtımların inşasıyla ilgili imtiyaz, Fenerler Şirketi'nin kurucularından Marius Michel'e verilmiştir. Marius Michel'in Rıhtım Şirketi'ni kurmak için gerekli sermayeyi bulması ve projeyle ilgili anlaşmazlıkları Osmanlı Devleti'yle çözmesi zaman almış ve 1880 yılında ilk imtiyaz mukavelenamesinden sonra ikinci imtiyaz mukavelenamesi 1890 yılında imzalanabilmiştir. Rıhtımlar Şartnamesi'nin 1891 yılında imzalanmasından sonra 1892 yılında Galata tarafında Tophane'den Karaköy'e doğru başlayan rıhtımın inşaatı, birtakım zorluklarla karşılaşıldıktan sonra 1895 yılında tamamlanabilmiştir. Galata'nın Karaköy Köprüsü'yle Tophane arasındaki surdışı kıyı alanının önüne denize dolgu yapılarak inşa edilen yeni rıhtımın tamamlanmasıyla birlikte kıyı çizgisi değişmiş ve günümüzdeki kıyı çizgisi oluşmuştur. Dolgu alanı üzerinde önce geçici ahşap barakalar yapılmış sonrasında yeni rıhtım yapılarının eklenmesiyle Galata'nın kıyıları günümüzdeki görünümüne sahip olmuştur. Surdışı kıyı bölgesinin 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başında geçirdiği değişim süreci arşiv belgeleri aracılığıyla, dönem fotoğrafları ve haritaları karşılaştırılarak ortaya koyulmaya çalışılmıştır. The port in the Galata district, which is the coast to the Golden Horn and the Bosphorus, has been one of the main ports of Istanbul from the time of the Byzantine Empire until the middle of the 20th century. Galata's close relationship with the sea and trade throughout the history, formed cultural patterns, spatial identities and cosmopolitan residents of the Istanbul and served as creating the both visual and functional image of the city. The first breaking point that caused the change and transformation of the port of Galata in the Ottoman times was the construction of the Imperial Arsenal in the 15th century along the Golden Horn shores of Galata. With the transfer of the navy to region, the port is functionally divided into two as military and commercial parts. Trading part of the port got limited to the area between Karakoy Gate and Tophane region, known as the docks of Galata. In the 18th century, the increasing trade volume with the technological developments in the western world has also affected Galata, one of the port areas of Istanbul. It was realized that the Galata dock had to be modernized from the beginning of the 19th century due to the developments experienced in the 18th century; it was possible to build a new dock and dock structures at the end of the 19th century, although some initiatives were started in 1839 concerning this. During the 19th century, a significant increase in commercial activities in the harbor in relation to the industrialization caused multiple breaking points affecting the social and spatial aspects of the city. With the 1838 Treaty of Commerce signed between the United Kingdom and Ottoman Empire, the empire became an open market and capitulations given to the foreign states increased. Also, during the Crimean War (1853-1856), the population of the city and the intensity of the harbor increased rapidly. The necessity of modernized docks became urgent after the Crimean War of 1853. Due to the increasing trade volume and population, new spatial and social needs of the coastal area and the port has emerged. Accomodation needs for traders, contemporary docks where goods need to be loaded, downloaded and stored, proper transportation needs between the harbor and the city resulted with implementation of several urban arrangements and the construction of Galata port.
Collections