Karatepe-Aslantaş arkeolojik alanındaki koruma ve restorasyon uygulamalarının İtalyan Arşiv Belgeleri ışığında değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Günümüzde Osmaniye İli Kadirli İlçesi sınırları içerisinde yer alan ve M.Ö. 8. yüzyılda Danuna halkının yöneticisi `Azatiwata` tarafından inşa ettirilmiş bir Geç Hitit kalesi olan Karatepe-Aslantaş, yaklaşık 50 seneye yayılan koruma ve restorasyon geçmişi ile ülkemizdeki koruma uygulamaları içerisinde özel bir yere sahiptir. 1952 yılında başlatılan ve 2000'li yılların başlarına kadar devam eden bu çalışmalar kapsamında Türkiye şartlarında pek çok açıdan öncü nitelikteki uygulama hayata geçirilmiş, yerel halkın ve yöneticilerin de sürece dahil edildiği kolektif bir anlayış hakim olmuştur. Çalışmaların yürütücülüğünü yapan Prof. Dr. Halet Çambel'in kişisel özelliklerinin de etkisiyle `destansı` bir görünüm alan bu çok boyutlu koruma hikayesi, bugüne kadar çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Uygulamalarla ilgili teknik detayların açık bir şekilde aktarıldığı bilimsel yayınların yanı sıra, çalışmaların sosyal ve insani boyutlarına yönelik çok sayıda söyleşi, belgesel ve yayın da bulunmaktadır.Bununla birlikte, Karatepe-Aslantaş'taki koruma uygulamalarının anlaşılabilmesine yardım eden bu yayınların varlığı, uygulamaların koruma disiplini açısından tam anlamıyla değerlendirilebildiğini söylemek için yeterli değildir. Özellikle, çalışmaların başlatıldığı 1950'lerde Roma Merkezi Restorasyon Enstitü ile kurulan işbirliği sonucunda ortaya konulan koruma yaklaşımının hakettiği şekilde ele alınmamış olması, dikkat çekici eksikliklerden biri olarak not edilmiştir. Benzer şekilde, tez çalışmasının başında incelenen alanla ilgili yıllık kazı raporları, çalışmaların bazı temel fakat gözden uzak kalabilecek detaylarını açığa çıkarmış, Karatepe-Aslantaş uygulamalarının bir bütün halinde ve koruma bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra, alanda ortaya çıkarılan bazalt eserlerde gerçekleştirilen çok aşamalı restorasyon uygulamalarına yönelik kapsamlı bir incelemenin, eserlerin gerçek anlamda korunabilmeleri adına son derece önemli olduğu anlaşılmıştır.Bu değerlendirmeler ışığında tezin ana konusu, Karatepe-Aslantaş Arkeolojik Alanı'nda değişik dönemlerde gerçekleştirilen ve birbirinden farklı özellikteki uygulamaları barındıran bu çok boyutlu koruma projesinin teknik bir bakış açısıyla, koruma disiplini ve tarihi bağlamında ele alınması olmuştur. Bunun yanı sıra, yürütülen koruma faaliyetlerinin bürokratik ve sosyal boyutlarına da belirli bölümlerde değinilmiştir. Bu noktada, 1950'li yıllardaki ilk dönem uygulamalarını gerçekleştiren Roma Merkezi Restorasyon Enstitüsü Arşivi'nde bulunan belgeler, bu dönemdeki çalışmalara dair önemli bilgiler sunmanın yanında, ilerleyen yıllarda gerçekleştirilen uygulamalara da ışık tutarak tez kapsamında bağlayıcı bir omurgaya dönüşmüştür.Belirlenen bu amaç doğrultusunda öncelikli olarak, koruma uygulamalarının başladığı ve koruma yaklaşımının belirlenip bazalt mimari elemanların üzerinde ilk uygulamaların yapıldığı 1952-56 dönemi çalışmaları incelenmiştir. Sanat tarihçisi ve restorasyon kucramısı Cesare Brandi'nin, kuruluşuna öncülük ettiği Roma Merkezi Restorasyon Enstitüsü'nün uzmanları ile birlikte gerçekleştirdiği bu uygulamaların teknik detayları, hem bu enstitünün arşivinde bulunan belgeler yardımıyla hem de Karetepe-Aslantaş ile ilgili yapılan bilimsel yayınlardan derlenerek ortaya konmuştur. Yine bu arşivde bulunan resmi yazışmaların sürekli bir okuması ile kurulan işbirliğinin bürokratik aşamalarına da ışık tutulmuştur.Ardından, bu ilk uygulama dönemini takip eden süreçte alanda yapılan diğer çalışmalar da koruma disiplini açısından değerlendirilmiştir. Koruma çatılarının inşası ile başlayıp, 2000'li yılların başlarında bir Ziyaretçi Merkezi'nin yapımı ile sonlanan bu süreçte, Karatepe-Aslantaş'ın bir açık hava müzesine dönüşümü anlatılmıştır. 1987'de yeniden başlayan taş restorasyonları ile 2000'lerin başındaki son dönem uygulamaları, tez çalışmasının amaçları doğrultusunda daha detaylı olarak ele alınmıştır.Kronolojik olarak yapılan bu süreç tarifinin ardından, bazalt mimari elemanlar üzerinde farklı dönemlerde yapılan restorasyon uygulamaları karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Yerinde yapılan belgeleme ve tespitleri temel alan, arşiv belgeleri ve bilimsel yayınlarla desteklenen bir metodoloji geliştirilerek, bu bazalt elemanlar üzerinde farklı dönemlerde gerçekleştirilen uygulamalar kronolojik olarak haritalanmış, malzeme analizleri yapılmış ve bir restorasyon tarihi kaydı tutulmuştur. Taş restorasyonlarına yönelik üretilen bu analizlerin, gelecekteki muhtemel müdahalaler sırasında fayda sağlaması ve başka arkeolojik alanlar için de uygulanabilir bir metodolojinin ortaya konması amaçlanmıştır.Alanda yapılan mimari belgeleme çalışması ile birlikte, Türkiye'nin ilk brüt beton mimari örneklerinden biri olan Karatepe-Aslantaş koruma çatılarının güncel durum tespiti yapılmış ve bu yapıların arkeolojik kalıntılarla kurduğu ilişki ortaya konmuştur. Roma Merkezi Restorasyon Enstitüsü Arşivi'nde bulunan belgeler yardımıyla, bu çatıların tüm tasarım süreci ayrıntılarıyla ele alınmıştır.Tezin son bölümünde ise, yukarıda bahsedilen belgeleme çalışmaları ve 50 senelik koruma geçmişinin sunduğu veriler ışığında, genel anlamda açık hava müzesini, özel olarak ise koruma çatılarını ve bazalt eserleri ilgilendiren güncel koruma sorunları ve tehdit unsurları tespit edilmiş, geleceğe yönelik koruma önerilerinde bulunulmuştur. Karatepe-Aslantaş Archaeological Site, located on the borders of modern Kadirli district of Osmaniye province, is a Late Hittite castle dating back to 8. century BC and constructed by `Azatiwataya`, the king of Danuna people who lived in the Cilicia Plain at the time. The conservation and restoration practice which has been held on the site within a period of 50 years, has a particular importance not only for the conservation history of Turkey but also in an international level. The restoration activities that started in 1952 and ended just at the beginning of 2000s, exhibit a wide range of technical implementations such as stone restoration, wall consolidations, reconstructions and modern construction of protective roofs over archaeological remains etc. However, the distinctive feature of these activities lies behind the conservation approach and principles, which have been adopted through the collaboration between Halet Çambel, the official executive of Karatepe-Aslantaş and Italian `Istituto Centrale del Restauro`, which was one of the leading establishments of its time in the field of conservation and restoration on an international level.With this approach, first the archaeological remains have been decided to be preserved in situ and later the site has been transformed into an open air museum with the construction of some facility buildings and most importantly the protective roofs over archaeological remains, which were among the earliest examples of the world (1957-1961). Synchronously, together with its surrounding area, the site has been declared as a national park and several infrastructures which were missing at this isolated location have been implemented, such as stabilized road connection with Kadirli district, water supply network, a post office together with telephone lining, a gendarmery office etc. Beside these basic infrastructures, a special interest has been paid to the socio-economic development of the villagers and young population, by stimulating the local craftsmanship such as rug weaving and ironworking, but especially of the children by providing them primary school education, first by the excavation team and later by a tenured teacher. All these implementations realized during 1960s, made the Karatepe-Aslantaş case not only a pioneering example for Turkey, but also one of the earliest sites where the concepts like `cultural landscape`, `community development`, `local awareness`, `site management` and `sustainability` have been put into practice, long before they enter the conservation terminology in a global scale.This multidimensional conservation project, gaining an `epic` attribution through Halet Çambel's own personality, has been evaluated from its various aspects. While the detailed explanations of technical implementations and restorations were narrated via several academic publications, there are many interviews, documentaries and publications that clarify the social and human aspects of the conservation activities.Nevertheless, one can not suggest that these publications are either capable of or aim to reveal the true nature of Karatepe-Aslantaş activities within terms of the conservation history and practice. It is almost evident that the creation of the conservation approach and principles at the beginnig of these pioneering activities, deserve a better evaluation by all means. Furthermore, an initial research on the annual excavation reports offering several integral but subtle details about technical implementations held on site, verified the necessity for the assessment of these conservation activities as a whole. On the other hand, an extensive examination on the multiperiodic restorations of the basalt sculptures, seemed to be substantial for their preservation in the future.In the light of these considerations, the main interest of this study has been to examine the technical, bureaucratic and social dimensions of the conservation activities carried out under the direction of Halet Çambel, within the borders of Karatepe-Aslantaş Archaeological Site, from 1952 until the beginning of 2000s. This multidimensional project and its varying implementations realized during different periods of time were studied with a technical perspective and evaluated within the terms of conservation history and practice. The documents found at the archives of the Central Institute of Restoration in Rome, not only enlightened the first restoration campaigns held by Italian specialists during 1950s, but also gave the opportunity for the evaluation of following restoration works held by Turkish teams. They also helped to make a comprehensive chronological assessment of the basalt restorations which were held during three different stages, and became the backbone of this thesis study.Within this scope, the first thing to examine has been the period between 1952-56 when the conservation approach has been settled and the restoration practices on the basalt architectural elements have started. The technical details of these practices, executed by the conservation experts of the Central Institute of Restoration in Rome and directed by its founder Cesare Brandi, have been presented with the help of the archives of the same institute and the academic publications on the site itself. Stone restorations, wall consolidations, reconstructions and some laboratory assessments on original materials are among the technical practices of this period.The bureaucratic extent of these conservation works has been revealed with a continous reading of the correspondences between the Institute and Halet Çambel, the executive of Karatepe-Aslantaş excavations. In this section, special attention has been paid to clarify the reasons that lead this important collaboration to come to an end. After that, the subsequent processes on site have been discussed in terms of conservation teory and practice. In this section, the transformation of the site to an open air musem has been described, which started with the construction of the protective roofs over the archaeological remains and ended with the establisment of a visitor center at the beginning of 2000s. The resuming of the restorations in 1987 and the final practices in the beginning of 2000s, have been the focal points of this section.With the help of this chronological and technical description of different periods of conservation works on the basalt architectural elements, these periods have been discussed comparatively. A special methodology has been developed to visualise these conservation practices and render them as historical records over the drawings of the basalt elements. The outputs of this work include chronological and material analysis drawings plus restoration sheets which provide extensive informations about each basalt sculpture located at the South Gate of this Late Hittite castle. This methodology, standing on the observations and architectural documentation on site and supported by archival documents and academic publications, aims a better understanding of all these conservation practices and contribute to the future restoration as an informative foundation. It also aims to introduce an applicable model for other archaeological sites and conservation practices too.Furthermore, the protective roofs which are among the first brutalist style constructions in Turkey, have been surveyed and their present relations with the archaeological remains have been revealed. Again by the aid of the archival materials of the Italian institute, the whole design process of these structures has been evaluated in detail. Within the light of the architectural survey on the site and the historic/archival informations about this 50 years of conservation practice mentioned above, the current conservation problems concerning the site in general, particularly the protective roofs and basalt sculptures were revealed and some proposals were introduced respectively in the final section of this study.
Collections