Avrupa Birliği`nin bölgesel politikaları ve Türkiye`nin uyumunun değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sanayi Devrimi'nin başlangıcıyla gelişen kapitalizmin 1929 yılında yaşanan ?Büyük Kriz? ile çöküntüye uğraması, Keynesyen iktisat politikalarının doğmasına yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı ile bölgesel dengesizliklerin hızla artması, temel iktisat politikalarına mekan boyutunu katarak bölgesel iktisadın doğmasına neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşı'ndan 1970'li yıllara kadar Keynesyen odaklı bölgesel iktisat politikalarının dünya genelinde hakim olduğu görülürken bu dönemden sonra Neo-Klasik odaklı ?Yeni Bölgesel Kalkınma Teorilerinin? ağırlığının arttığı görülmektedir.İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra belirgin hale gelen bölgesel dengesizlikler Avrupa'da da görülmeye başlanmıştır. Topluluğu kuran Roma Antlaşması'nda da üye devletler arasında var olan bölgesel dengesizliklere dikkat çekilmiş ve bunların giderilmesi için Topluluğun ortak önlemler ve politikalar geliştireceği açıklanmıştır. Bu bağlamda Roma Antlaşması ile birtakım mali araçlar oluşturulmuş ve bunların kapsamı sonraki dönemlerde yaşanan genişleme dalgalarıyla geliştirilmiştir. 1980'li yıllarda yaşanan genişleme Topluluk içerisindeki bölgesel dengesizlikleri arttırırken söz konusu mali araçlarda reformların yapılmasını gündeme getirmiştir. Avrupa Birliği'ni (AB) kuran Maastricht Antlaşması ile Uyum Fonu oluşturulmuş ve söz konusu tüm mali araçlar ?Yapısal Fon? çatısı altında toplanmıştır. Buna göre Yapısal Fonların üye devletlere belli hedefler doğrultusunda dağıtılması öngörülmüştür. Yapısal Fonlardaki reformların son halkasını Gündem 2000 oluşturmuştur.Türkiye'de uygulanan bölgesel kalkınma politikalarını planlı dönem öncesi ve planlı dönem olarak ikiye ayırmak mümkündür. Planlı dönemde uygulanan bölgesel kalkınma politikaları, beş yıllık kalkınma planları şeklindedevlet eliyle yürütülmüş fakat var olan bölgesel dengesizlikleri gidermede etkin olamamıştır. 1999 yılında Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'ye aday ülke sıfatının verilmesiyle bölgesel politikalarda yeni bir döneme girilmiş ve bu dönemde uygulanan politikalar AB desteği ile yürütülmeye başlanmıştır. Öte yandan Türkiye'nin AB'den bölgesel politika bazında aldığı mali yardım tutarı gerek diğer aday ülkelerle gerekse mevcut üye ülkelerle karşılaştırıldığında sınırlı olduğu görülürken AB bölgesel politikalarına uyumun sınırlı kaldığı yıllık yayınlanan İlerleme Raporları'nda açıkça görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye'nin AB bölgesel politikalarına uyum sağlaması için hem kurumsal hem de yasal bazda yerelleşmeyi sağlaması gerekmektedir.Anahtar Kelimeler: Bölgesel Kalkınma, AB Bölgesel Politikaları, Yapısal Fonlar The fall of capitalism which had been developed by the beginning of The Industrial Revolution caused the birth of Keynesian economic policies. Increase in regional disparities by The Second World War caused the arise of the regional economics by considering the spatial dimension. From The Second World War to 1970s it is observed that Keynesian based regional economic policies were dominant and afterwards the weight of the ?New Regional Development Policies? that are based on Neo-Classical theories had been increased.The evident regional disparities were observed in Europe Post Second World War. Treaty of Rome which established the European Community, had pointed the existing regional disparities between member states and it is declarated that The Community would develop common measures and policies to get rid of those disparities between member states. In this context some financial instruments were constituted by The Treaty of Rome and their scope were developed by the experienced enlargement waves at later periods. Enlargement of The Community in 1980s increased the regional disparities within The Community and brought the reforms of Financial instruments in question into the agenda. Cohesion Fund was constituted by establishing Treaty of European Union which is called The Treaty of Maastricht also collected all financial instruments in question under the name of Structural Funds. It was anticipated that Structural Funds would be distributed to the member states according to the some certain objectives. Agenda 2000 constituted the last ring of the reforms in Structural Funds.It is possible to separate the regional policies into two groups in Turkey as pre-planning period and planning period. At planning period, regional development policies were ruled by state as in the form of five-yeardevelopment plans, but were not effective to remove the existing regional disparities. In 1999 at Helsinki Summit, Turkey was named as the candidate state of EU, afterwards new era started and at this period regional development policies started to be exercised by the support of EU. On the other hand, the amount of financial asistance that Turkey has received from EU on the basis of regional policies is observed to be limited when it is compared both for the other candidate countries and for the current member states. It is obviously seen from the yearly published Progress Reports that cohesion of Turkey to the EU regional policies is limited. In this context, in order to provide the cohesion of Turkey to the EU?s regional policies, subsidiarity principle must be satisfied at both institutional and legal level.Key Words: Regional Development, EU Regional Policies, Structural Funds
Collections